Tamam son zamanlarda oldukça tembelleşmiş olabilirim; hatta öyleki bir zamanlar üst üste gönderdiğim postlar artık tarihe karışmaya başladı ve ben ancak haftada bir kez yeni bir ''entry'' yazacak zaman bulabiliyorum. Her neyse, bugünkü yazacağım konu aslında bayatladı, hatta üstüne de sıkça konuşuldu, ama bu temayı bloguma taşımasam tam da arşiv özelliğini elde tutamayacağımdan dolayı 3. Yeşilçam Ödülleri hakkında bahsetmek istedim
Başlarda resim bulamadım, daha sonra kaliteli resim bulamadım derken bu yazı ancak bugüne sarktı (yazarınız aslında burda kendi tembelliğinden şikayet etmek yerine Türkiye'deki internet sisteminin ne kadar yavaş işlediğini de vurgulamak istiyor :p)
Gecede kimler ödül aldı, kimler alamadı, neden alamadı gibi konuşmalara giremiyeceğim çünkü gösterilen hiç bir filmi henüz izlemedim o yüzden oraları geçiyorum. Yine de söylemek istediğim tek şey Binnur Kaya, Elit İşcan, Derya Alabora ve Reha Erdem'in ödül almalarına çok sevindim. Bunun yanısıra beslediğim önyargılardan dolayı filmi seyredecek olsam bile (ki hiç bi güç bana seyrettiremez) Nefes: Vatan Sağolsun filminin o ödülü hak etmediğini söylemek istiyorum.
Az sonra gecede tercih edilen kıyafatler hakkında konuşmaya başlamadan önce ödül törenine gel(e)meyen yönetmenleri vs. esefle kınamaktayım (Derya Alabora hariç) En azından gelemiyorlasa bunu önceden belirtmeleri gerekiyordu, böylece ödül dağıtmak için sahneye çıkan diğer ünlü kişilerin gözlerini dürbün gibi kullanarak tüm salonu scan etmelerine gerek kalmayacaktı. İşte organizasyonun bir diğer saçmalığı da burda ! Genelde aday olan isimler, ki eğer bunlar en önemli kategorilerde aday olmuşlar ise tee arkalara oturtturulmaz, şayet oturtturulmuşlar ise sıranın en ortasına da konumlandırılmamalıydılar. Demet Evgar (ki kendisine tapınırım) en önde oturuken neden Binnur Kaya arkalarda kalmıştı ??
Tabi yazıyı bu kadar geç yazdığım için daha söylenebilecek çok şey varken bir çoğunu atlamak zorunda kalıyorum, ancak hiçbir şey bana Meltem Cumbul'un inanılmaz berbat sunuşunu unutturamaz. Aslında Meltem Cumbul'un kötü sunuşunu geçtim onu ''kusursuz bir sunuş'' olarak lanse eden diğer blogger ve köşe yazarlarına hiç anlam veremiyorum. Sen git milyon kere bu tür ödül törenlerini sun (ki sırf bu yüzden bence Meltem C. bu geceyi sunmamalıydı keza yine Mekmet Ali Erbil, Cem Davran, Hande Ataizi ve Cem Yılmaz'da artık sunum yapmamalı) bir de Eurovision gibi tüm Avrupa'nın konuştuğu bir organizasyonda başrol oyna, ondan sonra gece boyunca tüm sunumları tıpkı ilkokul müsamaerleridne 5. sınıf çocuklarının yaptığı gibi sadece kartlardan oku. Aynı şekilde Cansu Dere sözüm burdan sana da ulaşmalı (ama sen hadi neyse, bu tür işlerde pek bilgin yok)
Gecenin özensizlikleri bunlarla sınırlı değil elbette. Sıradan bir talk show programına katılır gibi gelen erkeklere hiçbir anlam veremedim. Tamam sizlerden smokin beklemiyordum ama o paçavra hallere ne demeli ?? Ayrıca basının Yaşar üstüne neden bu kadar çok gittiğine de anlam veremedim, oraganizasyonu yerlere göklere sığdıramayan yazarlar Yaşar'a gelince açtılar ağzılarını yumdular gözlerini. Neymiş sakız çiğniyerek kırmızı halıda poz vermiş, adamın sanki tek eksikliği sakız çiğnemek, o tür kıyafetlerle böyle bir organizasyona geldiğini (tamam kıyafet iyi ama gelinmez yani öyle) kırmızı halıda o şekliyle yürümesine ise kime laf etmiyor. (kaldı ki Colin Farrell de hemen hemen her kırmızı halıda ağzında sakızla poz verir ayrıca bknz. Mickey Rourke).
Gelelim hanım kızlarımıza. Turuncu rengi şu dünyada yer alan 90089 renk arasında en nefret ettiğimdir ancak elbise Ece Sükan üzerinde inanılmaz durmuştu, aynı şekilde yine kendisi gecenin en şık ismiydi, Vogue içerisinde yer alan ve modayla bu kadar içli dışlı biri olması elbette yadsınamaz ama cidden gecenin en süper ismiydi (ancak kırmızı halı-turuncu elbise ikilisi elbette pek de güzel bi kombine değil :P) Kimileri mezuniyet kıyafeti giymiş diye onu eleştirse de (ayrıca kendisine zerre kadar sevgi tohumları taşımadığım -ki Gossip Girl TR sonrası iyice artan nefretim )Sinem Kobal yine en şık isimlerdendi.
Sürekli küçüklüğünü bilirim diye bahsettiğim Saadet Işıl Aksoy ise sanki rahibe kıyafetini ele geçirmiş ve geceye katılmıştı, fakat çanta seçimin çok güzel olduğunu da vurgulamalıyım. Kıyafet seçimiyle 10 numara olan Demet Evgar'a ise bir çift lafım var: Hey bebeğim saçların muhteşem olmuştu, ama senin doğal saç renginle güzel bir topuzla ya da saçlarını savurarak o elbiseyi üstüne geçirseydin Ece Sükan'la yarışabilirdin bile :p Sade ama şık kelime çiftinin bir tanımı varsa o da Hatice Arslan olmalı. Saçı, makyajı ve elbisesi ile Ece'den sonra gecenin en şıkıydı kanımca :) Çoğu kişinin aksine Bergüzar Korel'i ve Nebahat Çehre'yi beğenmediğimi eklemeliyim. Cansu Dere için eh işte yorumunu yaparak Berrak Tüzünataç için ise bir içim su sıfatını kullanabilirim.
Erkekler hakkındaki bir kaç konuya yukarıda değinmeme rağmen şu isimler hakkında da konuşmalıyım. Bir modacı olarak daha kaliteli bir şekilde karşımıza çıkabilirdin sevgili Cengiz Abazoğlu. Halit Ergenç'in yine çok saçma bi şekilde Bergüzar'a eşlik ettiğinin altını çzierek, zorunlu olarak Arda Turan'ı ve Yılmaz Erdoğan'ı gecenine şıkları seçiyorum. Zira sadece bu iki isim geceye nasıl katılmaları konusunda bilgiliydi. Whupps İlker İnanoğlu'nu da es geçmemek lazım :)
3. Yeşilçam Ödül Töreni, Academy Awards kıavmında mıydı ?? Sanırsam hiçbirimiz 3. Oscar Ödüllerine katılmamıştık, ancak 3. Oscar Ödüllerinde kullanılan teknolojinin 2010 yılındakiyle aynı olmadığı konusunda hepimiz hemfikiriz yanılmıyosam. So what ??? yeşilçam ödülleri 10 fırın ekmek yemeli diyorum ben :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder