30 Ocak 2010 Cumartesi

MUSIC ! OH YEAH :P (READ + DOWNLOAD + WATCH :P)

Hola my dear little monsters !! Şaka gibi di mi 2010 geldi ve bir ay geçti ?? Hayır Ocak ayında ne olup bittiğini yazmicam :) Ama Şubat ayında ne olup biticeğini yazıcam :p Ama baştan söyleyeyim, sadece müzikal bir post olucak bu ! En yeni videolar, en yeni single'lar ve haberler !!!

Haber demişken; yarın bildiğiniz gibi 51. Grammy'ler dağıtılıcakk!! yeap ve my girl super B* tamtamına 10 adaylığa sahip. Beyonce, Lady Gaga, Black Eyed Peas ve daha niceleri ise bu fantastic gecede sahne alıcak bi kaç isim. Siz de eğer bu muhteşem töreni Staples Center'dan capcanlı izlemek istiyosnaız gece saat 3te yeni kanalımız Bloomberg HT 'nin karşısına kurulun !

Gelelim Christina Aguilera meselesine !! Back to Basics sonrası ortadan kaybolan şarkıcı için tüm 2010 yılını armağan edebiliriz. zira kendisi Cher ile ''Burlesque'' filminde karşımıza çıkmaya hazırlanıyor; ayrıca 2010 Nisan'ında da yepyeni albümü yayınlanacak, ilk single önümdeki günlerde yayınlanacak; ama Burlesque filminin şarkısı çoktan piyasaya çıktı bile !
Bu arada kendisi albüm tanıtım videosu da hazırlamış ! İşte buyurun bakın :) Video üzerinde yer alan rakamlar I Am Christina demekmişmiş !



Sade ise yepyeni şarkısını bildiğiniz gibi Aralık ayında yayınlamıştı, bu ay içerisinde ise yepyeni videosunu da görücüye çıkarttı ! Gelecek ay tam 10 senelik bir aradan sonra yepyeni albümünü de yayınlayacak ! Bu arada albüm yazısı da çok yakında yine bu sayfada olucak !!

Gelelim Black Eyed Peas'e. David Guetta prodüktörlüğünde ''Grapes'' adlı yeni bir şarkı kaydettiler ! Şarkı US ve UK 'de ne kadar başarılı olur bilemem ama Türkiye ve Orta Doğu'da oldukça sevilebilir. Darbukalar, zurnalar ve mezdeke eşliğinde kaydedilmiş bir havası var şarkının :P

Jennifer Lopez pek yakında yayınlanacak albümü Love? 'dan yeni single'ını da bu haftaiçi yayınladı. Fresh Out The Oven ve videosu çekilmeyen pek de ses de getirmeyen ama harika olan Loubutines'den sonra oldukça kalitesiz bir şarkı seçen Lopez bakalım bu sefer başarılı olabilecek mi ? Oldukça güzel olsalar da Como Ama Una Mujer & Brave ile yüksek başarı kaydedemeyen Lopez bir de 71 yaşında emekli olacağını duyurdu ! Bence acilen Timbaland'ın kapısını çalmalı yoksa 71i beklemesine gerek kalmicak :P

Olur da hakkında ilerki günlerde yazamayacak olursam şimdiden belirtmeliyim ki American Idol Runner Up'ı Adam Lambert'in yayınlamış olduğu parçalara aldanıp da albümünü dinlemeye kalkmayın, zira onca şarkılık albümde topu topuna 4 tane kayda değer parça var ! Vasatın da altında hiç iyi olmayan bir albümdü!

Gelelim müziğin divasına ! Mariah Carey. The Emancipation Of Mimi albümü ardından -ki 2000li yılların en iyi albümlerinin başında gelir - yayınlamış olduğu E=MC2 'yle dikiş tutturamayan bir de hemen ardından yine pek başarılı olmayan Memoirs Of An Imperfect Angel'ı yayınlayan ve en sonunda MOAIA'ın Remix versiyonunu hazırlamaya çalışan MC hafta içinde iki de yeni video yolladı bizlere ! Videolar'ı buraya koymuyorum sadece Youtube linlerini veriyorum !!

Up Out My Face feat. Nicki Minai (5 para etmez)
Angels feat. Ne Yo (iyi)

2010 yılı içerisnde albüm çıkartacak bir diğer isim ise Avril Lavigne ! Ancak albümünden önce gelen ilk single yine oldukça merakla beklenen Johhny Depp feat. Tim Burton / Alice In Wonderland uyarlaması filmin soundtracki ''Alice''. ben pek beğenmedim ama belki dinledikçe alışırım :p

Bu arada Lady GaGa 'da Kuzey Amerika'da düzenlemiş olduğu Monster Ball Turnesinin sonuna geldi ve hemen kameralar karşısına geçip Beyonce ile ''Telephone'' için start verdi :p

2009 çıkışlı Kesha'da Blah Blah Blah şarkısına video çekmek için kameralar karşısına geçmiş !Bu kız gelecek vaad ediyo :p

Veeee son olarak Leighton Meester de Somebody To Love sonrası olan 2. single Your Love Is Drug 'ı yayınladı !

Ahhh son değilmiş :) Bildiğiniz gibi her hafta sayfanın bi köşesinde ''Song Of The Week'' köşesi var ! Baklaım ay boyunca kimler konuk olmuş !!
(Şarkıların üstlerine basarak onları indirebilirsiniz ! Bu arada yukarıda belirttiğim şarkıların da linkleri yine ''s.o.t.w.'' kısmının altında sizleri bekliyor !! )

Songs Of The Month (weekly)
Janet Jackson: Make Me
Adam Lambert: For Your Entertainment
Leighton Meester feat. Robin Thicke: Somebody To Love
Sade: Soldier Of Love

Diğer şarkılar
Christina Aguelira: Spotlight
Jennifer Lopez: Everybody's Girl
Black Eyed Peas: Grapes
Avril Lavigne: Alice
Leighton Meester: Your Love Is A Drug

29 Ocak 2010 Cuma

DID YOU HEAR ABOUT THE MORGANS ??

Sex & The City harikası New York City temalı filmlerin olmazsa olmaz ismi Sarah Jessica Parker ve romatik-komedi filmlerinin en romantik ve komik erkeği Hugh Grant. işte bu iki isim son günlerin en popüler filmlerinden biri olan Did You Hear About The Morgans? filminin baş kahramanları !

İlişkileri yolunda gitmeyen çift ayrılmışlardır, ayrılmalarının üçüncü ayında ise bir araya gelirler, tesadüf bu ya, aynı gece önemli bir cinayetin de tek görgü tanıkları olma şerefine ulaşırlar ! Tanık koruma programı kapsamında ise Dünyanın kalbinden, Amerika'nın ıssız çöllerinin kalbine küçük bir Wyoming kasabasına düşerler.

Elinden Blackberry'sini düşürmeyen bir kadın sizce Annette adında sadece ufak bir cafe'si olan küçük ve ıssız kasabada ne yapar ?? İnternet yok, telefon yok ! Kablolu TV yerine ise sadece anten var :P Ah peki bir de ayılara ne demeli ??

Şehrin karmaşasında birbirlerini kaybedip küçük bir köyde hayat bulan ilişkileri ise bana başrollerinin Kristie Alley ve Tim Allen'ın başrollarini paylaştıkları yine inanılmaz komik olan For Richer & Poorer filmini hatırlattı.

Adı üstünde Romantik-Komedi. Gülüceğinizi garanti eden bir film. 44 yaşında olan ve hala inanılmaz taş bi kadın olan Saraj J. Parker ve yine yakışıklı Hugh Grant için bile seyretmeye değer. Bu arada SjP'ın o iki karış topuklu ayakkabıların ve skinny jeans'inin içinde enfes durduğunu da eklemeliyim :p

Bu arada bir öneri, henüz gitmediyseniz filmi City's Nişantaşı'nda seyredebilirsiniz. Evet sinema salonu biraz küçük, ama içerisi boş ve rahat! Kısacası sinema olarak da güzel bi mekan. Ayrıca içindeki cafede 2 kadeh şarap ya da 2 bardak biraya 1 sinema bileti de hediye :p

Anyways, film görülesi ; bu tür bir filmden ekstra bir şeyler bekleyemiyeceğimiz için seyredilesi.

26 Ocak 2010 Salı

AVATAR

Ve evet sonunda seyrettim ! İnsanların yerlere göklere sığdıramadıkları, Box Office fatihi Golden Globe ''En iyi Drama Film'' ödüllü Avatar 3d'yi ben de seyrettim :)) Filmin ayrıca 8 BAFTA adaylığı, ve en iyi film ödülü dışında Golden Globe'lardan ''En iyi Yönetmen'' ödülünü de kaptığını belirtmeliyim.

Başrollerini ''Terminator: Salvation filminden Avustralyalı Sam Worthington, Star Trek'den hatırlayavğımız Zoe Saldana, Sigourney Weaver ve Lost'un 2. sezon yıldızı ''Ana Luica''sı Michelle Rodriguez.

Filmin tam anlamıyla bir görsel şölen olduğunu söylemeliyim. Ütopik Na'vi ülkesinin flora ve faunası'nın çeşitliliği, renk cümbüşü, mitolojiyle harmanlaşmış karakterleri oldukça başarılı bir şekilde kurgulanmış peri masallarındaki gibiydi. Hele ki tüm yerli halkın Ana Tanrıçaya yakarışları, o ağıtımsı şarkılar...

Filmin senaryosununa gelicek olursam, bizleri pek şaşırttığını söyleyemem, yani yıllardır süre gelen mitlerin tıpatıp aynısının olduğunu belirtmeliyim. Açıkçası 3D olmasa bu filme kalkıp gidermiydim bilemiyorum. Yalnız 3d'nin de oldukça başarılı olduğunu söylemeliyim, gereksiz korkutmalar falan yoktu (Beowulf'ta neredeyse bütün tekme tokatları kılıçları bizler yiyoduk çünkü.) - gerçi doğru olan hangisi o da tartışılır ?

Filmin müzikleri, makyajları, görsel efektleri, renkleri ve kapanış şarkısı Leona Lewis'den I See You ise muhteşemdi. Elimdeki verilerle 10 üzerinden 10 verilebilecek bir film. Benim gibi siz de hala seyretmediyseniz kaçırmadan seyredilmesi gereken filmlerden. Titanic'ten sonra James Cameron 'un bir kez daha ayakta alkışlanası bir iş çıkarttığını belirtmeliyim.


25 Ocak 2010 Pazartesi

TWITTER KULLANIM ŞARTLARI !!!

Gelin bugün de sizlerle twitter kullanım şartşlarını tartışalım batı yakasının karla kaplı sokaklarından :) San Fransisco merkezli Twitter 2006 yılında kurulmasına rağmen herhalde tepe noktasına 2008in son aylarında ve 2009 yılında ulaştı (biraz şarkıların liste başarısını anlatır gibi oldu ama). 2008 yılı seçimlerinde Barack Obama'nın sayesinde kullanım alanı gittikçe artan Twitter'ı çok yakın zamanda tüm ünlüler kullanmaya başladı, öyle ki Twitter kullanmayan ünlüleri parmakla gösterir olduk, hımm bi düşünelim kim kaldı ki zaten, Beyonce?, Madonna? başka var mı ?



Newsletterlarına üye olmadığımız ünlülerin bir sonraki adımlarını ya da onların en içten hallerini anında Twitter'dan öğrenir olduk ! Kim Kardashian'ın yarı çıplak halleri, Demi Moore'un poposu, Miley Cyrus 'ün sütünü MacBook'una dökmesi, Lady GaGa 'nin hayranlarına Little Monsters diye seslenmesi. Twitter zamanla hatta öyle bir boyut kazandı ki Çağdaş Roman yazarlarından Brezilyalı Paulo Coelho vaktini twitterda çene çalarken geçirdi, yeni ve genç yazarlar Twitter üzerinden romanlar, hikayeler hatta operalar yazmaya başladı !
Bir de 2009 yılının ikinci yarısından itibaren Twitter'a türk medyasının ilgisi elbette ! Sanırız ki Türkiye'de bu akımı ilk Sertab Erener ve Demir Demirkan başlattı ! Ancak benim gözümde ciddi anlamda her biri de küçüldü. Sertab Erener örneğin zamanla sadece kendisine sevgi gösterisinde bulunan küçük canavarlarına mention yapar oldu, Nil başta kendini izleyen herkesi followlamasına rağmen kısa süre sonra öğrendik ki bizleri teker teker silmiş ! Bir de kıçı kırık diğer ünlüler, Twitterdaki tek amaçları kendi takımlarını izlemek oldu. Ortalıkta gazteciyim diye geçinen her iki O.B sonra ona buna alerjisi olan A.Ö özellikle beni çileden çıkartan isimler oldular !
Türk Medyasının ikiyüzlü olduğunu gördükçe yabancı ünlülerin ne kadar da alçakgönüllü olduklarını gördüm türk followerslarına cevap veren Ricky Martin, belki hiç okumasa bile ya da kendi tarafından eklenmemiş olsak bile Lady GaGa'nın bizleri izliyor olması ! Sanırım bir tek Serra Yılmaz türk ünlülerinden en alçak gönüllü olanı.
Eh bir de Twitter'da kendini ünlü zanneden paçoz yaratıklar ! Elbette Twitter Andy Warhol tezinin en büyük destekçisi ! Ancak kimileri ünlülerin kendilerini izlmemelerini eleştiredursun onlar henüz kendi çaplarında olan sıradan insanları bile izlemeyen kesimdi.

Hah bir de twitterda şöyle yazılır böyle yazılır derdi var ! 140 karakterlik mikroblog sitesinde aslında yazabiliceğiniz çok şey var, ancak twitter'ın ana teması 'o an' . Dolayısıyla 'şu anda tostumu yiyip, kahvemi içerek kar manzarasını seyrediyorum' demek hepimizin en doğal hakkı. Aaaa yok bizim küçük Sokratesler bu işe de el attı, yok böyle insanları niye takip edeyim, yok sürekli mention yapan insanı neden takip edeyim falan filan. Öyleki bazı yabancı blog sitelerde twitterda yazılmaması gereken tweetler başlıklı makaleler bile yazıldı. Ancak twitter'da facebooklaşmadı mı ! Kurulum amacından sapmadı mı ?

Aslında kilit nokta kaliteli ve doğru olmak ! Yani düzgün insanları followlarsanız hiçbir şey başınıza gelmez.

Twitter'ı ben mi nasıl kullanıyorum ? Twitter hesabımı ilk açtığımda 2009 Şubattı. İlk tweetim'de şöyleydi ! ''I watched Desperate Housewives and now writing sth to my blog''. O zamanlar pek kimsecikler yoktu, genellikle bloggerlar kullanırdı, zamanla yeni yeni kişiler eklemeye başlamıştım ve twitterın en güzel zamanlarıydı. Sonra deyim yerindeyse tam anlamıyla kırolar dolmaya başladı, twitter'a geliş amaçları yazdıkları şey falan filan.

Şu anda sadece 21 kişi izliyorum (6sını çıkar, ünlüler) 15 kişi var listemde! Bana yararlı olabilecek 15 kişi ! Onlar sayesinde yeni şeyler keşfettiğim 15 kişi ya da kaldıkları dersi, o anda düşündüklerini yazan içten 15 kişi. Evet yazdığınız tüm tweetlerde ''whoopper yiyorum'' demek de sıkıcı; sürekli medyadan haber veren kişiler de sıkıcı. Sanırım en iyisi listeninde az ve öz kişi bulunması !

Peki siz Twitter hakkında ne düşünüyorsunuz ??? Feedbacklerinizi benden esirgemeyin :)

23 Ocak 2010 Cumartesi

HELP FOR HAITI

Dün gece Amerika'dan, Kanada'dan ve İngiltere'den dünyanın süperstarları Haiti için yardım topladı. Shakira, Madonna, Beyonce gibi ünlüler akustik performanslarla geceye katkıda bulunurken Reese Whitherspoon, George Clooney gibi ünlüler de telefon başından yardım topladılar. CNN, VH1, MTV gibi dünyaca ünlü kanallarda aynı anda canlı yayından bu muhteşem performansları yayınladılar. Live Aid, Live Earth gibi yardımlardan çok daha basit ama çok daha etkili olan canlı performansları izlemek isterseniz diye işte videolar. Aynı zamanda Itunes'dan bu videoları satın alıp katkıda bulunabilirsiniz. !!

BEYONCE // HALO


SHAKIRA


NELLY FURTADO // TRY


JAY Z, BONO, EDGE & RIHANNA


CHRISTINA AGUELIRA // LIFT ME UP


MADONNA // LIKE A PRAYER

22 Ocak 2010 Cuma

I AM...JAMES MAYER


Dün gece internette yararlı surf yaparken inanılmaz lezzetli bir blogla karşılaştım. Henüz sizlere tanıtma fırsatı bulamadığım Babylon dergisi tadında bir blog. Seviyeli magazin haberleri, özel kişilerle yapılmış özel röportajlar (hem de kasınç ve sıkılgan değil, samimi ve spontane gelişmiş, facebook üzerinden, chat ortamından), yepyeni müzik tanıtımları, moda, fotoğraf, sanat ve kısacası hayatın en zevkli tüm yanları o blogda. Blog yazarı her cumartesi bir kişiyle sohbet ediyor, genelde dergi yazarları, sanat adamları vb. tarzda kişiler. Bir seferinde ise röportaj yapmak yerine sadece soruları koymuş oraya, ben de aldım ve soruları kedime sordum :) İsterseniz siz de alın ve kendinize sorun :P

İşte röportajı aldığım o yazı !
http://ereleryurek.blogspot.com/2009/10/cumartesi-sohbetleri-vol24-erel.html

aslında her şeyi bırakıp gitmek istediğiniz anlarınız olur mu?
çook, bence herkesin de olur; keşke herşeyi burda bırakıp sadece bir müddet geçinebilmek için elimde az miktarda bir parayla kendimi Avrupa sokaklarında bulsam, belki Barcelona, belki Floransa belki de Paris ! Kuzey bile olabilir ! Bunları söylemek için çok mu erken daha ne :p

dünya globalleştikçe her yer aynı görünecek mi?
beni aşar bu meseleler :)

ilk görüşte aşka inanıyor musunuz?
tam da değer verdiğim bir arkadaşıma dün akşam bunu dedim, bakın size o cümleyi copy-paste yapıyorum şimdi :P ''aşkın hep 'serendipity' filminde olduğu gibi ya da bi kitapçıda bi cafede karşıma çıkmasını isterdim, şimdi bu durum o kadar komik geliyo ki :) '' (o durum ne söylenmez)

sizi etkileyen bir sanat eseri gördüğünüzde hıçkırarak ağladınız mı?
Omfg ! Sanırım çok sanatsal bir kişiliğim yok ya da yeterince sanat eseri görmedim ! Ama beni ağlatan müzik eserleri olmuştur ! eser tek başına mı bunu becermiştir, yoksa ruh halim mi beni yönlendirmiştir bunu bilemiyeceğim ama :)

görüntü mü söz mü?
elbette söz !

fantezi yaşanmalı mı, fantezi olarak kalmalı mı?
hımm, aslında o halde kalmalı, belki gerçekelştiği anda sizi hayal kırıklılığına uğratabilir ! ya da belki bir seferliğine neden olmasın :)

ilk intiba gerçekten en güçlü olan mı?
evet; ama yanıltıcı olduğunu da kabul ediyorum.

başkasını üzmemek için yalan söylemek yanlış mı?
yanlış; ama elden ne gelir :/

üzüldüğünüzde kimi ararsınız?
henüz yok öyle biri :/

sevindiğinizde kimi ararsınız?
paylaşımcı değilim sanırım :/ ama o etrafımdaki insanların aptallığından dolayı ! üniversite sınavını kazanadığımı belirttiğimde bile benim için 'hava atıyor' dediler ! üstelik kazandığımda nerdeyse üzüntüden ağlayacaktım.

sabah gözünüzü açtığınızda ilk düşündüğünüz kim?
hayatımda biri varsa onu düşünürüm, evet gözümü ilk açtığımda o vardı :) ama komik bişey söyliim mi, geçen gün ya ben bugün ne yapıcaktım diye gözümü açtım :P peki sıradan günlerde ne yaparım, hımm hiç düşünmedim, yarın sabah bi düşüneyim :)

yetişkin olduğunuzu hissettiğiniz ilk an hangisi?
henüz büyüyorum. 4 aya kalmaz 20 olucam, ama ergenliğim yeni yeni bitmek üzere.

her zaman biraz erkenci olmak mı yoksa sürekli geç kalmak mı?
erkenci, hatta abartılı boyutta.

vizyon sahibi olmak için iktidarlı mı olmak gerekir?
yok herhalde, gerçi hiç düşünmedim ama :p

tesadüflere inanır mısınız?
hem de nasıl, hayatım bunun üzerine kurulu desem !

kadere inanır mısınız?
kader de bir anlamda tesadüf sayılmaz mı ??

insanın hayatta tek bir ruh ikizinin olduğunu düşünür müsünüz?
vallahi ben ruh ikizimi buldum sanırım! ama dünya'nın bir yerinde elbette vardır. kim bilir
belki Antananarivo'da (evet bu isim için biraz nette gezdim) bir tane daha James Mayer vardır :)

tehlike anlarında insanın gerçeğe çok daha fazla yakınlaştığını düşünür müsünüz?
olabilir.

hayatınızda her şeyden daha anlamlı olduğunu hissettiğiniz tek bir an var mı?
henüz yaşamadım. hey ! zaten bu tür anlar genelde filmlerde çıkmaz mı karşımıza !

bir yerde aşkınızı kaybettiniz mi?
herkes kaybeder. ama bahsettiğin konu tren garı filan mı ?? ahaha :P just a joke babe :P

her zaman gördüğünüz bir rüya veya kabus var mı?
yok, amin, inşallah da olmaz :P

evet ise, bununla ilgili konuşabilir misiniz?
yok dediğimi hatırlıyorum ama :p

hayatta tahammül edemediğiniz insan hali nedir?
sürekli etrafındakilerle dalga geçen, bencilliği nedeniyle sizle takılan

düşmanlarınızla iyi geçinmeyi öğrendiniz mi?
düşmanım olmadı, ama kulağıma küpe olsun bu !

kaçırdığınız en büyük fırsat hangisi?
onu beni kaçıranlar düşünsün :) tamam bu saçma oldu !! yok, umarım da olmaz.

alkol veya kahveden vazgeçecekseniz, hangisi olurdu?
alkol

benim kültürüm dediğiniz şey, ülkenizin kültürünü ne kadar temsil ediyor?
azınlık kültürü bir ülkeyi sizce ne kadar temsil edebilir, hele ki bu Türkiye ise.

öğrenmek, daha fazla öğrenmek yaşam mottonuz olabilir mi?
evet, hem de dil öğrenmek. bir insanda baktığım ilk şey dil bilgisi. en azından sevgili adayında diyeyim :P

hangi ihanet sizin için affedilmezdir?
beni aldatması, (sevgilim ya da arkadaşım) ! ama cinsel açıdan aldatması herhalde sorun olmaz diye düşünüyorum !!

ağaçların hayatı, bizim düşüncelerimiz mi var?
evet, maalesef

neden hep geçmişten besleniriz?
geçmiş olmadan biz bir hiçiz !

sanat olmadan yaşayabilir miyiz?
asla

tanrı öldü mü?
sahi, öldü mü ? ben korkarım, sorma bana böyle şeyler :P

süt mü, bitter çikolata mı?
bitter, yeap that's yummy. bitter çikolata olsun, başka bişey istemem :P

yaşamınızda hatırladığınız ilk anı nedir?
var ! ama ...

patchuli dünyanın en muhteşem esansı mı?
yeni duydum :/

tutkusuz yaşamak ölmek mi?
evet

en son el yazınızla ne zaman mektup yazdınız?
hiçbir zaman. ha, lise 1 de bir kız arkadaşım ilan-ı aşk etmişti. OMG !!

sanat eserine sahip olmak mı, sanatı sevmek mi?
ikiside ! sahip olmak sanki bana bir enerji kazandırır ama :)

yaşadığınızı hissetmek için (bazen ölmek pahasına) sınırları zorlar mısınız?
ben korkağım :/

21 Ocak 2010 Perşembe

KIRIK KALPLER DURAĞINDA....!

2010 yılında dinlediğim 3. albüm ve son yıllarda dinlediğim tek yerli albüm ! Bir zamanlar ciddi anlamda türk müziğinden uzaklaşsam da şimdi yeniden yavaş yavaş geri dönüyorum, gerçi Candan Erçetin, Şebnem ferah, Teoman, Göksel, Nil, Sertab ve bunlar gibi biraz alternatif bir çizgide yer alan şarkıcıları her zaman dinlemeye devam etmişimdir; ama tamamıyle bir Türkçe albüm dinlemek mi ? İşte bu biraz değişik oldu !

Elbette ki bu hakkımı Candan'dan başkasıyla kullanamazdım. Kendimi hatırladığım kadarıyla Candan Erçetin, Yonca Evcimik ile beraber dinlediğim ilk türk sanatçılarından birisidir ve de ablamla aldığımız ilk albüm. (Neyse bu konuya ilerki günlerde başka bir başlıkta değinicem zaten).

Her neyse albüme geri dönücek olursak, Kırık Kalpler Durağında...İlk anda birden Green Day'in 'Boulevard Of Broken Dreams' adlı çalışması aklıma geliyor, candan'ın böyle bir şeyden çalmış olma ihtimali yok elbette, yani sadece çağrışımdan kastediyorum. Bi kere albüm kapağından hiç hoşlanmadığımı da belirtmek isterim. Ayrıca bütün programlara şu kapaktaki saç modeliyle çıkma ısrarını da anlamıyorum, tamam yeni albüm yeni imaj ama; yapma böyle Candan Abla. Oufffs je suis désolé mademoiselle Candan sana sokak ağzıyla abla dediğim için :P

Anyways, şarkılara geçebiliriz artık !
İlk şarkı albüme de adını veren 'Kırık Kalpler Durağı'. Masa başında düşünün kendinizi; dostlar ve Candan rakı kadehleri havada, Candan başlıyor anlatmaya... ''Sözleşmeden buluşuverir kırık kalplerAnlatılmaz ama ordadır bütün dertler....Kimini yakıp geçen aşklar incitmişKimini yanlış kararlar yıkıp geçmişKimine yakın dostu ihanet etmişKimi hayatın sillesini yemiş''

Git ise albümde karşımıza çıkan ikinci şarkı, ilk dinleyişte yine sizleri vurabilen bir parça. Hayatınızda istemedikleriniz mi var ! O halde ??

Kader; aynı zamanda albümden videosu çıkan ilk parça, sadece bir her zamanki gibi sade bir videoya sahip olan video aynı zamanda bir filmin de soundtrack'i. 5 üzerinden 4.5luk bir diğer şarkı...

Albümde yer alan 4. şarkı Unutama Beni ise bir hepimizin bildiği bir cover.

Vallahi...Acapella olarak başlayan şarkı daha sonra hafif ezgilerle devam ediyor; bana kalırsa albümün en vasat şarkısı :/

Yalvaramam ! Hepimizin bildiği o inanılmaz, vurucu ve şok edici aşk şarkısı ! Voler Amar / Christian Castro ! Geri dön aşkım ! Şarkının ismini yalvaramam koymakla biraz da espiri anlayışını konuşturmuş sanki ama; o şarkıdan sonra oldukça duygusuz geldi. Belki şarkıyı ilk bu haliyle dinlesem olurdu; ama hiç beğenmedim :/ Acımdan hergün ölsem de sakın dur git diyemem, yalvaramam !

Gözler...karşımıza çıkan ilk hızlı şarkı, duygusallıktan biraz uzaklaşma vakti ! Kimbilir gözler neler görmüş :)

Veee Neyzen Tevfik ve Ömer Hayyam'dan Türkü.. Tempo yine hızlı...Getirin şu şarabı alsın aklmızı, belki elalem bizi böyle beğenir. Oldukça eğlenceli !

Vay Halime...Sizi dans pistine alıp basma eteklerinizle biraz dans edermiydiniz ! Yiiin gari tadındaki köy temalı Lay's reklamları gibi :P

Yeniden slowa dönüş bu sefer Unutursun...Unutursun unutursun Zaman geçer avunursun. İsyan etsen de derindenHayat tutar ellerindenBir gün gelir unutursun... Güzel

Sırada sözleri Ayşe Kulin'e ait olan Bahar. Gözümün önünde Elbette videosu var ! Yaymış olduğu optimistic havasıyla kırlarda uçuşan kelebekler ! Kışta bahar havası yaşamak isteyenlere !

Biraz daha hızlanmaya ne dersiniz ! İşte Kimin Doğrusu ! Yine Candan'dan hayat dersleri; ama yine beni kendine çekemeyen parçalardan biri ! Kimseye kulak asmadan Mutlu olduğun için Farkında değil hiç kimse Bu yaşayanın hayatı Aslında yok kimsenin kimseye söyleyecek lafı Kendi yanlışlığından ve zalimliğinden Herkes yargılıyor başkasının hayatını... Şarkı sözleri yine de işi bitiriyor.

Özür Dilerim ! Ben seni istemeden yürekten kırmış olabilirim Sonra da bütün suçu sana yüklemiş olabilirim. Şarkının sözleri de çok güzel, müzik de, ama nedense ikisi bir aradayken, pek de güzel bir uyum oluşmamış gibi, beni kendine çekemedi :p

Nedense Sustum ! Dün gece seni sevdiğimi söyleyecektim Sana ihtiyacım var diyecektim Nedense sustum Çünkü sen bundan korkacak kadar özgürve korkup benden kaçacak kadar bencilsin. Altın vuruş etkisi yapabilecek kadar ağır, vurucu ve etkileyici !

Sondan bir önceki parça yani 15. şarkıcı Ben Kimim ! Geçtiğimiz senenin en iyi Tükçe parçası bile diyebilirim bunun için. Albüme konması iyi olmuş, en azından böyle güzel bir parça ortalıkta öksüz kalmamış olur. 2009 yılı depresyonum boyunca baş ucu şarkım olan, sürekli kendimi sorgulamaya iten, aynı zamanda Gölgesizler'in de film müziği. Olağanüstü muhteşem güzellikte bir şarkı !
Ben Kimim?
Az mıyım çok muyum?
Var mıyım yok muyum?
Ben neyim?
Veee 16. şarkı işte Ninni. Siz hiç çocuğuna rap yapan bir anne gördünüz mü ! Yanında Ceza olmadan Candan bunu yapıyo işte ! :p Şarkı bildiğimiz Ninni ile başlıyo ve Candan rap'yle devam ediyor ve yine ara ara Ninni giriyo. Candancığım sana bir tavsiye keşke bir featuring yapıp şarkı söylediğin ninni kısımlarını başkasına okutsaymışsın, daha orjinal olurdu :) (Hatta videosunda da Gülben ve kucağında Atlas Bebek gözükürdü. Nihatta fotoğraf çeker, Gülben ordan yakışıııııır derdi. Bu arada son cümleyi twitter kullanmıyorsanız, mantıksız karşılayabilirsiniz. ) Şarkının oldukça politik ve bol mesajlı olduğunu da ekleyeyim bari ! Candan adına oldukça değişik ve cesur bir çalışma olması ve bunu en iyi şekilde yapabildiği için alkış gerekli !
Totalde 16 parça 9'u inanılmaz güzel ! Ki onları zaten kırmızyla işaretledim ! Geri kalan 2,3 tanesi vasat olsa da, hepsi muhteşem ! Vallahi de ben kalkıp 5 üzerinden 4.5 veririm bu albüme ! Alınıp dinlenesi bir albüm !!!

20 Ocak 2010 Çarşamba

LOS ABRAZOS ROTOS

Whoaaw bugün sonunda seyrettim şu muhteşem filmi, en sevdiğim oyuncuların başında gelen Penelope Cruz ve yine en sevdiğim yönetmenlerden biri olan Pedro Almodóvar'ın ortak çalışması olan Los Abrazos Rotos.

VC Barcelona sayesinde aşık olduğum Cruz bir kez daha beni büyüledi, yine de onu daha önce Volver'de ve VC Barcelona'da daha başarılı bulmuştum. Todo Sobre Mi Madre sayesinde keşfettiğim ve o günden beri bende bir tutku haline gelen Almodóvar ise yine beni büyüledi.

Sinema hakkında engin bilgilerim olmadığı için sizlere yapabileceğim tek şey sadece türkçe'nin bana elverdiği kadar sıfatı kullanıp filmi övmek olucak.
Senaristliğini ve yönetimini Almodóvar'ın yapmış olduğu filme gelicek olursak 50lerinde kör bir yönetmen Mateo (Harry Caine), onun yardımcısı (menajer, prodüktor ne derseniz) Judith ve oğlu Diego. Elbette bir de oralarda bir yerde duran Lena.

Diego, annesi Judith'in bazı şeyleri kendisinden sakladığını söyler ve bir gün annesinin Madrid dışında olduğu zaman Mateo'dan ona herşeyi anlatmasını ister. Bir anda kamera 14 sene öncesine döner ve olay başlar. Tabi 14 sene öncesi ve sonrasının bir diğer kahramanı da Ray X- ki yine filmde kilit bir noktada durur. Herşeyi öğrendiğini sanan Diego ve her şeyi anlattığını zanneden Mateo ise yanılmaktadır, Judith'in Madrid'den geri dönmesiyle bir çok yeni şey de açığa çıkar !

Bu arada hikaye bu kadarla da sınırlı değildir; film içinde film diyerekten Los Abrazos Rotos içerisinden bir de ''Chicas y Maletas'' (Kızlar ve Bavullar) çıkar. Elbette şaşırmayacağınız gibi filmin başrol oyuncusu Lena'dır, yani Penelope. Burda bir de devreye Lena'nın aşığı Ernesto devreye girer.

Geçtiğimiz sene Cannes'da gösterime girdikten sonra sonbahardan itibaren vizyonlara da dağıtılan filmi görmek için hala şansınzı kaçırmış değilsiniz ! Şuraya göz atarak size en yakın sinemaya gidebilirsiniz.

Altın Palmiye'yi ele geçiremeyen Almodovar, Golden Globe ödül töreninden de 'En İyi Yabancı Film' kategorisinden boş döndü. Bakalım bir kaç gün sonra açıklanması beklenen Acadamy Ödüllerinden adaylık koparabilecekler mi !
Belki yazımla sizi etkiyemedim ama, bence kesinlikl izlenmesi gereken filmlerin başında geliyor. 5 yıldızı da hak ediyor.

18 Ocak 2010 Pazartesi

GOLDEN GLOBES / NICE PICS




























that's all from gossip boy...XoXo... :p

THE GOLDEN GLOBES

Ödül sezonu açıldı di mi ! evet evet açıldı ve bunların ilki dün akşam (bize göre sabaha karşı) LA/ BeverlyHills'den gerçekleşti. Kodak Tiyatrosu'nda gerçekleşen ödül törenine nazaran daha ciddiyetisz geçen geceye kesinlikle yağmur damga vurdu. Saatler süren onca hazırlık için hiç de iyi olmasa gerek ! Kimilerinin saçları bozuldu, kimilerinin elbisesi ıslandı, biri şemsiyesini unuttu derken, gece biraz garip başladı. Bu arada NBC'nin sunucu diye kırmızı halıya koydukları körpecik kızlardan biri yıllar süren MTV TRL programının sunucusu bir zamanlar Nick Lachey ile de aşk yaşayan Vanessa'ydı. (belki hala beraberlerdir, bilemiyorum; ama Vanessa'yı görmem iyi oldu :p)

Aslında bu yazı okuyacağınız diğer tüm Golden Globe yazılarından değişik olucak, çünkü ilk defa hiçbir filmi seyretmedim ve dizilerin hiçbiri hakkında da fikrim yok ! Sizlerle sadece gecenin gidişatı hakkında konuşucam! Eh aslında gece boyu sabahlamamı geektiren bir durum yoktu sanırım, ama Oscar'larda bu böyle olmaz, geçen sene hemen hemen bütün adaylardan haberdardım.

Kırmızı halıdan başlayalım mı ??
Aslına bakarsanız kırmızı halıda da pek bi marifet yoktu; Fergie ve Josh Dushamel, Mariah Carey ve Nick Cannon, Penelope Cruz, George Clooney şu anda hatırlıyabildiklerim. İsterseniz diğerlerini resimlerle izleyelim :)

Ancak resimlere geçmeden önce, aklımda kalan bir kaç notu daha paylaşmak isterim :)

Sanırım 2010 Penelope için lanetli bir yıl oldu :) Hem kendisi ödül kazanamadı, hem de rol arkadaşlarına ödül kazandırtmadı, hem de Nine ve Broken Embraces ödül kazanamadı.

Mo'nique beni cidden şaşırttı. Bugüne kadar adını da ilk defa duydum zaten, ama konşması cidden çok hoştu. Yine aynı şekilde Drew Barrymore da çok iyi konuştu ve geçen seneki Kate Winslet gibi çok heyecanlıydı.

Dexter gecenin bir diğer kazanan ismiydi.
Meryl Streep her zamanki gibi göz dolduruyordu.
Up In The Air 2 ödülle gecenin bir diğer kazananıydı.
Cher ve Christina oldukça garip bir ikili olmuşlardı :p
Sanırım ilk defa geceye tümüyle damga vuran bir film olmadı ??

17 Ocak 2010 Pazar

CONFESSIONS ON A DANCEFLOOR

Sezon geldi ! Ödül Törenleri başladı ! Doyasıya eğlence, dedikodu ve şamata zamanı da başladı yani :p Bakalım son zamanlarda ortalıklarda neler olmuş :p Bu arada bu gece GOLDEN GLOBE törenini syretmeyi unutmayın ! Ben büyük ihtimal canlı yayında Twitter'da olucam bu gece :p

Kısa bir süre önce müziğin divası bizleri oldukça şaşırttı. Daha önce Amy Şarapevi'nin aşırı doz şarap tüketimi nedeniyle düştüğü duruma bu sefer MaRiah Carey düştü. Biraz sersem bir havası olan Carey yine de oldukça tatlı değil miydi sizce ? Hem onun çakırkeyf durumu olayı batırmak yerine daha da eğlenceli bir hale getirdi :p Bir kez daha izlemek ister misiniz o gülünç dakikaları :p Hemm sizce de oldukça orjinal bir konuşma değil mi ??



Henüz çok yeni düzenlenen bir diğer ödül töreni Critics Choice Awards'da da yine en az bunun kadar bir başka eğlenceli kare hafızalara kazındı. Ancak bu sanırım biraz da ateşliyidi. OMG !
Sinemanın ilahı Meryl Streep ve Sandra Bullock aynı anda sahneye çıkarsa ne olur ?? Ahh tabi ki aşağıda görünen sahne meydana çıkar :P Bu arada ikisi de en iyi kadın oyuncu ödülünü kaptılar.


that's all folks from the west side ...XoXo :p

15 Ocak 2010 Cuma

I'MMMMM

Bu ayki Billboard dergisi aylar sonrası bir işe yaradı ve hayatımda güzel bir şey kattı. ben de sizle bunu paylaşmaktan gurur duyarım.
Online müzik için iki yeni adres vermiş bizlere bu ayki sayısında, birincisi zaten daha önceden de takip ettiğim hypem.com diğer ise stereomood.com.

Sitenin adından da anlaşılabilineceği gibi o anki mod'unuza göre şarkı seçiyorsunuz. Sitenin anasayfasında sizlere onlarca mod sunuluyo. Hatta ''make love'' modu bile mevcut. Kendinizi kötü hisssediyosunuz, depresyondasınız, sevgilinizden ayrıldığınız, ya da Pollyana olmak istediniz, belki de kitap okurken müzik dinlemek istersiniz.

Bu arada oldukça ilginç modların olduğunu da belirtmeliyim, it's cooking time, spring cleaning, vintage, elegant....

İşte yapmanız gereken tek şey şurayı tıklayıp, o an kendinizi nasıl hissediyosanuz o modu tıklamak ve arkanıza yaslanıp rahatça şarkı dinlemek.

XoXo :p

14 Ocak 2010 Perşembe

INTO THE WEST

Bu seferki yazımda sizlere çok sevdiğim bir diziden bahsetmek istiyorum. Hayır Lost, Gossip Girl ya da Desperate Housewives değil, veya şu diğer diziler. Eminim bileniniz çok azdır :P Bundan 5 sene önceydi sanırım ilk kez cnbc-e de gösterildiği zaman.

Matthew Settle ve Tonatzin Carmelo'nun başrolunu paylaştığı dizi Steven Spielberg'in yapımcılığında meydana gelen ve 6 bölümden oluşan dizi 6 ayrı yönetmen tarafından çekildi.
Amerika Birleşik Devletleri'nin 19. YY'ını konu alan dizide iki farklı hayat işleniyor. Biri Avrupa'dan göç eden Beyaz, Virginia'lı Wheeler ailesi diğer ise Orta Batı'nın vahşiliğinde yaşayan Kızılderili aile.

Beyaz Adamın batıyı keşfetme ve California'yı görme hevesi, California'da altın arayışı, Atlas Okyanusu'ndan Pasifik Okyanusu'na kadar uzanan tren yolu, Amerika Meksika savaşı, Buffaloların yok olması, Kızılderili'lerin asimile edilmesi, Kızılderililerin Beyaz Adamla Savaşı, onların toplanıp şehirlere yerleştirlmeleri. Ve tüm bu 19. yy Amerikan Politik Kültürel yaşamın altına gizlenmiş Beyaz Amerikalı Wheeler ve Kızılderili Gök Gürültüsü Kalpli Kadın'ın acıklı, dokunaklı aşk hikayesi.

Biraz Western, biraz drama, biraz macera ve tarih, hepsi de 16 Emmy (ki bunların 2sini kazanmış) 1 SAG ve 1 Golden Globe adaylığı bulunan o muhteşem dizide sizi bekliyor.

Bu arada dizinin müziklerinin de harika olduğunu belirtmek isterim.





12 Ocak 2010 Salı

SİMYACI

Hey babe seninle yeteri kadar müzik konuşup dedikodu yaptık, biraz da ağırlaşmaya ne dersin ?? İstedim ki bugün biraz da edebiyat konuşalım, yok canım edebiyat dedikse Shakespeare eleştirsi yapmicaz ama, biraz daha ciddi olucaz.

2010 yılında okumak için seçtiğim ilk kitap geçtiğimiz aylarda edindiğim ''Simyacı'' oldu. Brezilyalı yazar Paulo Coelho'nun kaleminden çıkan kitap aslında 1998 yılında yayınlandı. Gelin görün ki ben o zamanlar little gossip boy olduğumdan dolayı böyle şeylerden anlamazdım. Simyacı; Coelho'nun kaleme aldığı 5. roman ve ona dünya çapında uluslar arası şöhret kazandıran ilk roman.

''Portobello Cadısı'' sayesinde tanıdığım yazardan okuduğum ikinci kitap bu. Ancak Portobello Cadısı biraz daha best-seller kıvamındayken, Simyacı hem bir best-seller özelliği taşıyor hem de içerisinde felsefik şeyler barındırıyor. Eh bilirsin genelde best-seller bu tür şeylerle ilgilenmez.
Simyacı'yı okurken biraz da Amin Maalouf havası sezdim, romanda genel olarak kendini bulma, tanıma ve kişisel menkıbeye ulaşmak yer alıyor; ki bunlar da hemen hemen Maalouf romanlarının genelinde karşımıza çıkan ana tema.

Romanı okurken daha önceleri duymuş olduğum bir söz sürekli kulaklarımda çınladı.''Edebiyatın temelinde ''Exodus'' ve ''Odiseus'' hikayesi yatar''. Zira İspanyol Santiago da tıpkı Odiseus gibi sürekli bir yolculuk içindedir.

Romanın temel konusu ise İspanyol çoban Santiago'nun Mısır'da piramitlerin dibinde yatan bir hazinenin olduğunu öğrenmesiyle çıkmış olduğu yolculuktur. Yolculuk esnasında kimi zaman, bir macera filmindeymiş gibi heyecanlanacaksınız, kimi zaman aşkı tadacaksınız, kimi zaman da Mevlana'nın felsefesine kapılacaksınız !

..Kim olursan ol, ne yaparsan yap, bütün yüreğinle gerçekten birşey yapmak istediğinde Evrenin Ruhu'nda bu istek oluşur ve bunun gerçekleşmesi için tüm evren sana yardım eder...

..Mutluğun Gizi dünyanın bütün harikalarını görmektir, ama kaşığındaki iki damla yağı unutmadan...

...Yeryüzündeki her insanın kendisini bekleyen bir hazinesi vardır...
That's all folks from the west side of the town. You know that I love you XoXo...Gossip Boy...

11 Ocak 2010 Pazartesi

ADIEU...LHASA DE SELA

Böyle bir yazı yazmak aklımın ucundan dahi geçmezdi; belki onu ''Yeni Sesler Yeni Ufuklar'' başlıklı yazımda sizlere tanıtmak amacıyla kullanırdım; ama böyle bir yazıyı hayal bile edemezdim yazmaya.

Meksikalı bir baba; Amerikalı bir anne tarafından dünyaya gelen Lhasa de Sela Amerikalı-Kanadalı bir söz yazarı ve şarkıcı. Belki hepimizin severek dinlediği Lady Gaga'dan çok daha az tanıdık, ama çok daha kaliteli müzik yaptığı aşikar. Fakat popüler değil ve bu yüzden de bir hafta önce hayata gözlerini yummasına rağmen ben onun gidişini bugün Facebook ve Twitter'dan öğreniyorum. Oysaki Tila Tequila'nın lezbiyen sevgilisinin ölümü bile Türk Basınınıda oldukça geniş yer kapladı. Maalesef arz talep meselesi.

Öyle güzel sözlü şarkılar yazan, öyle güzel sese sahip olan bir ''sanatçıyı'' kaybetmek, öyle bir güzellikten yeni şarkılar dinleyemeyecek olmamız ve onu bir kez daha canlı canlı duyamayacak olmamız üzücü.

Yeni yılın ilk gününde göğüs kanserine yenik düşerek hayatına gözlerini yuman bu muhteşem sesi, belki facebookta statulerinde anarak ya da onun bir videosunu paylaşarak ''gül kurusu'', ''pembe'', ''siyah'' yazmaktan çok daha fazla ilgi toplayabilirlerdi ve asıl amaçları sadece abaza bir şekilde ilgi çekmek dışında hiçbir işe yaramayan statuler yerine gerçek bir sosyal mesaja da imza atmış olurlardı.

Her neyse;

İşte Lhasa'nın o kısa ama kaliteli yaşamına sığdırdıkları...

DISKOGRAFI:

1997 - La Llorona (Audiogram/Atlantic)
2003 - The Living Road (Audiogram/Nettwerk)
2009 - Lhasa

Sizlere bu muhteşem sesten geriye sadece bir kaç güzel video bırakabiliyorum ancak...

İspanyolcası ve ya İngilizcesi fark etmez; içinde barındırmış olduğu etnik özellikleriyle ve rahatlatıcı etkisiyle Nirvana'ya bile ulaşabilirsiniz.











10 Ocak 2010 Pazar

SO WHAT ? I AM AN ORPHAN !!


OMG !! My mom just said that I am an orphan !!

hey babe az önce hayatımın şokunu yaşadım, Püriten soframızda yemek yerken, annem şarap bardağını elinden bıraktı ve bana şöyle dedi. ''Artık 20 yaşındasın James; senden bu gerçeği daha fazla saklayamayız, sen evlatlıklsın''

What the hell is that diye bağıran ben kapıyı çarparak evi terk ettim. Ve I travel round the world and even sail the seven seas Across the universe I go to other galexies.

Karşıma ilk Madge çıktı. Hey mom what's up dedim ?? Kabbala hakkında bilgi sahibi olmadığım için beni evladı olarak kabul edemiyeceğini söyledi. My Litte Monster GaGa '' you are not even a hermaphrodite'' dedi so you cannot be my baby brother. Doğru babam Andy Warhol'un yanına gittiğimde ise you are so normalsın dedi bana.

Hey babe inanabiliyomusun, güvendiğim dağlara kar yağdı :/

Traveled all over the seven oceans There is nothing that I wouldn't give Came from Bahrein, got to Beirut...

Vee hop Virgina Woolf'un yanına gittim, bana evladımsın canımsın ciğerimsin dedi, ama o kadın kalem tutuyo, bunun ne anlama geldiğini biliyosun ma cherie, sonra babam Kafka'nın yanına gittim, ama adam kafayı Gregor ile bozmuştu, ben akıl sağlığı yerinde bir baba isterim dedim :/ Son olarak my baby brother Freud'un yanına gittim, kuzum o da kafayı Oedipus Complex ve sex ile bozmuş, bana dediki sen annene aşıksın dedi. ben de ona dedim ki, git dedim, ne diyosun dedim, saçmalama dedim, ve abim olamassın dedim .

So what dedim ?? I love my little family babe ??

That's all folks from west side :P You know that I love you. XoXo... :P

8 Ocak 2010 Cuma

TOP 20 SINGERS/ SONG OF 2009 PART II

2009 birterken yılın en iyi 5 şarkısını seçmeye kalktım 5 tane seçemedim, beynimin içinden Beyonce hani benim diğer şarkım diye atladı, Madge 'hey my fuckbuddy where is Celebration dedi.' Lady Gaga 'paparazzi'yi seçemdim diye konserinde beni aşağılayacağını söyledi. Bende hey wait wait dedim, kuzular bu iş böyle olmaz dedim ve yılın en başarılı isimlerini seçtim. Wuppsss böylece kimse bana gönül koymadı :))
Ve babe dün bildiğin gibi bu geri sayım işini başlatmıştım ve 2009'un en iyi 20 şarkıcısını sıralamaya kalkışmıştım, laptop kucağında yorulan ben listemi yarıda kestim ve işte o çok sevilen (yalan :P) listenin geri kalanını işte şimdi yazıyorum:P Ama geride bıraktıklarımızı hatırlamak istersen kısa bir özet geçebilirim. Eminem, Muse, Kelly Clarkson, Jay Z, Enrique Iglesias, Green Day, Robbie Williams, Mika, Lily Allen ve 11 numarada Britney Spears.

İşte listenin ikinci yarısı ve 10 Numara. Chris Brown dayağından sonra bir süre ortadan kaybolan daha sonra listemizin 17 numarasındaki beyfendiyle yaptığı düetle tekrar sahalara dönen Rihanna, Kasım ayında merakla beklenen albümü Rated R'ı yayınladı. Albümü henüz dinlemeyenler için şunu söylemeliyim ki tam dörtdörtlük bir iş çıkartmış my girl RiRi. Ardarda çıkan dokunaklı ballad ''Russian Roulette'', ''Wait Ur Turn'' ve gangster nidalarının atıldığı ''Hard'' da bunu destekler nitelikte zaten.





Müzik piyasasını en eğlenceli grubu Black Eyed Peas'se, en eğlenceli kadını da 9 numaraya yerleşen Pink. Funhouse adlı albümü bence diskografisinin en iyi albümlerinden ve arşivlerde muhakkak bulunması gereken cinsten. 2008 yılında yayınlanan albümden ''So What'' ve ''Funhouse'' gibi bir numaralı dans hitlerinin yanı sıra ''Sober'' ve ''I Don't Belive You'' gibi esaslı baladdlar ve ''Please don't Leave Me'' gibi şahane eğlenceli bir de video yayınladı. Ha bir de albümün süper hiti aynı zamanda bir reklam müziği olarak da kullanılan ''Bad Influence.'' Eh daha ne olsun. Albümün İngiltere ve Avustralya'da zirveye oturduğunu Amerika'da ise 2 numaraya kadar ulaştığını da belirtelim.






Zirveye doğru ilerlerken listenin 8 numarasında dünyaca ünlü elinde 5 Grammy adaylığı bulunan David Guetta var. Son albümü One Love ile Avrupa dans müziği ile Amerikalı Urban müziğini harmanladığını söyleyen sarışın Dj albümden dünya çapında üne kavuşan 3, ancak bence 2 süper hit yayınladı. Geçtiğimiz ilkbahar yayınlanan Kelly Rowland destekli ''When Love Takes It Over'' sadece ilkbahar ve yazın değil kışın bile gözdelerden biri olmaya devam etti. Hemen ardından Senegalli şarkıcı Akon desteli ''Sexy Bitch'' geldi. (Ki ben bunu pek beğenmedim) Veee son olarak Estelle desteli ''One Love''. Ayrıca albüm UK listelerinde 1 numaraya çıktı bile.






Listenin 7 numarasını ise aslında tam anlamıyla nereye oturtacağımı bilemedim. Elbette ki o tüm zamanların bir numarası ama...her neyse sorry Michael Jackson...O öyle bir efsane ki, ölümünden sonra dahi listelerde fırtına gibi esti, albümleri yeniden milyonlara ulaştı, ödül törenlerinde ödülleri silip süpürdü. ''Thriller'', ''Bad'', ''Billie Jean'', ''Smooth Criminal'', ''Beat It'', ''You Are Not Alone'', ''Liberian Girl'', ''They Don't Care About Us''...Hey man o bir EFSANE...REST IN PEACE...





Vee 6 numara...İkinci albümü Echo ile kariyerini iyice sağlamlaştıran 3Grammy adaylığı bulunan Leona Lewis yer alıyor. İlerki günlerde blogumda tanıtacağım albümü Echo ile kanımca yılın en iyisine imza atan Lewis albümden ''Happy'' diye muhteşem bir video ve şarkı yayınladı. Albümde yine ''I Got YoU'' gibi hit özelliği taşıyan bir başka parça da bulunuyor. ''Lost & Found''u da unutmamak lazım. Vee tabi bir de Avatar film müziği. Lewis zatenn kendini ilk albümü Spirit ile bile divalık mertebesine taşıtmıştı. Elbetteki albüm anavatanı UKde zirvede yer aldı.





Heyecan arttı ve biz artık ilk 5teyiz. yılın en bomba ismi. Tüm zamanların en iyi çıkışını yaşatan Lady Gaga. Siz hala onun hermafrodit olup olmadığıyla uğraşın o uluslararası zirve hitlerle ve 5 Billboard #1 hitiyle adından söz ettirmeye devam etsin. Hakkında konuşulucak çok şey var, bu yüzden onu Lady Gaga konulu bir diğer yazıma havale ediyorum; ama ''Just Dance'', ''Poker Face'', ''Eh Eh Nothing Else I Can Say'', ''Love Game'', ''Paparazzi'', ''Bad Romance'', ''Alejandro'' ve ''Telephone'' saymadan olmaz. Tabi bir de Fame + Fame: Monster + Tour: You Little Monster Our Little Bitch Crazy is walking on the stage.





Listenin 4 numarasında bundan yaklaşık 15 sene önce upuzun kızıl saçları ve deri pantalonu ile göbek atan, kalça kıvıran ve Ojos Asi diye çığırtan IQsu yüksek, Kolombiyalı Nobel Ödüllü yazar Garcia Marquez'in yakın arkadaşı dünyanın en itibarlı bir numaralı şarkıcılarından olan Shakira yer alıyor. 2009 yazında ortalığı kasıp kavuran ''She Wolf'' ve İspanyolca versiyonu Loba'yı yayınlayan Shakira, şarkısında yine tüm yerel tınıları bir araya getirmeyi başardı. Daha sonra Madonna'nın dansçısı ile ''Did It Again'' için yatağa giren latin ateşi son olarak da albümün Amerika'da yayınlanacak versiyonu iiçin Lil Wyne ile bir araya gelerek ''Give It Up To Me''yi yayınladı. Vee 2010 yaz aylarında ise albümün İspanyolca versiyonu raflarda sizleri bekleyecek. Shewolf'dan daha kışkırtıcı olucağını tahmin ettiğim İspanyolca versiyonu 4 gözle beklemekteyim.


Veee senenin 3 bomba ismi. İşte 3 numara işte, yaşayan efsane. İşte Madonna. Warner Bros defterini kapatırken yayınladığı Celebration Greathest Hits ile pek de yüksek bir rakama ulaşmasa da iyi bir satış yakalayan Madonna günlerini şimdileri yeni albümü ile geçirmekte. Muhteşem bir dans hiti olan ''Celebration'u aptal bir BB remixi ile videolayan Madonna'nın kanımca kariyerindeki en ölümcül hatasıydı. Hala Revolver'a video gelmemiş olması yine üzücü de olsa o Madonna.




Aslında geri kalan 2 ismi tahmin etmek zor olmasa gerek. Kendi yapıcağınız sıralama benimkinden farklı olucak olsa bile standart bir müzik dinleyicisi 2009u geri sayarken kanımca kullandığım isimlerden 15ini kullanırdı.
İşte zirve ortağı işte 2 numara. 2000li yılların bir numaralı ve tüm zamanların en iyilerinden olan muhteşem ve ultra eğlenceli müzik grubu. The Black Eyed Peas. Son albümleri THE E.N.D. ile inanılmaz bir başarıya imza atan grup aynı zamanda müzik tarihine de adlarını yazdırdı. Ve 25 hafta gibi bi süre boyunca iki ayrı hit ile zirvede oturdular. ''Boom Boom Pow'' başlarda herkes tarafından yadırgandı ancak daha sonra herkesin bir numaralı hiti oldu. ''I Gotte Feeling'' partilerin aranan ve sıkça çalınan parçası oldu ve son olarak Fergie'nin tüm meziyetlerini sergilediği ''Meet Me Halfway''...Albüm elbette Amerika'da zirveye çıktı, İngiltere'de 2 numara oldu ve yaklaşık 4.6 milyon satarak yılın en çok satan 3. albümü oldu.


Zirveye geçmeden önce yılın diğer önemli isimlerini sıralamak isterim. Susan Boyle, Taylor Swift, U2,Kings Of Leon ve Whitney Houston.
Veeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee zirve işte 1 numara. Billboard onu yılın kadını ilan etti. Ben sadece yılın değil son 10 yılın ve hatta 21. YYın en iyi kadın sanatçısı olarak taktim etmekten de gurur duyarım. 26 Grammy adaylığı // tek gecede 5 ödülü birden kucaklayan nadir kadın sanatçılardan ve 2010 Grammy ödüllerinde tamı tamına 10 adaylık.

Ladies and Gentelmen here it is. Beyoncé Knowles.

I Am...Sasha Fierce ile 3.2 milyonluk satış. 4 uluslararası hit. ''If I Were A Boy'', ''Single Ladies'', ''Halo'', ''Ego'', ''Broken Hearted Girl'', ''Sweet Dreams'', ''Video Phone feat. Lady Gaga''. + yılın videosu Single Ladies ve yılın şarkısı Halo. 2008 çıkışlı olduğu için yılın albümü diyemesem de YILIN BIR NUMARALI ALBÜMÜ.
GOD BLESS MY SUPER GIRL BEYONCE.
Batı yakasından That's all folks. You know that I love you XoXo... :P