Karşınızda dedikoducu erkek; Bebek elitlerinin skandallarla dolu yaşamlarıyla ilgili tek önemli kaynağınız.
Ben kim miyim ? Bu asla söylemeyeceğim bir sır. Beni sevdiğinizi biliyorsunuz. Çok öptüm sizleri. Muck Muck. Dedikoducu Erkek.
İlk olarak şunla başlasam belki güzel bir giriş olabilir :) Dedikodular duyulmaya ilk başlandığında hedef Gossip Girl'ü tamamıyle Türkçeleştirmek (senaryo anlamında) ve özentiliğin dibine vurmak olacaktı. Ancak dizinin halen Amerika'da devam etmesi sebebiyle prodüktörler Gossip Girl'ün ''Dedikoducu Kız'' olarak Türkçe'ye çevrilmesine izin vermemişler. Ahh ama burası Türkiye, siz bilmezsiniz ''Sex & The City'' yi ''Omuz Omuza'' ; ''Dawson's Greek''i ''Kavak Yelleri'' .... olarak çevirdiğimizi.
Aklımda tasarladığım set ve oyuncuları zaten daha önce yazmıştım. Fragmanlarda oyuncuların arkasaında dönen bölgenin Akaretler olduğunu ve onların da tam merkezde, Marc Jacobs, Lanvin, Marni gibi mağazalarla tam W'nin kesiştiği noktada yer aldığını gördük. Dizinin zaten vermek istediği mesaj belli, fonda çalan Atiye feat. Teoman // Kal ise tabir-i caizse cuk oturmuştu. Aklımda beliren tek olumlu izlenimler zaten bunlardı. Selena'dan Serena yaratan bir diziden başka ne bekleyebilirdim ki ?? (Elbetteki şaka :P Olay Sinem Kobal'dan Serena yaratmakta aslında). İnanımaz kötü kurgulanmış bir diziyle karşı karşıya kalıp sadece tüm bu iğrençliklere gülüp eğleniceğimi bildiğimden yine de çarşamba saat 21de yaz günüyle (ki ben yazları TV seyretmem) TVnin karşısına kuruldum. (üstelik saat 01.30 kadar, zira sonrasında milyonuncu kez seyrettiğim ''Devil Wears Prada'' vardı.)
Ha bu arada mekanlar deyince; fonda yine lüks alanlar bolca kullanılmış. Bknz. Su; nam-ı diğer Sinem Kobal veyahutta Selena'nın evi. Boğazın kıyısında, bahçesinde oturduğunda ayağını uzattın mı suya dokunabileceğin bir yer. Teşvikiye caddelerinde sürünmeler falan filan.
Gelelim dizinin bizleri (en azından beni; beni beni :P - ki biliyorum bir çokları da benimle aynı fikirde -sağolsun Twitter/ Facebook-) bezdiren sahnelerine / noktalarına. ''msn ve internet'' çağı olarak dilin ne kadar değiştiğini söylememe gerek yok. Hayır yanlış anlamayın; aslında bununla pek de ilgili değilim, sadece ''ation'' arka eki ile biten fiilerin / isimlerin türkçeye ''asyon'' olarak çevrilmesi, evet evet buna dayanamıyorum. Dayanamadığım bir başka konu ise İngilizce kelimelerin direk Türkçe'de kullanılması. Hayır, bunu ben de yapıyorum zaten, ama terim tarzı sözcükleri bknz. single, featuring vb... (hiç kusura bakmayın, ''tekli'' kadar aptal bir kelime yok) ancak gelin görün ki, hiçbir arkadaşıma gündelik hayatta ''kızaaaam sen çok freaksin'' demiyorum, burda asıl önemli olan şey ''cool'' olmak mı ? bence ''kızım çok çılgınsın'' demek de oldukça ''cool''. (bknz. ben de cool kullanıyorum). Transcript ve boyfriend kelimelerini de görmezden gelemem sanırım.
Dizinin sponsorları arasında kim vardı bilemiyorum. Zira 1.Bölüm'ün Sonu yazıldığı anda kendimi koltuktan sıkıntıdan roket gibi fırlattım ancak bu iPhone kullanımı ne olucak ?? Herkesin elinde iPhone ve bunu bizlerin gözüne sokarcasına ?? Peki varoş olarak adlandırılan Meriç'in bile iPhone kullanımı - kaldı ki Meriç ve ailesinin hiç de varoş bir görüntüsü yoktu; ha tabi Bebek sosyetesinin öyle düşünmesi gayet olağan. Laf Meriç'ten açılmışken, bu kızın ilerki günlerini merak ediyorum, zira küçük Jenny'nin tee en baştan nasıl bir ''bitch'' olacağı ortadaydı, ancak
Meriç daha bebek ya :) Ve de kız Facebook'a ''Face'' dediği anda benim için dizi zaten bitmişti.
Çakma Gossip Girl'ün en büyük eksikliği ise bir blog sayfasının olmayışı. Spotted: ??? Olamayacak, onun yerine Twitter çıktı. Bir de biri şu gençlere Tweet demeyi öğretsin, ''tüyit'' diyip diyip duruyolar. Ki çok sinir bozucu bir hal oldu bu, acaba Twitter olmasaydı ne bok yiyeceklerdi merak ediyorum ??
Kanımca dizi de bir de fazlalık var; Blair ! Şimdi Blair aslında Ayşegül; ama Ayşegül isminden Blair yaratılmaz :P Arzu mesela buna en iyi örnek. Ama Penelope ve diğer kız faktörünü göz önünde bulunduracak olursak Ayşegül aslında Blair; o halde Arzu fazlalık, eh X Y'ye eşitse; Y de T'ye eşitse o halde X=T mi oluyo yani ?? Eğer ilerki bölümlerde dizide bir adet Vanessa karakteri bulunmazsa sanırım Arzu bu açığı kapatabilir. (Tabi daha fazla dayanıp bu diziyi seyredebilir miyim bilmiyorum).
Ve babaanne faktörü. Serena'nın anneannesi vardı burada tam tersi, valla ne yalan söyliyeyim diziye en iyi adapte edilmiş karakter buydu. Ha, bence Dan=Demir de güzel uyarlanmış. Ama ilk bölümlerde oldukça fazla benimsediğim Dan'e karşılık Demir'de bi sempatiklik bulamadım.
Son olarak Çetin=Çet=Chuck faktörüne değinmek istiyorum, aslında pek fazla incelemeden şunu söyleyebilirim. Tamam Su=Selena olabilir ama Çetin'den Chuck yaratmak mı ?? Nerede o muhteşem takımlar, kostümler, papyonlar, kıravatlar, ayakkabılar ? Chuck da içten içe bir züppe // snob tavır olsa da Çetin olayı bambaşka. Adam sadece sinir bozucu.
Hah şunu belirtmeden geçemiyeceğim, hadi bırakın benim gittiğim özel okulu, benimkinden çok daha yüksek statude okula giden arkadaşlarımın (bknz. Robert, Amerikan, Fransız Kolejleri / Liseleri) hiçbirini okula Ferrari'yle gittiğini görmedim. Keşke her boku değiştiren senaristler okul yerine üniversitede kurgulasalarmış şu diziyi.
Tamam tamam 30 kere bu son dedim ama :) Eric nerede ?? Yani Eric var da onun karakteri uçmuş gitmiş, eh bunun olacağı en baştan belliydi :P Ayıca ilerki günlerde onla uğraşmamak için sanırım olayı kökten çözüp İngiltere'ye yollamayı daha uygun buldular. Lily de yok onun yerine erkek gelmiş, Rufus da yok, pehh ! Neyse onları da çok severdim zaten, olmayışları sevindirdi beni ?? Ama ya Dorotha :P Göğsüne kadar çekmiş olduğu siyah eteğiyle Su'ların evindeki hizmetçiden Dorotha olru mu ?
Mantık hatalarına girmiyorum bile, onları yazmaya kalksam bi yazı daha çıkar. Belki başka zamana :P Neyse daha fazla isterseniz sözlükten okuyun :p millet acaip şeyler yazmış :P
Bu arada girişteki yazımdaki -çok öptüm- ikilisi sizden de nefret ediyorum ! Çok öptüm ne ya ??
You know, you love me
XoXo
Gossip Boy
özel okul bebesi olarak diyeceğim şu ki, lisede okula ferrasiyle gelen bilge, prada giyen şeytan görmedim! bizde en fazla lüks lacoste gömlekti, o da okul idaresinden yerdin ayarı!
YanıtlaSilSalak dizi, güzel yazı.
YanıtlaSilÇOKÖPTÜM.
I do love you, babe!
XoXo
Bu dizinin sırrı Küçük Sırlar değilde, M"ini" Sırlar ya da Kısa Etekler filan olmalıymış.
YanıtlaSilHafif soslu fetişlik erotik Türk dizisi olmaya çalışan tanımlanamayan bir şey işte..