31 Mart 2011 Perşembe

MART AYI DAHA BİTMEDİ Mİ ? :S

Ayrıca ''Çoluk Çocuk'' okurken Patti Smith şarkıları arasında kaybolduğumu da belirtmeliyim. 
Ve tabi ''Born This Way''.
Koca bir Britney fan'ı olmama rağmen ise albümü indirmedim. Son zamanlarda garip bir ''bekleme'' huyu çıktı üstümde. ''SATC2'' ve sonrasında ''Black Swan''ı sinemada izleme inadı.
Eurovision şarkılarına mayıs ayına kadar kulak vermeme isteği.
Ve Britney albümünü orjinalini alana kadar dinlememe arzusu.

PS: Genellike her ay sonu yayınladığım bu post içinde genel olarak müzik haberlerine ve gelecek ay içinde  yayınlanacak albümlere de yer verirdim. Ancak o albümler bana hep oyun oynadılar, ben de kızdım, yok bu ay o yüzden, haberler için ise fazla üşendim sanırım. Aaaa ne ayıp ! :D
Ahahhah :P

PS 2: Geçtiğimiz sene ilkbaharda dinlenecek şarkılar listesi yapmıştım. Yeniden göz atabilirsiniz. 

PS 3:Hatırlatmada fayda var yarın Apollo Magazine yeni sayısı çıkıyo !
Acaba kapakta kim var !!!

30 Mart 2011 Çarşamba

KAPAK KONUSU: SPRING FASHION by JAMIE DORNAN

Biliyorum apollo boy takipçileri genelde uzun yazılara alışıktır bu sıralar az yazı, çok foto'yla post girdim (ki bu benim en nefret ettiğim blogger tarzıdır.) Ama bu ay ''spring fashion special''dı, yani görseller / görsellik ön planda olmalıydı. 

Neyse, bu postta Jaime Dornan'nın yüzü olduğu kampanyalara göz atıp taktikler kapabilirsiniz diye düşünüyorum. Ne de olsa hazır giyim markalarının hemen hepsinin vitrininde aynı şeyler. Ayrıca sayfanın sağından da görülebileceği üzere kendisi mart ayının kapak yüzüydü.

Zara Man Spring  2011
En sevdiğim 3 parça tek bir görselde kombinlenmiş. Aslında bu görüntüye hayran kaldım desem yeridir, çünkü biraz ciddi, biraz rahat takılmak istediğim zaman giyebileceğim tüm şeyler burada. Sıradan, ama kesinlikle şık.
Bu sezon sadece kadınların değil erkeklerin dolapları da renklerle taşıyor. Olsun mat, olsun neon. Pantalon, gömlek / t-shirt'leriniz eğer fazla düz ve renksiz size bence üstünüze giyeceğiniz bu montla tüm görünümüz değişebilir. 
Baharın en büyük kurtarıcıları hırkalar ve incecik montlar.
Burberry'nin efsane trench'leri bütçeyi zorluyorsa, Zara, Koton, H&M gibi markalar başvuracağınız diğer noktalar. Ama herkesin dilinde ''I can die for a (Burberry) trench.''

Banana Republic Spring 2011 Campaign
Casual Chic ! Kemerler alışılageldik şekilde burada sergilense de bu sezon fark yaratmak isteyenler için yeni bağlama stilleri de üretildi. Ayrıca süet ayakkabılar da bu sezon yine her yerde. H&M vitrinlerinde de karşınıza çıkabilirler. 

Desigual Spring 2011 Campaign
 Polka Dots aka puantiyeler. 20ler ve 40ların tarzını uygulayan kadınlarında çok hoş, ama benim erkeklerin üstünde görmekten hoşlanmadığım bir tarz. Ve baskılı t-shirtler. Bu bahar yine tüm mağazalarda onlardan var ! Bir tane de sizin gardrobunuzda bulunsun ! Bir de ''Desigual'' nedense bana bizim LCW, Colins gibi markaları hatırlattı.

Jamie Dornan'dan bahsetmişken kendisinin Wonderland ''February / March 2011 Issue'' içinde yer aldığını belirtmeden geçmek de olmaz. Onu dergi için fotoğraflayan isim ise son zamanlarda en sevdiğim fotoğrafçı olan Cüneyt Akeroğlu. Hatırlayın kendisi Ece Sükan ile Vogue Ekim 2010 sayısını da çekmişti. Ve elbette son olarak Nisan 2011 sayısında da Sükan ve Akeroğlu imzası var !

Jamie Dornan'dan bu kadar bahsetmişken buna da değinmesem olmaz ! 2006 yapımı Sophia Coppola filmi olan ''Marie Antoinette'' içinde karşımıza çıkan Dornan gelecek aylarda yayınlanacak olan ''Once Upon A Time'' filmi için de ayrıca kamera karşısına geçmiş. 

spring fashion dosyası bu kadarla sınırlı değil elbette.
aksesuarlar ve birçok sürpriz için Nisan'ı bekleyin
ancak, şurada
sizler için 2011 ilkbahar / yazının en güzel kıyafetlerini / kombinlerini seçip birbirleriyle eşleştirmiştim.

27 Mart 2011 Pazar

AZICIK UCUNDAN GÖSTER !

Birkaç sezondur en büyük trendin paça kıvırmak olduğunu sağır sultan bile biliyor artık. Ancak bu trendi uygularken dikkat etmeniz gereken nokta ütülenmiş bir pantalon ya da iyice temizlenmiş bir ayakkabı değil. İkisi arasından görünecek çoraplar. Yani aslında kilit nokta çoraplar. Eğer ''bring the kıro back'' demek istemiyorsanız zaten beyaz çoraplarınız çoktan geri dönüşüm makinelerinde bu dünyaya başka bir nesne içinde geri gelmiştir. ''Klişeler bana göre değil'' diyorsanız ise bir süreliğine siyah çoraplarınızı dolabınızda ''az kullanılanlar'' kısmına kaldırın.

Peki ne yapalım diyorsanız, evvet tam da ondan söz ediyorum. Ancak kafanızın yanında yanan ampulü bir yok edin, yan komşunuzu sizin için radyonun sesini açtı bile Sertab çığırıyor ''oldum rengarenk''
Mr. Porter'tan özenle seçtiğim 4 farklı pantalonu geçirin üstünüze. Rahat bir şekilde paçaları kıvırmak için de göbeğinizi eritin. Ve yine aynı siteden sizler için seçtiğim ''Disney-Like'' çorapların içine ayağınızı sokuşturun. 
Evvet şimdi Lanvin ayakkabınız ile Burberry pantalonunuz arasındaki kırmızı renkteki Ralph Lauren çoraplarınızı vapurda karşınızda oturan teyze, otobüste arka çaprazdan sizi seyreden amca ve merdivenlerden peşinizden koşan genç dahil herkes gördü. 
Merak etmeyin bu trendi uygulamaya kalkarsanız kimse size gülmeyecek zira henüz geçen haftalarda bitiveren Paris, New York, Milano moda haftalarında boy gösteren tüm dandylar, karizmalar, modern delikanlılar, editörler, gazeteciler ve bloggerlar bunu denedi bile. Size gülen arkadaşlarınıza ise ''dön de kendi kıçına gül'' deyin. 
Eklemek istediğim birkaç şey de şu. Hayatım boyunca gri çoraplardan nefret etmişimdir (size ne ki). Neyse içimde kalmadı, nedense bu özelliğimi belirtmek istedim. 
Bir de özellikle oxford'ları nasıl çıplak ayak giydiklerini de henüz anlayamadım. Modanın daima insanı rahatsız ettirdiği (yani mükemmel görünürken-siz aslında can çekişebilirsiniz) gerçeğini aslında hepimiz biliyoruz. Ancak bunun bir püf noktası olabilir mi ?

images via
mrporter.com (panths- shoes- socks)
gq.com (tommy ton- street style)

25 Mart 2011 Cuma

WHITE AND LACE : EAST OF EDEN

Daha önce danteli ve beyazı kapağa taşıyan 9 kapağı paylaşmıştım. Saflık ve bahar birleşirken tüm editörlerin kapağa taşıdığı motto şuydu. ”white is the new black”. Madem trend bu benim de çorbada tuzum olsun dedim ve looklet sayesinde bu editöryali yarattım.
Sitenin el verdiği derecede beyaz kıyfetleri toplayıp bunları yaratmaya,, kombinlemeye çalıştım ! Umarım beğenirsiniz :)
-You wear all white!
-Yeap like a virgin !
İlk görsel Vogue Paris’in Nisan kapağına bir tribute. Son zamanlarda gördüğüm en iyi Vogue kapağı bile diyebilirim. Beyaz bir elbise ve arkada uzanan, üstüne güneşin düştüğü bir yol. Kapak bağırıyo ”the emmanuelle era has just began”.
Soldaki Michael Kors tarzı, Amiş tarzı. Ki bu tema hakkında da daha önce yazmıştım. Sağdaki ise Nicole Kidman tarzında.

BRIGITTE BARDOT EFFECT !

İlham her yerde. Kimi zaman bir roman, bir müzik ya da film. Ya da bir karakter kimi zaman da bir birey. Filmlerde ya da editöryallerde yaratılan seksi ve sarışın kadınların atası sadece Marilyn Monroe değil.  Aynı zamanlarda 60lerdan günümüze bir ikon. Brigitte Bardot.
Her sezon Audrey’in ya da Brigitte’in yeni kopyalarıyla karşılaşyoruz. İşte son zamanlarda modada Brigitte Etkisi.
Moda dünyasının dev modeli Lara Stone’u ona benzetmeselerdi birşeyler eksik kalabilirdi. American Vogue April Issue 2011 by Mario Testino.
Farkındayım hava yağmurlu, Nisan kapıda, ancak içinizde okullar bitse de yaz gelse de tatile çıksak da denize girsek hissiyatı var ! Ateşle fitili Lara !
Lara Stone bu sefer de spring / summer couture kıyafetleri içinde W ‘ye poz vermiş. Craig McDean lensinden. Seksi, şuh, Fransız, asil ve elegan !
60 kuşağını seviyoruz, özellikle de 69 sonbaharını. Son zamanlarda izlediğim filmlerde karşıma çıkan bu yıllar beni geçmişe de götürdü, şu anda fikirlerimi bir yerlerde sergileyemesem bile bu yıllar bana bir çok şey yaratmak için ilham verdi bile. Ancak belli ki 60lı yıllar sadece beni değil Ece Sükan’ı da etkilemiş. Cüneyt Akeroğlu’nun kamerasıyla 69 Sonbaharı ve Julia Stegner / Vogue Türkiye Ekim 2010.
Ve son olarak ilhamın sınırlarını zorlayan bir görüntü. Bu sefer moda dünyasına değil müzik dünyasına gidiyoruz. Hangisi Duffy ?
images via, fashiongonerouge, fashionspot

TASARIMIN FELSEFESİ

Esasında bakarsanız moda hiç de küçümsenecek bir sektör değil. İkinci sınıf vatandaşların sırf gösteriş niyetine giydikleri kıyafetlerle hava atmaları, ya da üstlerine marka bir giysi çekmeleri nedeniyle kendilerini bi’ şey zannetmeleri sebebiyle bir takım insanlar tarafından moda da aşağılanıyor. Yüksek kalite moda dergilerinin (bknz en basit örneği Vogue Italia) ve Couture kolleksiyonlarının sanat olduğunun aksini kimse inkar edemez.
Aslında her yönetmen, yazar veya müzisyen gibi de her tasarımcının ve de moda evinin belli bir çizgisi, felsefesi ve hitap ettiği kesim vardır.
Chanel / Fashion for high class bitches / Moda dünyasının mafyası !
Alexander McQueen ! Biraz korku filmi havasında ama fazlasıyla teatral. Şık ama acı veren. Pek zarif kadınlara göre değil, ama her bir kıyafet / parça kısa öykü tadında. Cornelia cadısı iş başında.
Biri Paris’in biri de Milano’nun sembolü gibi. Dior ve Dolce ! Seksi Fransızlar, zarif İtalyanlar.
Sanırım bir kızı yolda çevirip Louboutin mı ? Sevgili mi ? diye iki seçenek sunacak olursanız cevap ilki olur. 2 Karışlık topuklarla bir erkek kadar acı vereceğini unutmayın derim ben ama.
Her zaman bir Poe kısa öyküsü gibi. Karanlık ve ürkütücü. Daima da kanlı. Gareth Pugh.
images via tumblr.com

S/ S 2011 MEN'S FASHION MY TOP 12 LOOKS

Daha bir hafta öncesine kadar kıştık değil mi ? Ancak birden açan güneş bir an evvel ilk bahar moduna bürünmemize engel değil sanırım. Her ne kadar mart kapıdan baktırırsa yarın yağmur yağma ihtimali de varsa kıpır kıpır bir şekilde ilkbahar / yaz trendlerine bakamiyacağım anlamına gelmez bu.
Geçtiğimiz temmuz-ekim boyunca blogumda Milano-Paris-Istanbul-New York- Londra- Madrid ve Tokyo‘da gerçekleşen bütün showlardan bahsetmiştim. Şimdi ise o günlerden aklımda kalan outfitleri ve keşke bunlar benim olsa da giysem dediğim top 12 parçalayı seçtim ?
Soldaki Acne. Sağdaki ise DavidelfinHer ikisi de bana Gucci’nin kadınlar için tasarladığı kıyafetleri anımsattı. Hani diyorum katılacağınız davette ya da editöryalde kadının üstünde Lara Stone’un (Vogue Paris Şubat sayısında) giydiği outfitten olsa siz de ona böyle eşlik etseniz bence ”perfect couple” olursunuz. Davidelfin’in neon renkli capcanlı mavisi tıpkı bir yaz gecesi rüyası gibi.
Bottega Veneta bu sezon beni en etkileyen koleksiyonlardan birini yarattı sanırım. Çantalardan, ayakkabılara kadar. Soldaki görseldeki hırka tam benlik. Özellikle Nisan sonlarına doğru iyicene sıcak olacak havalarda üstüme giyeceğim beyaz t-shirt ile mükemmel bir şekilde kombinlenebilir. Ya da pantalonlar yaz sıcağında pek de rahatsız etmez sanırım.
Üstekki modelin boynundaki şeye de bayıldım, ne kadardır böyle bir şey arayıp duruyodum, eh baharda serin akşamlar olur, İstanbul Film Festivali de yaklaşırken 21.30 seansından çıkarken üşütmeyelim di mi ? Sonra ertesi gün yataklara düşüp filmler kaçarsa?
”Shoes are not sandals”. Önümüzdeki günlerde bu konuda da bir post hazırlamayı düşünüyorum zaten, ama gelin şimdiden gözleriniz bayram etsin ve Diesel Black Gold‘un erkekler için ürettiği bu dünyanın 8. harikalarına göz atın.
Gilded Age‘e tapıyorum desem ona karşı olan sevgimi açıklamış olurum sanırım. Geçtiğimiz sezon gerçekleşen showlarda bir öncekine ek olarak sadece pantalon paçaları değil şortların da paçaları kıvrılmaya başlamıştı. Hatta ben de bütün yazımı böyle geçirdim desem yeridir. Hatta giyeceğiniz jean şortun paçasını kıvırdıktan sonra o kıvrık yerlere bir rozet de iliştirebilirsiniz. Benden söylemesi.
Renklerle çok sevişsem da asla bırakmayacağım kahverengi / bej ve tonlarını sanırım. Off herşey çok şık, rahat, cool. Mükemmel.
Louis Vuitton da tıpkı Bottega Veneta gibi. Kreasyonda tek bir boş yok. Ayakkabılardan, sandaletlerden, çantalara kadar dolu dolu. (Ki daha önce de belirttiğim gibi bunlardan daha sonra yine bahsedicem).  Soldaki çanta bana çok kullanışlı geldi, içini doldur doldurabildiğin kadarıyla, hem bazen evden erken çıktığında hava serin olabiliyor, ancak öğlene günlük güneşlik olduğunda hırkayı elde taşımak yerine içine at. Gerçi bu bavul çantaların tek sorunu, büyük diye doldurduktan sonra omzun kopuyo.  Sağdaki blazer ya da içten giyilen gömlekvari şey de bence en yukarıda gösterdiğim Acne ya da Davidelfin’le beraber çok güzel kombinlenebilir.
Tamam yeleği ve pantalonu göz ardı edelim. Niyazi Erdoğan‘ın mavi gömleği de her ne kadar T-Box’a andırsa da pixel kravat ile şahane. Kravat, ama hiç sıkıcı değil, yukarıdaki gömlekle ya da keten başka gömleklerle uçuk pembe, mor, somon ya da mavi gömleklerle çok da güzel eşlenebilir. Camel bir pantalon ve de kahverengi ya da lacivert Timberland’ler de unutulmasın.
İşte gerçek bir ilkbahar / yaz kombini. Serin yaz akşamlarında gerçekleşecek Jazz Festivali için de çook şık bir kombin. Ya da şehir dışında yeşillikler arasında hafta sonu bir brucnh. Bir masa dolusu arkadaş. Bunların biri yukarıda solda duran Gilded Age’i giyerken yanında da bu Perry Ellis’le duran diğer arkadaş. Tabi belki brunch için değil ama Niyazi Erdoğan’ın pixel kravatı ve gömleğiyle bu Perry Ellis pantalon da güzel kombinlenir, hatta omzunuza da şu penye bluzu (bluz değil, ama sweatshirt ya da kazak da değil :p) atabilirsiniz.
Mayıs ve haziran düğün ve prom night sezonu. Şık, dandy, seksi ve rahat gözükmek istiyosanız, hem klasik hem modern ! Sizi baştan yaratacak isim Simon Spurr. Biraz farklılık yaratmak istiyorsanız ise yukarıda sağda karşınıza çıkan Louis Vuitton blazer ile eşleyebilirsiniz.
Bu ilkbahar hiç olmadığı kadar renkli geçecek sanırım. Yağmurlu günlerde Tommy trench’inizi Perry Ellis ile kombinleyebilirsiniz.
Daha fazla kombinler, öneriler ve top 10ler ya da 12ler gelecek :P