Yetenekli olduğu kadar güzel. Güzel olduğu kadar akıllı. Akıllı olduğu kadar genç. Genç olduğu kadar yetenekli. 22 yaşında. 2 Oscar adaylı ve 2 Blocbuster ve indie filmlerin fatihi Jennifer Lawrence Hollywood'un gözdesi olduğu kadar erkeklerin, erkeklerin gözdesi olduğu kadar da yönetmenlerin kadrajında. O ise hala yollarda, parası kasasında kendini bulma çabalarında.
Her zaman söylediğim gibi, şubat en favori aylarımdan hem. !F İstanbul bir yana Bafta, Indie Spirit, Oscar, Brit ve Grammy'ler bir arada. Hah, bir de Berlin'den gelen festival havası. Gerçi Oscar'larla biten "award season" ayrı bir hüzün bırakmıyor değil. Neyse, hemen ardından başlayan! baharla Cannes'a kadar oyalanacak başka şeyler de buluyoruz.
Listeler aralık ayıyla beraber son buldu sanıyosanız yanılıyosunuz. Geçtiğimiz Mart ayından 1 Şubat'a kadar neredeyse 150 film seyrettim. 2,5 güne bir film. Birçoğu 2012 filmi olmasa da "here comes the top 10 list." #2013MovieChallenge 'ım da pek fena gitmiyor. Hedef 2,5 günü 1,75'e indirmek.
Geçen "Laurance Anyways"i seyrettikten sonra aklımda beliren soruya da bir çare bulmak lazımdı. Soru şuydu: Xavier Dolan bir dergiye guest editor olsaydı sonuç nasıl olurdu? Kuşkusuz Vogue çemberinde Canada bulunsaydı editör buna bir çare bulabilirdi. Ya da gelecek Cannes partilerinden birinde Alt ile Dolan'ı yan yana getirsek, birbirleriyle numaralarını takas etseler de what's app'ten konuşmaya başlasalar?
!F demişken. Biletler bugünden itibaren satışta. Oluşturduğum ilk listede 24 tane film var. Neyse ki oldukça fazla popüler filmin bulunduğu !F programının birçok filmini online olarak bulmak mümkün. "Pusher" (Agyness Deyn), The Sessions (Oscar adayı), Paperboy (N.Kidman-golden shower), Holy Motors (birçok listeye göre senenin en iyi filmi), Rust and Bone (Cotillard-Schoenarts), Laurance Anyways (Xavier Dolan). Nobody Walks (Lena Dunham), Celeste and Jesse Forever (Rashida Jones) ve Seven Psychopats (Michael Pitt- Colin Farrell).
Bir de muhakkak !F'te izlenilmesi gereken filmler var mesela. Yani muhakkak değil de nette olmayanlar diyeyim. "Joshua Tree: 1951, A Portrait of James Dean". "Interior Leather Bar". James Franco'dan yeni bir yönetmenlik deneyimi. Ya da daha fazla Franco isteyen için beyaz Snoop Dogg olduğu "Spring Breakers". Isabelle Huppert'in rol aldığı "In Another Country". "Tabu". "Woody Allen Documentary" ve "The Shining" üzerine "Room 237" de diğer popülerlerden. Dediğim gibi bu listedeki amaç popüler olanlara odaklanmaktı.
"On the Road" ise bambaşka bir numara. Yine "Black Swan"da olduğu gibi dünya genelinde filmi en son seyreden kişi ünvanını bana vericekler gibi. Onu kazara !F'ten kaçırsam da bu sefer bilerek bilet almak istemediğim bir durum gelişti. Nedeni: On the Road kış aylarında seyredilmez. On the Road full çeken bir sinema salonunda seyredilmez. On the Road adam gibi salonlarda seyredilmez. Mart'ta vizyona girsin, Beyoğlu'nda köhne bir salonda, ayaklarını öndeki koltuğa uzatarak izlemenin zevki daha farklı olacaktır. Sonra da filmi izlediğim gibi "Fuck the normal" diyen ergen tumblr kızı havasına bürünüp işi bırakıp bisikletle Avrupa'ya kaçıcam.
Gitmeden önce şunu da söylemek isterdim. Emmanuelle Riva'lı bir kapak da olsun isterdim. Ama nette pek başarılı fotoğraflarını bulamadım, bulduklarımla da olduramadım. Ancak onca adaylık ve senenin öne çıkan filminde oynamasına rağmen kimsenin onu, bıraktım kapağı, dergilerinde portre eşliğinde bile yer vermemelerine şaşırdım. Son dakika golü olsa da Trintignant ile Vanity Fair'in Hollywood sayısında haklarında biraz bir şeyşlerin olduğunu okudum, sevindirici.
Naomi Watts, arka sıradaki oyuncular, Oscar'lık performanslar, Oscar'ın radarında olmadığı halde senenin en iyi performansları. Hem gerçi kıstas neden Oscar? O konuda da güzel bir yazı olabilir aslında. Her neyse, bu konudaki yazıları blogda görmeyince ısrarla isrteyiniz. Bir de 3Some dosyası var. Bak onu kesin istersiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder