5 Aralık 2010 Pazar

SAFKAN INGILIZ !! SOPHIE ELLIS- BEXTOR

Harper's Bazaar Türkiye editöryalinin başlığı ''safkan Ingiliz''. ''Porselen Bebek''den sonra yeni bir tanımlama. Bazı insanlar vardır, sanki moda dergilerinde boy göstersin sürekli fotoğrafçılara poz versin diye yaratılmıştır. Sophie Ellis Bextor da bunlardan biri olsa gerek. En son videosu ''Not Giving Up On  Love'' (Armin van Buuren) ise sanki dergi için gerçekleştirilen çekimin kamera arkası görüntüleriyle oluşturulmuş gibiydi.

Haziran ayında One Love (tık) için ilk kez ülkemize gelen Sophie Ellis'i 5 gün sonra yeniden capcanlı izleyebileceğim için çok mutlu ve de heyecanlıyım. Bu muhteşem güzelliği 6 ay içerisinde ikinci kez görmek ''belki de London'da yaşsam kendisiyle bu kadar karşılaşmazdım'' dedirtti insana. Babylon'da cuma akşamı sahneye çıkacak Bextor ülkemize bir kez daha geleceğini/ muhakkak gelmek istediğini festivalde söylemişti zaten. Demek sözün güvenilirmiş Sophie ! Girdin gözüme.

Her neyse Babylon öncesi kendisi Harper's Bazaar için çekimlerle gündeme geldi. Türkiye edisyonu için özel olarak çekilen bu editöryalden daha önceki yazılarımda bahsetmiştim. Şimdi de onu blogumda ağırlama vakti. Hem editöryallerine bakma vakti, hem de en sevdiğim Sophie şarkılarını seçme zamanı. Yazımdan heyecanlanıp onu siz de izlemek isterseniz ... üzgünüm Biletix'e göre SOLD OUT !  
Claudia Behnke tarafından yapılan styling bence oldukça başarılı. Vivienne Westwood, Hakaan, Burberry Prorsum .. Ancak yapılan stylingin bir hikaye ile birleştirilmemiş olması bir hayal kırıklılığı yarattı diyebilirim. Fotoğrafçılıktan anlamam ama düz bir şekilde gördüğümü söyleyecek olursam Akif Hakan Çelebi'nin çektiği bazı kareleri de pek beğendiğim söylenemez. Mesela ikinci görselde Hakaan elbise ve kanepe birbiriyle çok uyumlu , Sophie'nin pozu da güzel, ama sayfaya yerleşememiş sanki ? Belki de bunun suçu fotoğrafçıda değildir, bilemicem o kadarını ama :)
2000li yılların en hit kadın şarkıcılarından ve de it girl'lerinden biri olan Sophie bugune kadar 3 albüm yayınladı. 4. albüm ise deyim yerindeyse ''yılan hikayesine'' döndü. 2010 sonbaharında çıkması beklenen albüm daha sonra kış aylarına ertelendi, şimdi ise sadece 2011 deniliyor. One Love'da çoğunlukla yeni şarkılarını söylediğinden aslında nelerle karşılaşacağımı biraz biliyorum, ama o albümü ele almak da başka türlü bir haz verir diye düşünüyorum.
Scan dolayısyla görseller pek de hoş olmasa bile bu Moschino elbisesi ile Sophie'nin duruşuna hayran oldum. Ama bakışını da beğenmedim, yani eller kollar birini baştan çıkartmayı bekleyen kadın izlenimini verse bile, gözler ve surat ifadesi başka şeyler söylüyor.
İşte burdaki bakışları sevdim. Gelelim muhteşem Sophie'nin en sevdiğim şarkılarına. Onu tanımama neden olan ''Murder On The Dancefloor'' kesinlikle bu Top 10de yer alır. Aslında hazır aralık ayı ve disko teması işlenmişken bence bu şarkıyla bir editöryal yaratılabilinirdi. Groovejet // If This ain't Love ise sizi diskoya hayran bıraktıracak cinsten.
Yahu allah aşkına bu poz nedir ? Sanki gece kızlarla dışarı çıkmayı bekleyen Istanbul'da kendi ''sex and the city''sini yaşayan ve facebook'a face diyen kız pozu. Donuk bakışların ardında aslında romantik şarkılar söyleyen bir kız da yatıyor bakınız  ''I Won't Change You''.''Catch You'' onun bugüne kadar yaptığı en hit şarkılardan biri olurken hangimiz uzun yağmurlardan sonra ''Today's The Sun On Us'' diye facebook ve twitter'ımızı updatelemedik ki?
Burberry içinde Barbie gibi çıkmamış mı ? Ve yılan hikayesine dönen ''Make A Scene''. 2011de çıkması planan albümden öyle iki şarkı yayınlandı ki ! Hem 2010un en iyi dans kayıtları oldular (benim için) hem de Sophie'nin diskografisinde zirveyi kaptılar.''Heartbreak (Make Me Dancer)'' ve ''Bittersweet''.
Ve kapak. Zaten geçtiğimiz günkü yazımda da bahsetmiştim. Kapağı pek beğenmediğimi söylediğimi biliyorum, ancak editöryalleri gördükten sonra pek de kötü olmadığının kanısındayım. Sophie Ellis'i kapağa çıkarttıkları mükemmel olmasa da güzel bir editöryal hazırladıkları için Harper's Bazaar Türkiye'ye teşekkürler. Yaptıkları röportaj ise gayet leziz.

Bir kez daha bu muhteşem kadının şarkılarını capcanlı dinleyebileceğim için heyecanlıyım. Babylon'a da bu mıuhteşem konuk için teşekkürler. Bu da benim sonradan vazgeçtiğim Aralık ayı Apollo Boy Mag kapağım. Takltiçi gibi gözükmemek için son anda vazgeçtim. Ancak sağ üstte de gördüğünüz üzere kapağın son hali de pek kötü sayılmaz.

4 yorum:

  1. Akif hakan çelebi'nin klasik tonlamaları ve Porselen kraliçenin muhteşemliği...Haklısın kapak biraz sönük kalmış olabilir fazla takılmayalım derim,ayrıca yorumlarına hayranım birkez daha söylemek istedim ;) eee cuma gününe ne kaldı şunun surasında =))
    XoXo

    YanıtlaSil
  2. we gonna rock the bar on friday :P

    YanıtlaSil
  3. konsere gidiosun anlaşılan:)

    YanıtlaSil