Performansı; annesi Jane Birkin'i, duruşu ise samimiyeti aratabilir, ama sahnedeki zarafetiyle Istanbul'dan kuğu gibi bir Charlotte Gainsbourg geçtiğini kimse de göz ardı edemez.
Şarkı arasında bir ara durdu ve 'vogue' pozu verdi, kendisinden hiç beklemediğim bir şekilde iki kelime Türkçe söyledi. Söylemeseydi daha iyiydi, çünkü bunu pek samimi bulmuyorum. Onun dışında pek de konuşmadı, zaten konser ortamı pek de samimi değildi. Tabii bunda büyük pay organizatörlerde de olabilir. Pek fazla alkış yok, şarkılara eşlik yok, hatta Gainsbourg'un ''ça va?''sı bile havada kaldı. Ruhsuz VIPlerin sahne önünü kitlemesinden O da rahatsız olmuş olacak ki en sonunda bütün alanı sahne önüne çağırdı, sonuç olarak iki tarafın da eğlenmesine sebep olan Charlotte aslında yine de tüm gece boyunca 'merhaba ben aslında zoraki şarkı söylüyorum' gibi duruyordu. Fransız karizması ve cool havasından mıdır bilmem ama şarkı sonlarında teşekkür edip, gülümsemese onun yerine bir robotun şarkı söylediğini pardon mırıldandığını düşünebilirdik. Evet, itiraf etmeliyim sanki biraz mıymıntı mıydı? Yine de izlediğim konserler arasında kesinlikle ilk üçte demeden de alamıyorum kendimi. Bilemedim, aklım çok karışık. Sanırım Charlotte'a o kadar hayranım ki, lady Balmain pozuyla karşımda durmasından bile etkilenmiş olabilirim. Sonuç olarak bucket list'imden bir isim daha eksildi.'Stage Whisper'ın her ne kadar canlı kayıtlarından oluşan bölümünü sevsem de, o zaman da yazılmıştı zaten, 'Charlotte sesin mi var ki böyle şeylere kalkışıyorsun' diye? Sanırım biraz hakları vardı, ya da tüm suç ortamdaydı, belki onu da annesi gibi -nedense her ikisini karşılaştırmaktan geri alamıyorum kendimi- Babylon gibi daha sıcak bir ortamda dinleseydik fikirlerim daha değişik olabilirdi.
Tamam son söz: Bana kalsa sonuçtan memnun gibiyim, ama 'bir şey eksik o da enerji yok ki aramızda sinerji' genel olarak geceyi tanımlar gibi.
image via, https://twitter.com/#!/search/charlotte%20gainsbourg/grid/photos
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder