28 Şubat 2010 Pazar

YOUR MONTHLY MUSICAL MAGAZINE: HERE IT IS APOLLO MUSICAL BOY

Geçtiğimiz 31 Ocak'ta hazırlamış olduğum müzikal yazıdan sonra her ay sonunda müzikal yazılar yazma düşüncesini kendime aşıladım ve şimdi de bunu gerçekleştiriyorum. (Hayır mail kutum tebrik yazılarıyla dolmadı :P)
Anyways ilk başta ayın en iyi single'larını sıralamak istedim.
Tiesto feat. Nelly Furtado: Who Wants To Be Alone
Melanie Fiona: It Kills Me
Timbaland feat. Katy Perry: If We Ever Meet Again
Kesha feat. 30H!3: Blah Blah Blah


Bunun dışında bu ay en çok
MJ 3D Tribute feat. Celine Dion, Usher, Jennifer Hudson ve Carrie Underwood
Leighton Meester: Your Love's Drug
Madonna: Vogue
Emilia Torrini: If you Go Away

30H!3 feat. Katy Perry: Strastrukk parçalarını dinledim.

Ay boyunca kulağımdan eksik etmediğim 2 de albüm vardı.
Sade: Soldier Of Love
Kesha: Animal Ki bu albüm tanıtım yazıları da Mart ayında sizlere ulaşacaktır.


Müzik delisi biri olarak henüz vizyona giren Nine feat. Penelope Cruz, Marion Cotiilard, Kate Hudson, Fergie, Nicole Kidman, Judi Dench, Sophia Loren & Daniel Day Lewis filmini de izlemenizi şiddetle tavsiye ederim. Bu arda ufak bi not ekleyerek Ömür Gedik'e seslenmek istiyorum lütfen yazılarınızı yazmadan önce bir ünlü şahsiyet hakkında bilgi vereceksiniz Google'a bir başvurun, ya da olmadı mail adresim profil sayfamda yazıyor zaten.

Ay boyunca gündemden düşmeyen Beyonce ise 6 ödülüyle havasını atmayaraktan (ki kızceğizin ne kadar humble olduğunu gördük) hem dünya turnesini Karayiplerde sonlandırdı, hem Alicia Keys ile Brezilya'da videosunu çekti hem de Lady Gaga ile Telephone videosunu yaptı. Busy B aynı zamanda Heat adlı kokusunun da tanıtımını yaptı. Whoaaa she must be crazy ! Congrats B

Mart Ayında yayınlanacak albümler ise şöyle:
Jamie Foxx// Body
Gorillaz // Plastic Beach
The White Stripes // Under Great White Northern Lights [Live]
The Scorpions // Sting In the Tail
Justin Bieber // My World Part 2
Goldfrapp // Head First
Usher // Raymond vs. Raymond

NME AWARDS 2010

Geçtiğimiz Şubat ayı Müzik ödüllerinin dağıtıldığı ay olması sebebiyle de gayet müzikal bir ay olma onuruna ulaştı. Grammy Ödüllerinin yaymış olduğu dalga ay boyunca devam ederken, Şubat ortalarında dağıtılan Brit Awards hala etkisini sürdürürken bir diğer İngiliz ödülleri NME Awards'da geçtiğimiz günlerde dağıtıldı.
Kazanılan ve dağıtılan ödülleri gördümse NME Awards'ın gözümde en ufak bir değeri kalmadığını da belirtmeliyim. Nedenlerine gelince; isterseniz önce bi kazananları kontrol edin.

Geceye 2 ödül kazanan Muse damgasını vururken elbette ödül törenlerinin olmazsa olmaz ismi Lady Gaga da yine iki tane ödül kucaklayan isim oldu ! Ama işte orda bir sorun var. NME ödülleri sadece müzik ödüllerinden oluşmuyo aynı zamanda Moda'ya da el atıyo. GaGa'nın giydiği elbiselerin ne kadar çarpıcı olduğu elbette tartışılmaz (iyi ya da kötü olduklarından bahsetmiyorum) ancak GaGa'nın hem Best Dressed hem de Worst Dressed ödüllerini kazanmasına ne diyosunuz ??

Villain Of The Year ise Kanye West'e gitmiş :) Hiç kuşkusuz ödül töreninin en aklı başında ödülü olmuş :P

Ödül töreninin saçmalıkları ise diğer ''WORST'' kategorilerinde kendisini hissettiriyo. Green Day hem BEST INTERNATIONAL BAND hem de WORST BAND kategorisinde aday olmuş. Grammy'ler dahil bir çok ödül töreninde BEST ALBUM kategorisi adayı olan ki aynı zamanda kendisi bu dalda Btit kucaklayan isim olan Lady GaGa WORST ALBUM kategorisinde ise NME adayıydı. Bu sanırım Slumdog Millonaire'in hem BAFTA hem OSCAR alıp aynı zamanda REZZIE'lere aday olması gibi bişey :P

Best Website kategorisinde ise kategori adının yanına parantez içinde excluding nme.com yazmaları ise oldukça snob bir hava çizmiş.

Bimiyorum ödül töreninin amacı ne kadar ciddi ama her sene bu tür saçmalıklara imza atan NME Grubu'nu artık ciddiye almama zamanı gelmiştir.

Godlike Genius Award - Paul Weller
Outstanding Contribution To Music - The Specials
Best British Band - Muse
Best International Band - Paramore
Best Solo Artist - Jamie T
Best New Band - Bombay Bicycle Club
Best Live Band - Arctic Monkeys
Best Album - Kasabian - West Ryder Pauper Lunatic Asylum
Best Track - The Big Pink - "Dominos"
Best Video - Biffy Clyro - "The Captain"
Best Live Event - Blur, Hyde Park
Best Festival - Glastonbury Festival
Best TV Show - The Inbetweeners
Best Film - Inglourious Basterds
Best Dancefloor Filler - La Roux - "In For The Kill (Skream Remix)"
Best DVD - The Mighty Boosh Live - Future Sailors Tour
Hero of the Year - Rage Against The Machine
Villain of the Year - Kanye West
Best Dressed - Lady Gaga
Worst Dressed - Lady Gaga
Worst Album - Jonas Brothers - Lines, Vines and Trying Times
Worst Band - JLS
Hottest Man - Matt Bellamy
Hottest Woman - Karen O
Best Website - Muse.mu
Best Album Artwork - Kasabian - West Ryder Pauper Lunatic Asylum
Best Band Blog - Radiohead (Radiohead.com/deadairspace)

Giving It Back Fan Award - Lily Allen for her Twitter ticket treasure hunt
Phillip Hall Radar Award - The Drums

26 Şubat 2010 Cuma

GYPSY ON THE STAGE (VIDEO PREMIERE)

Latin star Shakira 2009 yılında çıkartmış olduğu SheWolf albümünden 3. single'ını da yayınladı (aslında 4.). Yeni tercihini Gypsy'den yana kullanan IQsu yüksek muhteşem star aynı zamanda şarkının Ispanyolca versiyonu ''Gitana''yı da yayınladı. Pek yakında SheWolf albümün de Ispanyolca versiyonun da yayınlanacağını bildirerek ve de İngilizce sürümü olan She Wolf albümünün de oldukça başarılı olduğunu hatırlatarak sizleri videoyla başbaşa bırakırım.

Videoda da seksi yıldıza eşlik eden ünlü İspanyol tenisçi Raphael Nadal ile beraber oldukları dedikoduları da ortalıklarda gezinmekte.

İyi seyirler...

25 Şubat 2010 Perşembe

KESHA // BLAH BLAH BLAH (THIS IS NEW) :p

Kesha ülkemizde de kısa süre önce yayınlanan Animals albümünden 30H!3 ortaklı Blah Blah Blah 'ın videosunu bizlere gönderdi. Önümzüdeki günlerde albüm yazısını sizlere sunucağımı hatırlataraktan yepyeni video ile sizleri baş başa bırakmaktayım.

Check it out sweeethearts :P XoXo

Kesha - Blah Blah Blah (feat. 3OH!3) from ldmgtf on Vimeo.

24 Şubat 2010 Çarşamba

24 ŞUBAT TÜRKİYE'DE RESMİ VOGUE TATILI :P

Aylardır beklenen gerçekleşti ve Vogue Türkiye yayına girdi. Yayına girmeden önce de özel 1000 sayı dağıtılmaya başlandı. Normal Vogue'lar ve Vogue 1000 arasında ne fark var en kısa zamanda D&Rd görücem ama seçilmiş 1000 insandan biri olup 826. dergiyi elime geçirmek güzel oldu. Resmi de telefonla İstiniye Park Starbucks'da çekildi.

İşte Vogue...İşte Jessica Stam

Sizlere bir de günün anlam ve önemimi belirten bi video hediye edeyim. XoXo :P

23 Şubat 2010 Salı

SOUL KITCHEN

Biraz yemek, biraz müzik, sınırsız eğlence ve komedi. Fatih Akın'ın mutfağından çıkmış Adam Bousdoukous, Moritz Bleibtreu ve Bürol Ünel ile şekillenmiş inanılmaz eğlenceli bi film. Özellikle Birol Ünel :P Ha bir de ein, zwei und drei Uğur Yüzel.

Hala izlemediyseniz Alkazar Sineması'nda gösterimi devam etmekte. Ha bir de ufak bir dipnot: Filmi aç izlemeyin :P

22 Şubat 2010 Pazartesi

GOSSIP GIRL TÜRKİYE'DE

Gossip Girl your one & only source for into the scandalous life of Manhattan's Elite. ...... You Know You Love me .XoXo Gossip Girl !!!.

Kimi zaman Lost'tan daha gizemli, kimi zaman da Desperate Housewives'dan daha juicy, hatta yeri geldiğinde Prison Break'den bile daha heyecanlı oldu.
2 ayrı kaynağa göre Gossip Girl'ün Türk versiyonun çekiliceğini duydum. Bir kere baştan söyleyeyim bu iş olmazzzz OLMAAZZZ ve hatta O-LA MAZZZZZZZZ.

Herşeyi geçtim Gossip Girl başlı başına bir kültür. Daha önce Sex & The City çakmaları çekilmişti, sonra Dawson's Creek çakmaları, Boston Public, E.R. falan filan. Hiçbirinin de uyarlaması tam olarak yerine oturmadı kaldı ki onlar sadece birer dizi. Yani Dawson's Creek'de kullanılan karakterlerin backgroundu, ya da ne biliim doktorlar her yerde doktordurlar.

Hadi herşey bi tarafa Gossip Girl'de saniye başı biri öpüşüyo, her bölümde biri yatakta. Henüz ''yenge'' ve ''yastık'' meselesini aşamayan, içinde; bırakın cinselliğin, öpüşmenin bile ayıp sayıldığı, nişanlısının bacağını görü diye utanan bir dizi-kültüründe Gossip Girl ne kadar eğlenceli olabilir ki. Hımm belki tamamıyle Türkçeleştirlmez de yer yer esinlenme!!! olur; ama o da olmazki. :S

Gelin isterseniz muhtemel yer ve karakterler üzerine konuşalım. Şimdiden söyliyeyim Türk Magazini ve oyuncuları konusunda pek de bilgi sahibi olmadığım için şu anda etraf tarafta boy gösteren isimleri seçtim sadece :P

Muhtemel okul: Robert College(ya da TR versiyonunda bunu üniversite yapıp Boğaziçi de kullanılabilinir). Constance Billard'dan çok daha havalı bir yer olduğu kesin. Elit kısım orda, Türkiye'deki yabancılar, ve azınlık & high-society'nin rabet ettiği bir okul. Bir diğer önerim Üsküdar Amerikan Koleji. Ama kesinlikle Türkiye versiyonunda o iğrenç, gözünü paradan başka bişeye dikmeyen Doğa Kolejleri olucaktır. Okul konusunda kesinlikle kaybetti.

Serena van der Woodsen için önerim kesinlikle Berrak Tüzünataç. Lütfen Sinem Kobal olmasın, gözümüze ikinci bir eziyet çektirmesinler. Blair Waldorf için bir önerim yok, gözümüzün önündekilerle öyle bir karakteri taşıyabilecek kimse yok çünkü.

Eğer Aşk-ı Memnu'daki Bülent biraz daha büyük olsaydı Dan ya da Archibald için tam da biçilmiş kaftandı, ah bir de Chuck Bass var, bir Balir belki bulunur ama Chuck asla bulunmaz. Bir kere Chuck bir moda ikonu gibi, değişik ve güzel kıyafetler falan, işte erkeklerde bunu taşıyabilecek hiç kimse yok, gerçi Türk versiyonunda bu kadar fazla modanın ön planda olabileceğini zannetmiyorum ama. Haa bu arada lütfen Arda Kural'ı da oynatmasınlar.

Dorotha için sunabileceğim tek öneri Katya. İkisinde de bir Doğu-Blok havası var :p Sonra gelelim Eric karakterine. Kuzum siz hiç bugüne kadar Türk Dizilerinde eşcinsel bir karakterin oynadığını gördünüz mü ?? Benim tek hatırladığım Kampüsistanda bi tane vardı, ki o da arkadaş çevresi tarafından dışlanan ve sonunda evli ve çocuklu bir erkeğe dönüşmüştü. Şimdi bu bağlamda GG türk versiyonunda hemen bir yuvarlak masa: Georgina, Serena, Eric ve Lily masada oturur. Georgina bilerek Eric'in eşcinsel olduğunu söyler. Ancak Turkish version of Lily onun kadar soğukkanlı olmaz, sonunun nerde bittiğini düşünür gibiyim.

Neredeyse içki meselesini unutuyodum, kuzum onlar su niyetine içki içiyo, TR'de resepsiyonlarda bile meyve suyu dağıtılırken olucak iş mi bu. Sonra bir de yıllardır süre gelen Narkadaşımın Naşkısın meselesi var. So Chuck-Blair-Nate-Serena ???? Pardon bıraktığınızda kim kimleydi.

Lily van der Woodsen'ı bence en iyi Peyker'in kaynansı oynar. Elenor için de Firdevs hanım uygundur. Rufus Atilla Saral olabilir. Ya Jenny Humpfrey. Türkiye'de 15 yaşındaki bi kız evi terk etse yaşanabilecek faciayı düşünebiliyo musunuz ? Aslında Lily karakteri için nedense Hülya Avşar'da uygun olabilir :) ama sarışın ve olgun bi kadın çok daha oturaklı olur.

Engin Altan Düzyatan'a da bir rol vermek isterdim. Peki Bass imparatorluğunun başı ??

Gelelim bütün o özel gün meseleleri. Thanksgiving'ler, Christmaslar, Musevi bayramları. Bütün o eğlenceli balolar, yok kar tanesi balosu, yok sosyeteye taktim partisi.

Güzelim benim Upper-East Side Türkiye'ye gelemez. Bence siz en iyisi Ergenekon Mahallesi yaratın. Hülya Avşar Susan; Gülben de Kathreen olsun, Gabrielle de Beren Saat olsun, sonra kaslı bahçıvan bulun, hah buldum Engin Altan'da yakışıklı plumber olsun. Demet Akbağa anaç Mrs. Hodge olsun, Hatta Ayla Algan'da o sevimli yaşlı Karen olur :)) Ouhhh orda da Andrew var, o da olmaz ama :/

Bence Türk yapımcıları kafalarını çalıştırmaya başlasalar iyi olur. Bu böyle araklanma işiyle olabilecek iş değil çünkü.

Ya da şöyle tamamıyle yabancı bir kadro, yani yüzümüzün alışık olmadığı isimlerle de çevirlebilir. Dan Humfrey ve çekirdek ailesi GaziOsmanpaşa'da otursun. Elenor yerine de Dilek Hanif'in atölyesi kullanılabilir. Bi karakterin Zekeriyeköy'de şatosu olur, diğeri Boğaz manzarlı bir Bebek Villasında oturu. Dizi başlarken, torbaları ve çantaları kollarına takılı 10 cm topuklarla City's önünde salınan kzılar geçsin; arada bir arka fon olarak ''Sana Değil Kardeşine'' desin biri :P

20 Şubat 2010 Cumartesi

ALMOST ALICE // OST from ALICE IN WONDERLAND


Aylardır bizleri meşgul eden Tim Burton's Alice In Wonderland henüz vizyona girmeden soundtrack albümünü dinleme şansına eriştik bile. Albümü oluşturmak her kimin aklına geldiyse kesinlikle muhteşem bi fikir çünkü tüm isimler de bir numara.

Albümün adı Almost Alice ve 16 farklı isimden 16 farklı şarkı dinliyoruz. Albümün açılışı genç şarkıcı Avril Lavigne ile, ki aynı zamanda şarkı filmin kapanıştakı credits bölümünde de kullanılıyomuş ve de albümden single olarak yayınlanan ve videosu çekilen ilk şarkı. Çoğu yerdeki Avril'in gereksiz çığlıklarını yoksyacak olursam albümün en iyi parçası. Ayrıca şarkının Lavigne'nin de kariyerinde iyi bir yere oturucağını zannediyorum

Albümde beğendiğim bir diğer parça ise Franz Ferdinand'a ait. Hatta Lavigne'nin 'Alice
parçasından çok daha fazla beğendiğimi söyleyebilirim. Şarkıyı: The Loabster Quadrille'yi dinlediğinizde tüm o karanlık ve kasvetli havayı da içinizde hissedebiliyosnunuz.

The All American Rejects tarafından seslendirilen The Posion yine albümün en dinlenesi şarkılarından. Metro Station ve Plain White T'nin şarkıları yine bana göre albümün en iyi çalışmalarından. Ve albümden bir diğer favori şarkım ise Grace Potter and the Nocturnals tarafından seslendirilen White Rabbit

Bunlar dışında son zamanlarda listelerde adlarından sıkça söz ettiren Owl City, Almanya çıkışlı Tokio Hotel, Pete Wentz ve Katy Perry oratklığıyla ortalığı kasıp kavuran 3OH!3'yi albümde dinleyebilme şansına erişiyoruz. Tür olarak bir çok şarkı zevkime hitap etmese de 16 şarkıdan 6 şarkıyı oldukça beğendiğimi söyleyebilirim, ancak bunun yanısıra albümde katkısı bulunan tüm isimler süper oldukları için albümü dinlemenizde yarar var derim ben :)

Ayrıca Helena Bonham Carter, Johnny Depp ve Tim Burton üçlüsünü de yeniden birarada görebilmek için gün sayıyorum resmen :)

İyi dinlemeler...

NUDE MAN THROWING DISK


İstanbul'da gezmeyi en fazla sevdiğim müzelerden biridir Arkeoloji Müzesi. Tapmış olduğum Yunan tanrı ve tanrıçaları ile beraber, mitoloji, Hellenistik Kültür, Eski Anadolu'ya ait bulabileceğimiz herşey orada çünkü. İlyada'ya da konu olan Troya Savaşının baş kahramanı Truva Atı ve Firavunlar ve son son İstanbul Metrosu kapsamında Yenikapı'dan çıkartılan eşyalar. Bunların yanında bir de Hititlerden, Lidyalılardan kalma eski eserler. Kıbrıs ve Suriye Kültürü vs. vs.

Müzeye gitmemin bu seferki sebebi ise Disk Atan Atlet'in Istanbul'a gelmiş olması. Avrupa Kültür Başkenti kapsamında British Museum'dan getirilen heykel M.Ö. 5. yüzyılda yaşamış ünlü Yunan heykeltraş Myron'un yaptığı bilinen, ancak günümüzde kayıp olan bronz bir heykelin kopyasıdır, ayrıca heykel antik Yunan dünyasının ideal güzellik kavramını yansıtıyor. İdeal güzelliği resmetmesinin yanı sıra sonsuza kadar genç kalan bir atletin denge, uyum ve mükemmel oranlar fikrinin de vücut bulmuş halini sergileyen heykel, modern zamanlarda da bilinen antik dönem heykelleri arasında bulunuyor. Bulunduğu zaman kafası eksik olan heykele, yine antik fakat gövdeye ait olmayan bir kafanın yerleştirildiği belirtildi.

Sizde bu muhteşem güzelliğin yanısıra, Athena, Artemis, Aphrodite, Zeus, Hermaphrodite, Mısır Firavunlarını, Laitleri, Hitit, Sümer ve Bizans dönemlerinden kalmıi diğer eserleri görmek isterseniz bence muhakkak gitmelisiniz. Ancak Disk Atan Atletin 4 Nisan'da ayrılacağını da belirtmeliyim.

18 Şubat 2010 Perşembe

SIFIR DERECE AŞK FİLMLERİ

Biricik modern sanatlar müzemiz olan İstanbulModern tarafından düzenlenen Sıfır Derece Aşk Filmleri Festiveli bitmek üzereyken bugün şansımı bu iki filmle denemek istedim. İzlediğim filmlerden ilki bir vampir hikayesi olan ''Let The Right One In'' filmiydi. Film aynı zamanda 8 Ocaktada Vizyon filmi olarak gösterime girilmiş. Çeşitli festiveller dışında filmin aynı zamanda Bafta ve Goya Adaylıkları da bulunuyo. Filmin Türkçe adı ise ''Gir Kanıma''. Filmin hikayesi ise Stockholm'de geçiyo. Bir ortaokul öğrenicisi olan Oscar ve vampir kız Eli'nin aşkı oldukça dokunaklı. Hayatımda seyrettiğim ilk vampir filmi olduğundan dolayı bir karşılşatırma yapamayacağım ama filmin öyküsünü sevdiğimi söyleyebilirim. Ama sonu beklediğim gibi olmadı, bilmiyorum belki de olması gibi bitmiştir ya da farklı bi contextte en sevdiğimm son olabilecekken bu filmde beğenmedim o sonu.

Filmin hemen ardından ikinci filmi seyretmeye başladık bu seferki ise ''Nord''. 2009 yapımı film yine aynı yıl içerisinde de ülkemizde vizyona girmiş. Bunalımda olan Jomar çalıştığı kayak merkezinden ayrılarak, ayrıldığı eşi ve oğlunu bulmak üzere yola koyulur. Yaklaşık 900 kmlik bi yolculukta ise oldukça komik olaylar karakterin başından geçer. Dağ başında tanışmış olduğu yaşlı kadın ve torunu, askerler, boşaltılmış kabinler, annesi ve babası uzakta olduğu için koca evde tek başına kalmış kafasını eşcinsellikle bozmuş çocuk ve çadırda yaşayan 80lik dede. İnanılmaz komik olduğundan ''relax'' olmak için kesinlikle seyredilmesi gereken filmlerden biri.

İsveç ve Norveç yapımı olan bu filmler IstanbulModern'in Nordic Sineması kapsamında yayınladığı filmlerden sadece ikisi. Gösterimler henüz bitmediği için Cumartesi ve Pazar günleri de bu seçkiden güzel filmler izlemeye devam edebilirsiniz.

17 Şubat 2010 Çarşamba

BRIT AWARDS // LIVE PERFORMANCES

Geceden bir kaç canlı performans.

JAY Z feat. ALICIA KEYS // EMPIRE STATES OF MIND (2009-2010 sezonun daimi canlı performansı bı Grammylerde sahne almadılar. )


LADY GAGA // TELEPHONE & DANCE IN THE DARK


LILY ALLEN // THE FEAR


CHERYL COLE // FIGHT FOR THIS LOVE


FLORANCE & THE MACHINES with DIZZEE RASCAL // YOU'VE GOT THE LOVE

BRIT AWARDS // WINNNERS

Dün gece düzenlenen Brit Ödülleri bu sene 30. kez düzenlendi ve bu seferki gecenin sunuculuğunu ise Peter Kay üstlendi. Gece hakkında notlarım yok çünkü maalesef Brit Ödülleri canlı yayınla bizlere aktarılmadı. Her neyse biz de sadece ödülleri kazananlara odaklanırız o zaman.
The Brit Awards - Inside Arrivals

Geceye muhtemelen Lady Gaga damgasını vurmuştur. Elbetteki, sadece ilginç kıyafetleri, ''Telephone'' performansı ve Tribute to Alexandre McQueen ile değil, evine götürdüğü 3 ödülle de. Aday olduğu tüm kategorileri toplayan GaGa'nın International Album almasına şaşırdığımı söylemeliyim. Bir de Brit Ödüllerinin international kategorisini hiç anlayamamışımdır, örneğin Best Int. Female kategorisinde ilk kez adını adaylıkların açıklandığı zaman duyduğum LadyHawkee yerine Beyonce'nin aday olamaması cidden şaşırtıcı ve gülünç.

30. kez dağıtılan ödllerin şerefine bir de değişik iki kategori daha eklenmişti. BRITs performance of 30 years ve BRITs album of 30 Years. Performance kategorisinde ödül evine götüren isim İngilizlerin bir numaralı grubu Spice Girls oldu. Ödlün onlardan başka bir isme gideceğini dşünmek bile her halde çılgınlık olurdu. Albüm kategorisinde ise bir diğer Brit gururu Oasis ödülü kucaklayan isim oldu. Bu arada Spice Girls'den sadece iki kişinin geceye katıldığını da belirtmeliyim.
The Brit Awards - Show

Geceye damgasını vuran İngiliz isim ise JLS oldu. 2 ödül birden kucakalyan JLS aslında beni her iki kategoride de şaşırttı. Breakthrough act'in Pixie Lott ya da La Roux olabileceğini düşürken, British Single konusunda da yine en son şans verdiğim isimlerdendi. Lily Allen ise yepyeni British Female'imiz oldu, Leona Lewis ödülü karçırmış olsa da pek üzülmedim zira kazanan yine bir diğer favori ismim. British Male ödülü ise Dizzee Rascall'a gitti. Kendilerini hiç dinlemediğim için bi şey diyemicem ama gönül isterdi ki ödül kucaklayan Mika olsun ya da diğer 3 adaydan herhangi biri. (Calvin Harris, Paola Nutini, Robbie Williams)

British Album adaylıkları arasındann sadece Lily Allen albümnü dinlemiştim ve kesinlikle başarılı olduğunu söyleyebilirim ama kazanan isim Florance & The Machine; yani son günlerdeki en favori grubum. Yayınlamış oldukları single'ları düşünücek olursam albümün de başarılı olduğunu tahmin edebiliyorum. O zaman bana görev ve en yakın zamanda albm dinlenmeli.
The Brit Awards - Show

British male solo artistWinner: Dizzee Rascal
British female solo artistWinner: Lily Allen
British breakthrough actWinner: JLS
The Brit Awards - Show

British groupWinner: Kasabian
British albumWinner: Florence & the Machine – Lungs
British singleWinner: JLS – Beat Again
BRITs performance of 30 yearsWinner: Spice Girls – Wannabe/Who Do You Think You Are (1997)
The Brit Awards - Show

International male solo artistWinner: Jay-Z
The Brit Awards - Show

International female solo artistWinner: Lady GaGa
International breakthrough actWinner: Lady GaGa
International albumWinner: Lady GaGa – The Fame
BRITs album of 30 YearsWinner: Oasis – (What’s the Story) Morning Glory?
British producerWinner: Paul Epworth
Announced at the Music Producers Guild awards on 11 FebruaryCritics’ choice: Ellie Goulding
Outstanding contribution to music: Robbie Williams


Gecenin diğer tüm performans resimlerini ve kazananların ödülleri kucaklarken çekildiği resimler için ise tıklayın.

16 Şubat 2010 Salı

BRIT AWARDS // RED CARPET ARRIVALS

LADY GAGA // Yo yo my little monster ! Where is your Chinesee Porcelain :P

LEONA LEWIS //Keşke omzundaki o çıkıntı olmasaydı :/

LILY ALLEN // Yanılmıyosam bu kız genelde rüküş seçilir değil mi ??

PIXIE LOTT // Mamma Do Pixie sanırım tek kelimeyle gecenin fıstığı :))

DANIEL MERRYWEATHER // Impossible şarkısı ile favorim olan Daniel sanki bu kostümde ortadan sıkılmış süngere benzemiş :P Yok yanlış anlamayın kıyafetleri beğendim, ama Daniel komik durmuş :P

FLORANCE WELCH // Son zamanlardaki favori gruplarımdan Florance & The Machine'nin bu kıyafetiyle daha da favorim olduğunu eklemeliyim dememi bekliyosanız yanılıyosunuz :P

KATIE MELUA // Şu kıyafet içinde berbat gözükse de sesinin beni büyüleme gerçeğini yoksayamam :P

CALVIN HARRIS // Bu yakışıklı sizce de spor kıyafetiyle gecede hoş durmamış mı ??

ALEXANDER BURKE // Bad Boys ile 2009 senesi boyunca sadece Britanya'nın değil tüm Avrupa'nın gözbebeği haline Burke anlaşılan kırmızı rengi seçerek Brit'lerin de göz bebeği olmayı istemiş :P

OMG !! THIS IS TURKISH

Son zamanlarda dinlemiş olduğum Türkçe müzik parçaları aslında yavaş yavaş ülkemizde de ne denli kaliteli işler yapıldığının göstergesidir. Aslında kaliteli olmak tartışılır ?? sonuçta her zaman Tükçe müzik konusunda kaliteli işler yapılmıştır; ancak son zamanda yapılan bir takım işler oldukça batılı. Elbette yapılan bir işin batılı olması da onun kaliteli olması anlamına gelmiyor. Önyargılar işte :)


İlk bakışta oldukça tiksindiğim, şarkısından nefret ettiğim Mercan; Okan Bayülgen'e çıktığı andan itibaren resmen beni benden aldı. Değişik stili ile programa katılan Mercan ilginç sahne şovu ve akıllı cevaplarıyla da beni kendine hayran bıraktı. Yalnız iki korkum var Mercan'ın ''kendi olabilme sorunu'' . Lady GaGa kırması kıyafetleri (bknz. Beyaz Show) Katy Perry çakması şarkı sözleri (bknz. Hepsi Gay vs. You're so Gay). Bunun dışında bir de sanki marjinal olma havaları içinde gibi gezinmekte. Ama sonuç her ne olursa olsun çıktığı TV Showlarına bile güzel kıyafetler ve kareografiler ile gelmeyi biliyor. Henüz ''sanki'' taklit aşamasında olsa da yine de yeni şeyleri görmek ve Türkiye'de değişik ve marjinal işlerin yapılmış olması beni sevindiriyo.


Son günlerde yapılmış bir diğer kaliteli çalışma ise sürekli ilginç tınılarla bezenmiş R&B style'ı Türkiye'de başarıyla sürdüren Atiye. Atiye ''Muamma''dan sonra bu sefer de yanına rock star Teoman'ı alarak kaliteli ve başarılı işin ne olduğunu bizlere kanıtlamak istedi sanki. Videoyu pek sevmesem de bu collobration'ın muhteşem olduğunu söylemeliyim. Herikisinin birden bire Kal diyerek haykırmaları ve hemen akabinde gelen Atiye vokali ise oldukça vurucu.


2009 Yılında B1 albümün çıkartan Bora Uzer ise yine ilk çalışması ''Aramızda 1 Gerkinlik Mi Var? '' çalışmasıyla bizim piyasalarda da ne kadar eğlenceli işler yapıldığının kanıtıydı ! Hele ki videosu süper. Yepyeni çalışması ''Bundan Sonra Böyle''de ise yanına Kenan Doğulu'yu alarak bizde de featuring modasının hızlanamaya başladığını göstermek istiyo sanki.


Son olarak 110 ve Manga'nın da son zamanlarda oldukça ilgimi çektiğini belirterek yazımı sonlandırım. XoXo :p

11 Şubat 2010 Perşembe

L.O.V.E


(Bu söz bana ve bir sevgili bulmayı beceremeyneler gelsin)
L.O.V.E. just another word I never learned to pronounce.

(Bu birbirlerine sırılsıklam aşık olanlara, senelerdir mutlu beraberliği olan çiftlere, uzun yıllar evli kalabilmeyi becerebilmiş anne ve babalara gelsin)
Tatoo your name across my heart
So it will remanin
Not even death can make us part
What kind of dream is this.

(Yeni yetme 20lik aşıklara gelsin)
I am in love with you
You set me free
I can't do this thing
Called life without you here with me
Cause I'm Dangerously In Love with you
I'll never leave
Just keep lovin' me
The way I love you loving me

(Sevgilisinden ayrılmış ama eski mutlu günlerini anmak isteyenlere gelsin)
Y de noche , y de noche por no sentirte solo,
Recordaras nuestros dias felices,
Recordaras el sabor de mis besos.

(aşk denen şey yalandır diyenlere gelsin ve de 1 sene önceki James Mayer'e gelsin)
With a moon in the sky
Who wants to be alone.

(sevgililer gününde evlenme teklifi ediceklere gelsin, Beyonce düğünlerde çalınsın istemiş bu şarkıyı)
You're everything I need and more
It's written all over your face
Baby I can feel your halo
Pray it won't fade away

(Sevgilisinden başka gözü bişey görmeyenlere)
Your touch Your taste Your breath Your face Your hands Your head You're sweet Your love Your teeth Your tongue Your eye You're mine Your lips You're fine You're heaven on earth
I've waited all my life for you
My favourite kiss
Your perfect skin
Your perfect smile
You're heaven on earth

Aşk, bakmayın siz onun 3 harfli küçük, sevimli ve tatlı bir yaratık olarak durduğuna. Acıdır aslında aşk ama sonunda mutluluk getiren, çikolata kadar sizi mutlu eden, şarap kadar sizi sarhoş eden, pamuk şekeri gibi ağzınızda tatlı bir tad bırakan bir şeydir işte.

SWEET DREAMS // DANGEROUSLY IN LOVE // BEYONCE


WE BELONG TOGETHER // MARIAH CAREY

10 Şubat 2010 Çarşamba

THE XX // XX

2009da hayatımda giren bir diğer muhteşem grup The XX'in albümü XX'i sonunda dinleme şerefine ulaştım. Evet onları dinlemek cidden bir şeref çünkü cidden başarılı bir albümle karşı karşıya kaldığımı belirtmeliyim.

Aslında bakarsanız albümün hemen hemen her yerinden kasvet fışkırıyo, eh Britanyalı indie bir gruptan başka ne beklenirdi, dediğinizi duyar gibiyim :) 2005 yılında kurulan grup geçtiğimiz yaz aylarında da ilk albümleri XX'i yayınladılar, gördüğünüz gibi bayaa geç keşfettiğim bir grup. Ancak siz de benim gibiyseniz bu yazı size göre o zaman.

Albümü çalmaya başladığınız anda ilk çalışma ''Intro''. Zaten albümde genel olarak neyle karşılaşcağınızın sinyallerini hemen veriyor. Biraz karanlık, biraz depresif, biraz da chill-out.

''Crystalised" "Basic Space" "Islands" & "VCR'' albümden yayınlanan 4 single. Açık konuşmak gerekirse tüm şarkıların içinden en az beğendiğim, aşbümden yayınlanan ilk single olan Crystalied. Albüm içerisinde yer alan ''Fantasy'' ise bir diğer benimsiyemediğim şarkı, sözü az müziği bol olan şarkı, aslına bakarsınız uyku öncesi birebir ve o anki mod için şahane :) ama gün içerisinde müzik dinlerken seçiceğim bir çalışma değil :)''Heart skipped a beat'' şarkısında ise ritm biraz daha yükseliyo ve bu da yine onu benim favorim yapıyo . Sizleri hemen yakalıyan ve yine oldukça başarılı olan bir diğer şarkı ise albümden yayınlanan 3. single; Islands. Ki bence single olarak yayınlanan parçaların arasından en iyisi.

Vee albümün en iyi şarkısı Night Time hatta o kadar iyiki son zamanlarda dinlediğim en iyi parça da diyebilirim onun için. Neden henüz single olarak yayınlanmamış onu da anlayamadım açıkçası. Elbette bir de Stars ve Shelter; Nihght Time kadar olmasa da yine oldukça başarılı paçalar.

Sonuç olarak 11 parça. 2 Muhteşem şarkı, 3 vasat, 2 iyi ve 4 çok iyi çalışma olarak sıralama yapacaksam, 10 üzerinden 7.5 yıldız da veririm :)

Ayrıca grubun Floance & The Machine için yaptığı You Got The Love remix'i ise yine oldukça başarılı. Onu da dinlemenizi öneririm.

Albüm genel olarak chill-out olarak da değerlendirilebilir sanırsam, en azından dinlerken beni oldukça rahatlattı. Bir şişe şarap, dostunuz ve inanılmaz güzellikteki sohbet tadında oldukça başarılı bir albüm. İşte karşınızda önümüzdeki yılların hit Indie Grubu !

İyi Dinlemeler.

8 Şubat 2010 Pazartesi

LADY ANTABELLUM // NEED YOU NOW

Geçtiğimiz Grammy ödülleri sayesinde hayatıma 3 muhteşem isim daha kabul ettim ! ve pazartesinden bu yana sadece onları dinlediğimi belirtmeliyim. Bu muhteşem isimleri de sizlere de tanıtmak isterim. Aslında isimlerden ikisi oldukça tanıdık; ama yine her zamanki gibi benim geç keşiflerimden. İşte bugunkü yazımın muhteşem konuğu. Lady Antebellum ! So, here we gooo !! :) And keep waiting for the others !

Lady Antabellum; Hillary Scott, Charles Kelley ve Dave Haywood= İki yakışıklı erkek ve bir güzel kadın (resimlerden ve çekimlerdeki kıyafetlerin güzelliklerinden bahsetmiyorum :p) 2008 yılında çıkartmış oldukları ilk albümleri Lady Antebellum ile America Billboard Listelerinde 4 numaraya kadar yükselen grup 2010 yılında çıkartmış oldukları ikinci stüdyo albümleri Need You Now ile de Billboard'larda 1 numaraya yerleştiler. Aynı zamanda grup her iki albümleriyle de Country Listelerinin zirvesine çıkıp hem 2009 hem de 2010 yılında 2şer Grammy Adaylığı alıp bu sene evlerine Best Country Performance By Duo/Group ödülünü de götürdüler. Görünüşe bakılırsa kısa ama parlak bir kariyer :)

American Honey grubun albümlerinden çıkarttıkları ikinci single ve hali hazırda oldukça sıcak bir paça zira yayınlanalı henüz bir ay oluyor ! Şarkıda bahsedilen şey ise tam amerikan country hayatı ! Western filmlerinden hatırlayacağınız o güzel sahneler şarkıyı dinlerken cidden içiniizi ısıtabilir. Bilmiyorum sizler ne düşünüyosunuz ama benim Amerikan hayranlığım sadece NYC ve LA ile sınırlı değil Amerikan klasik Western hayatı da her zaman dikkatimi ve ilgimi çekmiştir. Albümden yayınlanan ilk single Need You Now ise yine inanılmaz tınılara sahip! Ve albümde bulunan bir diğer parça Hello World! Hello World henüz yayınlanmamış bir parça ama albümde yer alan en favori parçam. Bu üç parça da kanımca beş yıldızı hak ediyor. Bunlar dışında If I Knew Than güzel bir country ballad. Ancak elbette ki çok sıkıcı parçalar da yer almıyor değil :)

Belki Country müzik bizler için Amerikalı'lardan çok daha değişik bir anlama geliyordur. Ama kesinlikle vasatın üstünde duran bir albüm. Ağzınıda bıraktığı tad ise küçük bir kasabada şömine başında anlatılan eski aile hikayeleri !

Grubun diğer şarkı ve videolarını merak ediyorsanız şuradan ulaşabilirsiniz !
Lady GaGa dinler gibi eğlenmiyeceksiniz belki, ama şarkıların içinizi bir dost sıcaklığı gibi ısıtacağına eminim !

5 Şubat 2010 Cuma

GOLDEN 20


Efendim Mini Cooper 50. Yılı dolayısıyla 50 Years 50 Golden Songs listesi hazırlamış ! Ben de 20 yaşına giricek olmam nedeniyle 20 Years 20 Golden Songs yapmak istedim ! Niyetim 10 + 10 yapmaktı ! Ancak 90larda 10 oldu durmadım, 15 oldu durmadım, 20 oldu duramadım ! en sonunda 25 yapiim o zaman dedim ! Bu sefer sıra 2000lerde bi baktım liste 30 şarkı oldu ! 90lara 5 tane daha ekledim. Sonuç Toplam 60 şarkı ! Tabi benim de kafamda hemen ampuller yandı :p Sayfanın kenarında iki adet anket bulunuyo ! İki ankete de oy verirseniz sevinirim ! Her iki anketten de en fazla oy alan 10ar parçayı toplayıp sizlere 20 Golden Songs of 20 years listesi hazılicam ! Böylece hem benim hem de sizin listeniz olucak :p

PS: Madonna ve Mariah Carey tüm zamanların en iyileri oldukları için her iki 10yıllık dilimden de birer şarkılarını seçtim ! Beyonce ve Kelly Rowland da Destiny's Child dolayısyla iki şarkıyla listemde yer alıyor. Ayrıca Celine Dion ve Marc Antony de yine diğer isimlere yapmış oldukları eşlikler nedeniyle listede ikişer defa yer aldı ! Amacım en iyi şarkıalrı seçerken yıldızların sadece en iyi şarkılarını seçmek olduğu için, her birini birer kere kullandım. Briteny Spears ve Toxic'i her ne kadar da listeye koymak istesem de son anda aklıma 2002 yılı hiti Dilemma geldi :/ Elbette Xtina'nın da en iyi şarkısı Genie In a Bottle değil ! Ama onu da 90lara yerleştirmek zorunda kaldım. Aynı şey J.Lo ve Robbie Williams için de geçerli. Ayrıca son olarak listenin gelişigüzel hazırlandığını da hatırlatmalıyım.

1990s
1: Nirvana : Smells Like Teen Spirit
2: Santana ft. Rob Thomas: Smooth
3: Robbie Williams: Angel
4: U2: One
5: Celine Dion: My Heart Will Go On
6: Tony Braxton: Un-Break My Heart
7: Alanis Morisette: You Oughta Know
8: Michael Jackson: Black Or White
9: Spice Girls: Wannabe
10: No Doubt: Don't Speak
11: Marc Antony ft. Tina Arena: I Want To Spend My LifeTime Loving You
12: Backstreet Boys: Show Me The Meaning
13: Whitney Houston: I 'll Always Love You
14: Los Del Rio: Macarena
15: Ricky Martin: Maria
16: Puff Daddy ft. Faith Evans + 112: I'll Be Missing You
17: Mariah Carey: My All
18: Hanson: MMMBop
19: Madonna: Frozen
20: Cher: Strong Enough
21: Coolio: Gangsta's Paradise
22: R.E.M. : Loosing My Religion
23: Everything But The Girl: Missing
24: Britney Spears: Baby One More Time
25: Natali Imbruglia: Shiver
26: Jennifer Lopez ft. Marc Antony: No Me Ames
27: Barbara Streisand ft. Celine Dion: Tell Him
28: Christina Aguelira: Genie In A Bottle
29: Lou Bega: Mambo No 5
30: Des'ree: Life

2000s
1: Shakira ft. Wycleaf Jean: Hips Don't Lie
2: Norah Jones: Come Away With Me
3: Kelly Clarkson: Since U Been Gone
4: Alicia Keys: Fallin'
5: Maroon 5: This Love
6: Eminem: Lose Yourself
7: Amy Winehouse: You Know I'm No Good
8: Justin Timberlake: Sexy Back
9: Rihanna: S.O.S.
10: Green Day: Boulevard Of Broken Dreams
11: Lily Allen: Smile
12: Gnarls Barkley: Crazy
13: Beyonce ft. Jay Z: Crazy In The Love
14: Destiny's Child: Survivor
15: Mariah Carey: We Belong Together
16: Usher ft. Lil Jon & Ludacris: Yeah
17: Black Eyed Peas: Shut UP
18: Pink: Family Portrait
19: Kylie Minouge: Read Blooded Woman
20: Sean Paul: Get Busy
21: Katy Perry: I Kissed A Girl
22: Madonna: Hung Up
23: 50 Cent ft. Olivia: Candy Shop
24: Lady Gaga: Poker Face
25: Nelly Furtado: Say It Right
26: Leona Lewis: Bleeding Love
27: Dido: Life For Rent
28: Las Ketchup: Asereje
29: Tiziano Ferro: Rosso Relativo
30: Nelly ft. Kelly Rowland: Dilemma

4 Şubat 2010 Perşembe

SUGABABES // SWEET 7 ! (OOOPS OR BITTER)

Sugababes sonunda şu meşhur albümleri Sweet7'yi tamamlayabildiler ! Uzun zaman önce Kasım 2009'da albümlerini yayınlayacaklarını söyleyen Keisha, Heidi ve Amelle bizlere yaz başında albümlerinden çıkacak ilk single olan Get Sexy'i de göndermişlerdi ! Şarkı her zamanki Sugababes'di yine muhteşem, yine dans enerjisi ile dolu yalnız biraz daha seksi ! Bir anda favorim oluveren şarkı aynı zamanda yaz boyunca dinlediğim parçaların da başında geliyordu. Yaz sonuna doğru albümden ikinci parça da gönderilmişti About A Girl ! Get Sexy kadar beğenmesem de klasik bir Sugababes parçası olduğundan dolayı kulağa hoş gelmişti ve hemen benimsemiştim.

Ancak o da ne! Bir Yaz Akşamı Rüyası bozuldu. Nedense her zaman bunu hayal etmiştim ! Çok iyi hatırlıyorum o geceyi ! Bahçede oturmuş Lost 4. sezona yeni başlamıştım. Ara verdiğim arada Twitter'ı açıp olanı bitenlere bakıyordum. Bir de ne göreyim Keisha gruptan ayrılmış. OMG ! aman tanrım ! hemen check ettim ve cidden doğruymuş. İlk üyelerden Sibohan zamanında pek takip etmezdim grubu ancak daha sonra birden favorim oldular (DC'den hemen sonra ) bu güne kadar yayınladıkları tüm single'ları da çok severim ayrıca. Ancak gruptan Mutya'nın da ayrılmasıyla aklımda hep bir hayal vardı ''Keisha gruptan kısa bir süre sonra ayrılır ve Sibohan, Mutya ve Keisha yeniden üçlü olarak takılmaya devam ederler ! :) Her neyse henüz ortada öyle bir plan yok ! Zaten henüz Keisha'nın solo çalışmaları da yok! Ama Heidi ve Keisha gruptan en sevdiğim iki kişidir, keşke ikili olarak devam etselerdi.
Anyways, asıl konuşmak istediğim konu az önce dinlemeye başladığım Sweet 7 ! Albümde aslında saymaya kalksam bir çok negatif nokta yer alıyor. Bir kere ses gücü açısından oldukça hafif. Kesiha'nın yerine gelen Jade Ewen bu boşluğu dolduramamış. Özellikle About A Girl ve Get Sexy şarkılarını her iki versiyonuyla da dinlerseniz demek istediğimi çok iyi anlıyosunuz.

Albüm her zamankinden biraz daha fazla R&B Style olmuş ve yine biraz daha fazla dans ritimleriyle dolu, yani gitgide poptan uzaklaşma var. R&B & Dance karması iyi olmuş açıkçası.

Albüm de bir de Sean Kingston düeti bulunuyo (Miss Everything) ! Şarkı başlar başlamaz aslında bir Kingston havası olduğu belli oluyor çünkü Beautiful Girl tınısına benzeyen ritmlerle açılıyo şarkı !

Albümde sizi ilk dinleyişte çarpıcak pek de şarkı bulunmadığını da eklemeliyim ama Thank You For The Heartbreak 'in oldukça iyi olduğunu belirtmeliyim. Little Miss Perfect adlı o balladın da yine muhteşem olduğunu söyleyebilirim. Bir kaç dinleyişten sonra Londra halkını piste davet şarkı; She's a Mess' i de sevebiliteniz var :P

Şu ana kadar yayınlanmış (sanırım) en kötü Sugababes şarkısı ve videosu ise Wear My Kiss ! Gerçi son albümlerinde kızlar videolara sanırım pek önem de vermediler zaten.
Sweet7 yayınlanmadan (2009 yılının ilk yarısında) albümün ciddi bir şekilde Amerikan Pazarına da sokulması planlanıyodu bu yüzden albümün Amerikan Hit yapımcılar tarafından destekleneceği de açıklanmıştı. Baktığımız zaman Sean Kingston dışında Ne-Yo'yu da görüyoruz ki kendisinin ballad yaratma konusunda ne kadar başarılı olduğunu biliyoruz. Bu iki ismin tışında One Replic solisti Ryan Tedder ve Stargate'i de yapımcılar arasında görüyoruz.
PS. Albüm Mart ayının ilk haftasında yayınlanacak ! Ama albüm elbette internette mevcut ! Just Google it! :p
TRACK LIST
Get Sexy
About a Girl
Wear My Kiss
Wait For You
Thank You For the Heartbreak
Miss Everything (featuring Sean Kingston)
She's a Mess
Give It to Me Now
No More You
Sweet & Amazing (Make It the Best)
Little Miss Perfect
Crash and Burn

3 Şubat 2010 Çarşamba

JULIE & JULIA

Perdeler açılsın ve 16 Oscar (hazli hazırda ikisini kapmış) 12 Bafta (1ini kazanmış) Cannes Film Festivali ödüllü ve 26 Golden Globe adaylığı (ki çoğu zaman bir sene içinde 2 ayrı adaylığı bulunuyor ve 7 ödüle de sahip olan) bulunan Meryl Streep yanına geçen sene Doubt'daki rol arkadaşı Oscar'a aday olmuş Amy Adams'ı da alarak 2009/10 yılının en iyi komnedilerinden biri olan Julie & Julia 'da karşımıza çıksın.

Perde açıldığında 194olı yıllardayız; elçilik görevleri nedeniyle Child Ailesi diyar diyar gezerler ve yeni durakları Fransa ve başkent Paristir. Fransızca bilmeyen ve eşinin yokluğunda oldukça canı sıkılan Julia Child denediği bir çok hobiden sonra sonunda aşçılık konusunda karar verir.

Ve şimdi 2000ler New York'lu bir çift Brooklyn'de bir Pizzacının üst katındaki küçük dairesine taşınırlar. Yeni arayışlar peşinde olan Julie Powell bir blog yazmaya karar verir. Blogun teması ise en iyi olduğu şeylerden biri olan aşçılık. Ve blogunun içeriğini ise yıllar önce büyük uğraşlar sonucuyla basılabilen Julia Child'ın kitabı oluşturur.

Bir tarafta Child ailesinin taşınma işleri ve Julia'nın arkadaşları ile kitap hazırlama macerası, diğer tarafta ise Julie'nin eşliyle olan ilişkisi, kensdisi ile hesaplaşması ve blog yolculuğu.

Filmde Meryl Streep yine olağanüstü ! Her zamanki gibi muhteşem ve en önemlisi yine farklı ! İnci kolyesi ve o muhteşem ve inanılmaz komik aksanı ise sizleri gülmekten öldürebilir.

Ha bu arada filmi gülmek isteyenler, Streep hayranları ve özellikle de blog yazarlar izlesin :P

İyi seyirler !

2 Şubat 2010 Salı

KÖRLÜK

Biz insanlar için tüm uzuvlarımız her zaman önemlidir değil mi ? Parmağımızda ince bir sıyrık oluşsa bile hiçbir şeye konsantre olamadan aklımız sürekli ordadır ! Bir de şey var vardır; bir model için önemli olan vücududur, bir atlet için önemli olan bacakları, bir yazar için parmakları, peki ya gözler ?? Gözler belki de insanoğlunu önemli kılan ögelerin başında gelir. bir düşünsenize yakışıklı erkekler, güzel kızlar, onların o buğulu mavi, ya da kömür kadar kara gözlerini öven şarkıları, şiirleri. Ya dünyanın 7 harikası ! Peki etrafımızda olup bitenler ! Kimi zaman düşünceler kadar önemlidir bu yüzden.

Tamam belki 1998 Nobel Edebiyat Ödüllü Portekizli yazar Jose Saramago belki 1995 yılında kaleme aldığı Körlük romanını bu kadar romantik sebepleri göz önünde düşünürek yazmamış olabilir ama.. :)

Kırmızı ışık ! evet o kahrolası ışık yanmıştır, adam belki de son zamanlardaki en sevdiği şarkıyı ıslıkla çalmaya çalışıyodur sıkıcı ışığın geçmesini beklerken, lamba o sırada 10.9.8...diye yanıp sönerken. Ve 1. şimdi geçebilirsiniz ! o anda kornalar, araba ilerlemez, ama adam görmez. beyaz. evet her yer beyaz. parlak bir günde havada duran bembeyaz bulut gibi, kadının bekaretini kaybetmeden kullandığı bembeyaz çarşaf gibi, henüz erimeye başlamayan, dolayısyla çamurdan kirlenmeyen kar beyazı gibi bembeyaz !

Bir, iki, üç kişi derken, sayı onlar olur, onlar yüzler, yüzler binler... hayır körlük yayılamaz. o yüzden karantinaya alınırlar ! Ama nasıl bir karantina, yemek yok, temizlik yok ! hava yok ! işkence var! (Hele romanın 11. bölümünde kanınız donabilir)

Ve zamanla tüm şehir körlüğe kapılır, geriye tek bir kişi kalır ! doktorun karısı!! evet doktorun karısı, onun bir ismi yoktur, tıpkı romandaki tüm karakterlerin ismi olmadığı gibi. Birinci kör, ikinci gör, gözü siyah bantlı yaşlı adam, genç kız, birinci körün karısı, ....kör. evet hepsinin ismi bunlar. Saramago'nun romanda yaptığı bir diğer şey de, karşılıklı konuşmaları düz yazı gibi yazması. Nokta yok, yeni bir cümle yok. (Hey sen dedi birinci kör Ne var dedi doktorun karısı). evet tıpkı bu cümlede olduğu gibi.

Gittikçe kötüleşen dünyayı, kötülüklere karşı hiçbir şey yapmayan KÖR insanlara ithafen yazılmış (ki neredeyse hepimize), armağan edilmiş en iyi eserlerden biri. Hiç şüphesiz !!
Zaman gözümüzü açıp UYANMA zamanı ! Belki etrafımızda olup bitenleri daha iyi görebiliriz !

1 Şubat 2010 Pazartesi

52ND GRAMMY AWARDS // AND THE WINNERS ARE WITH PICS

BLACK EYED PEAS

Stupid TAYLOR SWIFT
BEYONCE (sorry but I cannot find a pic with 6 awards)

LADY GAGA

LADY ANTABELLUM
KINGS OF LEON
GREEN DAY
COLBIE CALLIAT
CARRIE UNDERWOOD

ZAC BROWN BAND
STEPHEN COLBERT

KEITH URBAN

JUDAS PRIEST