26 Haziran 2010 Cumartesi

EFES ONE LOVE

Mika ve Freshtival ardından ikinci kez bir festivale gidecektim üstelik bu seferki daha değişikti, daha özeldi; iki gündü. :) İşte Efes Pilsen One Love !

Cumartesi günü Pera Müzesi’ndeki Botero sergisi ve Taksim Cumhuriyet Sanat Galerisi ardından rotamızı AKM önünden santralistanbul’a doğru kalkan servislere çevirdik. Yanlış servise binme gafletine kalkıştığımız için ücretsiz olan servislere 3 milyon gibi bir ücret ödedik, neyseki diğer 3 kullanışımızda bedava olan servislere binebildik :P

Cumartesi günü alana vardığımızda kolumuza geçirilen turuncu bileklikler ile alanı gezmeye başladık, hayatilerle, bando takımıyla karşılaştıktan sonra Club 14.1'e geçip All Tommorow's Parties adlı belgeseli izledik. Bitiminde yine halen sıcağın hakim olduğu çimlere ve dev minderlere kendimizi attık. Girişe yakın bir yerde minderlere oturduğumuz için iki gün boyunca gelen geçenin ne giyindiğini konuştuk, hangi markların kullanıldığını gördük, şıkları ve rüküşleri seçtik. Yeri gelmişken söylemem gerekir ki giyim konusunda inanılmaz cüretkâr insanlar mevcuttu. Hem de fazlasıyla. Freshtival kadar ağırlıklı olmasa bile wayfarer'lar yine gündemdeydi. Loafer, Toms ve Zara yine 5 kişiden 4ünün üzerinde görebileceğiniz markalardandı. Şeytan dediki al foto makinanı milletin yanına yaklaş resimlerini çek, ondan da blogda yayınla. Al sana mis gibi moda post'u. Bunun dışında ilk gün bize eşlik eden Vodafone standında görevli kızceğiz ile lafladıktan sonra ikinci gün de Pozitif Oragnizasyonun bizlere yollamış olduğu anketörün sorularını yanıtladık, bu arada yanımıza gelen bir diğer anketör ise iki kişi olduğumuz için resmen bizleri azarladı :p

İkinic gün ise, bir çok insanın aksine, hızla yağan yağmur bizim keyfimizi kaçırmadı, zira millet ne yapsak diye düşünürken biz minderli kapıp üstü kapalı ortama geçip kaçışanları dikizleyip onların dedikodusunu yapıp eğlenmeye devam ettik. Ama maalesef o sırada çalmakta olan İlhan Erşahin’i de duyamaz olduk, zira sığındığımız yerdeki nüfüs arttıkça onlarda orada başka müzik çalmaya devam ettiler. İkinci gün Blur hakkındaki No Distance Left to Run belgeselini izleme gibi planımız olmasına rağmen izlemedik.


Havanın kararmaya başlamasıyla ana sahne önüne toparlanmaya başlayan gençlik arasında bizde yerimizi aldık, hem de oldukça ön sıradan. Cumartesi günü Fischerspooner ve Groove Armada’yı sadece dinlemekle yetinsek de (ki bu bizim tercihimizdi) ikinci gün muhteşem Sophie Ellis- Bextor ve The Ting Tingsi sahne önünden hem de baya önlerden izledik.

Açıkçası ciddi bir Sophie Ellis hayranı değilim, sadece bu güne kadar yayınlamış olduğu single’ları bilirim, üstelik konser esnasında yeni albümünden parçalar seslendireceğini söylediğinde biraz hayal kırıklığına uğrasam da çok geçmeden ciddi anlamdakoparken ve dans ederken buldum kendimi. Sophie gerçekten de bana unutamayacağım bir saat geçirtti, belki atmosferin de katkısı olmuştur buna :P Kadın cidden taş gibi, dedikleri gibi cidden porselen bebek ! daha fazla abazalık yapmak istemem ama, hatun resmen kusursuz !! hani bir de ‘’sahnesi iyi’’ kalıbı vardır ya cidden bu durumda söyleyebilirim bunu. Eh seyircisiyle nasıl etkileşime gireceğini ve bizleri nasıl coşturacağını da biliyor. Sahne aldığı sırada ‘’ben nasıl daha önce Türkiye’ye gelmem'' diye hayıflanan Sophie, HT Gaztesine verdiği röportajda da muhakkak boğaza nazır Kuruçeşme Arena’da sahne almak istediğini açıklamış. Valla sen gel ben bir daha gelmem mi seni izlemeye be!.

Hemen ardınan sahneye çıkan The Ting Tings ise kanımca ciddi bir fiyaskoydu. Sophie sayesinde kaptığım o enerjiyi, coşkuyu ve dans etme arzusunu bir anda yerle bir etti. Zaten sahneye ilk çıktıklarında bir de kızın mikrofonuna da ses vermemişlerdi. Bu arada Mika ardından The TT’’de sahnede Türkçe konuştu, ancak Mika aksine içtenlikle konuşmak yerine önceden kağıda yazılmış cümleleri okudu. Yanılmıyorsam son olarak da ‘’Türkçem bok gibi ama sizleri iyi eğlendirebiliriz’’ gibilerinden bir şey söyledi. Peh! Neyse kısacası şöyle böyle geçti. Keşke The Ting Tings yerine asıl Headliner Sophie olsaydı. Neyse artık. Bir haftasonu da böyle geçti, bir festivalde böyle bitti. Sırada Imogen Heap var ! en azından aklımda :P


Bakalım 2011de düzenlencek 10. Efes One Love’da kim var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder