24 Haziran 2012 Pazar

COOL! AND THE CHARLOTTE

Performansı; annesi Jane Birkin'i, duruşu ise samimiyeti aratabilir, ama sahnedeki zarafetiyle Istanbul'dan kuğu gibi bir Charlotte Gainsbourg geçtiğini kimse de göz ardı edemez.

Şarkı arasında bir ara durdu ve 'vogue' pozu verdi, kendisinden hiç beklemediğim bir şekilde iki kelime Türkçe söyledi. Söylemeseydi daha iyiydi, çünkü bunu pek samimi bulmuyorum. Onun dışında pek de konuşmadı, zaten konser ortamı pek de samimi değildi. Tabii bunda büyük pay organizatörlerde de olabilir. Pek fazla alkış yok, şarkılara eşlik yok, hatta Gainsbourg'un ''ça va?''sı bile havada kaldı. Ruhsuz VIPlerin sahne önünü kitlemesinden O da rahatsız olmuş olacak ki en sonunda bütün alanı sahne önüne çağırdı, sonuç olarak iki tarafın da eğlenmesine sebep olan Charlotte aslında yine de tüm gece boyunca 'merhaba ben aslında zoraki şarkı söylüyorum' gibi duruyordu. Fransız karizması ve cool havasından mıdır bilmem ama şarkı sonlarında teşekkür edip, gülümsemese onun yerine bir robotun şarkı söylediğini pardon mırıldandığını düşünebilirdik. Evet, itiraf etmeliyim sanki biraz mıymıntı mıydı? Yine de izlediğim konserler arasında kesinlikle ilk üçte demeden de alamıyorum kendimi. Bilemedim, aklım çok karışık. Sanırım Charlotte'a o kadar hayranım ki, lady Balmain pozuyla karşımda durmasından bile etkilenmiş olabilirim. Sonuç olarak bucket list'imden bir isim daha eksildi. 

'Stage Whisper'ın her ne kadar canlı kayıtlarından oluşan bölümünü sevsem de, o zaman da yazılmıştı zaten, 'Charlotte sesin mi var ki böyle şeylere kalkışıyorsun' diye? Sanırım biraz hakları vardı, ya da tüm suç ortamdaydı, belki onu da annesi gibi -nedense her ikisini karşılaştırmaktan geri alamıyorum kendimi- Babylon gibi daha sıcak bir ortamda dinleseydik fikirlerim daha değişik olabilirdi.

Tamam son söz: Bana kalsa sonuçtan memnun gibiyim, ama 'bir şey eksik o da enerji yok ki aramızda sinerji' genel olarak geceyi tanımlar gibi.

image via, https://twitter.com/#!/search/charlotte%20gainsbourg/grid/photos

17 Haziran 2012 Pazar

RESORT DNA: TEK BEDEN- TEK YÜREK

Bakmayın siz başlığın saçmalığına; ama sembolümü de göz ardı etmeyin. Resort'un işlevi ve amacını sorgulamayı ikinci plana atacak olursam aslında seçmiş olduğum tüm lookların ana amacı tek bir şeyi işaret ediyor, kıştan yaza hafif bir geçiş. Onlarca kat altına saklanılan kış ve rengarenk yaz günleri. Resort koleksiyonlarının kadınlara sunduğu ise çok basit. Tek bir parça, tek bir renk. Taşırken yorulmayın, başkasının gözünü yormayın. Elbette Givenchy ve Erdem'de ısrar etmek istemiyorsanız.
Theyskens Theory- Alexander Wang- Christian Dior
Balenciaga- Chloe- Helmut Lang- Lanvin
Chanel- Marc Jacobs- Proenza Schouler- Roksanda Ilincic
Bottega Veneta- Gucci- Stella McCartney- The Row
Michael Kors- Emilio Pucci- Calvin Klein- Celine
Giambattista Valli

9 Haziran 2012 Cumartesi

MDNA- BLESS ME!

Pop kültürün en büyük ikonu ve belki de bunca yıldır hala kitschleşmeden yoluna devam eden tek isim olan Madonna'nın konserine ne biletiğini aldım anda ne de 6 Haziran'da heyecanlıydım; ta ki kendimi TT Arena'nın merdivenlerinden sahaya indirene kadar.  


Çan sesleri Arena'da yankılanmaya başladığı anda etrafa yayılan enerji sayesinde içim bile titredi, bahse girerim organlarım yer bile değiştirmiş olabilir. Önce rahipler sonra da işte Madonna orda. Adını yazarken bile parmaklarınızın ucunda hissettiğiniz o görkemi bir de kadını biraz ileride gördüğünüzde düşünün, evet yerinde duramayan titrek dizlere şükranlarımızı sunmamız gerekir sanırım. 
Paradise Motel adını verdiği ucuz benzin istasyonu otelinde kan gövdeyi götürdü, Madonna'nın erkek dansçıları topuklu ayakkabılar üzerinde dans ederken büyüledi, üstelik Vogue sırasında aklımda tek bir şey vardı Gisele Bündchen, sözlükteki kadının tanımı olan kişi o bacakları görse üzüntüsünden kahrolmaz mıydı? Bando takımını havaya uçurdu, ip üzerinde cambazlık yaptı, Like A Virgin sırasında bel kalınlığı Vogue Italia September 2011 sayısının kapağında yer alan model kıvamına getirdi, erkek kız fark etmeden dansçılarıyla öpüştü, Lady Gaga'dan 'Born This Way' dedi hemen arkasından da 'She Is Not Me' geldi. Oğlunu sahneye çıkarttı ve Janet Jackson'dan çok daha samimi ve cool şekilde tek göğsünü gösterdi ve en sonunda geri dönerek ''NO FEAR'' dedi. Belki de Coca-Cola kadar ketum davranmayıp Isa'dan sonra en popüler kişi olma mevzusunun formülünü gösterdi. 
Ve Pagan'ların tanrıçasına kendimi kurban olarak sunduğum iki an. Kalakan eşliğinde MasterPiece'i söylerken Madonna arenada çıkan serin esinti ve konser bitmeden hemen önce söylediği Like a Prayer. Sahnenin arkasında yer alan dev ekranlar açılır ve arkasından tüm gökyüzüne ışık yayılır, o Madonna'nın ışığı, ben ise o anda göğe yükseldim. Işıkla bizi kutsadı, gökten inen Tanrıça hesabında golden triangleda bulunan fanlarının elini sıkmasına izin verdi, üstelik  Papa ve dindarların yaptığı gibi. She is the Pope of the industry.


Ve kapanış. Karavan üstüne çıkıp beatnikler gibi dans etti, sonra da partyi Celebration'la sonlandırdı. Ancak devam etmesini istediğiniz bir party kıvamında tıpkı hayat gibi. 


Oh my God(dess) Im sorry if I offended you
with saying
'hiç heyecanlı değildim'


Seriously, oralarda bir yerde Madonna konserine gidecek, Türkçe bilen ve hala bilet alma imkanı olan birileri varsa cimrilik yapmayıp biletini en önden alsın. 


ps. all the pic taken from facebook.com/madonna

1 Haziran 2012 Cuma

APOLLO MAG- JUNE COVERS

Çünkü yaz ayları giyinmek için değil de soyunmak için var.
Çünkü sağlıklı görünmek ilk hedefimiz olmalı.
Çünkü ayın en fazla beklenen filmi Charlize Theron'a ait.
Çünkü kraliçe Istanbul'da.
Çünkü Magic City ateşini sevip Küba hayalleri kurduk.
cover credits:
Eniko Mihalik: Harper's Bazaar, June 2012: Photographed by Niko
Male model: Attitude, June 2012: Styled by Frank Strachan Photographed by Philip Riches
Charlize Theron: Vogue US, December 2011: Styled by Camille Nickerson, photographed by Annie Leibovitz
Madonna: Interview, May 2010: Photographed by Mert&Marcus
Male Model: Hercules, Spring/ Summer '12: Photographed by Doug Inglish