13 Ocak 2012 Cuma

THE ONE THAT WE WERE TALKING HOW BEAUTIFUL CHARLOTTE GAINSBOURG'S NEW ALBUM IS

Sanırım en az Ivy bebek kadar şanslı olan biri varsa o da Charlotte Gainsbourg'dur. Dünyanın en çapkın ve karizmatik bir de Marie Antoinette sonrası en ünlü Fransızı  Serge Gainsbourg ile dünyanın en cool İngilizi Jane Birkin bir araya gelirse belki ortaya Eva Green kadar şehvetli ya da Emma Stone kadar tatlı biri ortaya çıkmayabilir, ama ''gifted'' olma özelliği soy adında saklı biri desek ?
86'da 15 yaşındayken babasıyla beraber çıkarttığı albümü saymazsak - ya da sayalım çünkü en sevdiğim şarkıları orada- yeni bir şeyler duyabilmek için tam 20 sene bekledik. Tamam ben beklemedim zira sene 2006da da kendisinden haberdar değildim, ancak bu sefer yaptığı şey onda güzel tatlar bırakmış olmalı ki çok geçmeden üçüncü albümü 2009da piyasaya sürdü, işte bu noktadan sonra ya yine 20 sene beklemek zorunda kalsaydık ?
James Blake ve Lyke Ki ile Harper's Bazaar US Dec / Jan 2012 sayısından

Buram buram Fransız pop'u kokan ilk albüm ''Charlotte For Ever'' sonrası olgunlaşma sürecinde alternatif suları keşfeden Charlotte ''5.55''te poptan vaz geçmese de o saf Fransız ayakları yerine biraz daha edgy, albümün gözdeleri ise ''Jamais'' ve numeroloji kodları hissi veren ''AF607105'' ile ''5:55''. İngilizce ağırlıklı olan albümden sonra gelen ''IRM''de ise alternatif hava devam ederken ortaya çıkan biraz daha deneysel olmuştu, Birkin ve Gainsbourg'dan duymaya alışık olmadığımız tarzda kendine yol çizen Charlotte yanına Beck'i alarak devam etti. Hatta albümün prodüktörlüğünü dahi o üstlendi. Albümden yayınlanan ''Heaven Can Wait'' ve ''Tricky Pony'' de seviyeyi tamamıyla başka bir düzeye çekmiş, yani en son albümüne bakınca aslında oluşan tarzın temellerinin o şarkılarda atıldığı belli. Indie, elektro-pop havası bu sefer de ''Terrible Angels''da tam anlamıyla elekto, indie-dance olarak karşımızda hatta.
Yeni albüm ''Stage Whisper'' iki farklı cd'den oluşmakta. İlk kısımda tam 8 sıfır model şarkı yer alırken, ikinci cd bir best-of havasında, üstelik şarkılar orjinal kayıtlar halinde değil canlı performanslardan oluşmakta. Tamam yeni şarkılar beni mutlu etse de itiraf etmem gerekirse benim daha fazla beğendiğim kısım canlı kayıtlar. Önceki albümlerdeki smooth hava yer yer bayıcı olmaya kadar giderken yeni kayıtlardaki dans beatleri aslında bu seferki şarkıları sadece iyi değil eğlenceli de yapmış. Tüm bu elektro hava ise yine elbette Beck'ten ötürü.

Özellikle ilk albümünde ''Elastique'' ve ''Lemon Incest''de yaşına göre fazla erotik bir tonla şarkıları söyleyen Gainsbourg'un -gerçi bu konuda belki anne Birkin'in özellikle ''Je t'aime, moi non plus'' şarkısı ilham alınmıştır- o halleri üzerinden ise fazla sular akmış. Son iki albümdeki istikrar göz önüne alınırsa Charlotte tarzını yakalamış bile, gerçi hiç belli olmaz gelecek sefer de belki ''alternatif''' rock denemeye kalkışır ?
ps: Bu cuma, yani bugün Charlotte Gainsbourg'un de içinde yer aldığı ''Melancholia'' vizyona giriyor. Haftaya çarşamba ve perşembe ise anne Jane Birkin, Serge Gainsbourg şarkılarıyla Japonya için Babylon'da sahnede !  Gainsbourg'un moda ve sinema macerası ise başka posta.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder