31 Ağustos 2012 Cuma

MOODBOARD: KISS ME ALL BEFORE YOU GO #SUMMERTIMESADNESS

Yaz ne zaman biter?
A) 23 Eylül
B) Okullar açıldığında
C) 1 Eylül
D) "Sonbahar gelsin artık yea" dediğiniz zaman
Tatil ve partylemek bir kenara yaz ayları aslında hüzünlüdür. Bence. Ya da ben çok fazla Lana del Rey dinledim. Instagram'ımı palmiye ağaçlarıyla donattım ve Marilyn Monroe'nun son günlerine takıldım.
Bir önceki post konusu olan Ludivine Sagnier'in en meşhur filmi "Swimming Pool" ki orjinali postta yer alan ikinci ve üçüncü fotoğraflara da ilham kaynağı olmuştur, seksi ve gizemi/gerilimi bol olduğu kadar duygusal ve acıklıdır da. Tıpkı bir synth-pop şarkısı gibi. Aynı zamanda David Bellemere'nin bu görsellerinde olmayan netlik de bu duygusallığı çağrıştırıyor bence. Hüzün bu postta karşılaşacağınız en sık kelime ve filmin theme müziği de tek kelimeyle hüzünlü.
Külkedisini erkek olarak var sayarsanız "Great Expectations" ve Pip buna en güzel örnek olabilir. Edebiyat uyarlamasının en meşhur adaptasyonun soundtracki de tıpkı Pip gibi güzünlü. 

Tilda Swinton'un "I am Love" filminde oğlunun arkadaşıyla doğa içinde seviştiği sahne bence tüm zamanların en iyilerine oynamakla kalmaz, öncesinde kurulan diyaloglar da tıpkı o sahne gibi hüznü çağrıştırır. 
                      
Son olarak aklıma gelen film "Room in Rome" da tıpkı bir temmuz günü gibi. Sıcak. Sıcak yüzünden çıplak. Çıplak olduğu için seksi. Ama çıplaklık her şeyi de tüm çıplaklığıyla da sergilediğinden hüzünlü. 
Tıpkı bir Ryan McGinley ya da Bruce Weber hüznü de bu mood-board'a dahil elbette.
Fotoğraflar ise benim instagram'dan.
Patti Smith'in hayat hikayesi başlı başına hüzün olsa da ''Hayalperestler" bahsettiğim moodboarda cuk oturan bir kitap olabilir. Okuduktan sonra ağzımda kalan tek tadın hüzün olmasına rağmen şu anda nedenini hatırlayamadığım Rosa Regas kitabı "Dortea'nın Şarkısı" da bana hep bu modu çağrıştıracak.
Ve yazıya ilham veren Lana del Rey parçası "SummerTime Sadness" Lana'nın sesi de en az şarkı sözleri, melodi ve video kadar hüzünlü.

Yazıyı bitirdikten sonra karşıma çıkan bu görseli ise 'gthenewblack'in instagramından aldım. 
Yapmış olduğu ilham veric işler içinse bence bir şuraya göz atın.
Summertime Sadness, biten summer'ın da sadnessı ile birleşiyor.
KISS ME GOODBYE

+ Apollo Boy Temmuz kapağı

images via
açılış görseli: Natasha Poly by Mario Sorrenti, Emmanuelle Alt
ikinci ve üçüncü: Anna Selezneva by David Bellemere, Geraldine Saglio
for Vogue Paris, June July Issue from models.com

27 Ağustos 2012 Pazartesi

HEY LOLITA HEY!

'Lolita'nın yapılmış iki versiyonunu da henüz izlemedim ama; Ludivine Sagnier eğer Lolita olsaydı bence harika iş çıkartırdı ortaya. Mesela 'Swimming Pool'a göz atın, tam öldüren cazibe. Bir de '8 Women' var, şeker kız Candy, üstelik tatlı olduğu kadar akıllı da. İki karakterini birleştirdiği bir diğer film de 'Lily, Sometimes'. Diana Kruger'ın küçük kız kardeşi rolünde hem afacan bir erkek çocuğu gibi, hem şeker bir kız gibi, şeker kız ruh halleri üstelik bir de 'the girl next door gone wild' ile birleşiyor. 31 yaşındayken 15 gibi de davranabiliyor.  'Crime D'Amour'da tehlikeli, 'The Devil's Double'da ise savunmasız Lübnanlı bir prens metresi. Paris'in 'National Treasure'larından olan bir kız ne zaman bir Cotillard, Paradis ya da Poesy kadar tanınacak bekliyorum.

16 Ağustos 2012 Perşembe

SONBAHARIN 25İ

Gelecek sezonun en merkla beklenen olaylarına göz atmak şahane. Her ne kadar deniz kıyısına elveda diyecek olsak bile bu heyecanla gelecek yaz daha çabuk bile gelebilir. İşte -bence- bu sonbahar radarınıza takılması gereken 25 şey!


SİNEMA
Ekim ayının nazarımdaki en büyük olayı gerçekleşen (1)FilmEkimi Festivalidir. Geleneksel çemkirmelerim bir yana heyecanla film seçmek bile başlı başına bir olay bence. Ancak onun dışında vizyon filmleri de hiç de yavana atılır cinsten değil, ne de olsa Oscar yarışı başlasın ve Cannes ve Venedik Festivallerinde çokça bahsedilen filmlerin neye benzediklerini görelim mevsimi. Festivalden sinemaya teşrif eden ilk film Brad Pitt'in içinde yer aldığı ve yönetmenini Istanbul 74 organizasyonunda dinleyebilme şansınsa eriştiğim (2)''Killing Them Softly''.
Londra, Barcelona, Paris ve Roma. Her sonbahar yeni bir Avrupa gezisi sadece €599. Yok yok 15TL ile Woody Allen sizlere bu zevki yaşatıyor zaten. Penelope Cruz Almodovar'dan sonra Allen'ın da gözdesi olmuş olacak ki kendisini bu sefer de Roma'ya götürüyor. Bakalım "VC Barcelona" kadar çılgın, "Midnight in Paris" kadar büyüleyici olabilecek mi  (3)"To Rome With Love" ? Kadrodaki Halle Berry seçimi hayal kırıklığına neden olsa da (4)''Cloud Atlas''. Cannes'dan vizyona yeni bir Jessica Chastain şöleni (5)''Lawless''. Çekimleri Istanbul'da gerçekleşen (6)"Skyfall" veTwilight serisinin son filmi (yaşasın kabus bitti) kasım ayında vizyona girecekken sezonun en büyük ve görkemli yapımı olan (7)"The Hobbit" serisinin ilk ayağı ise Aralıkta gösterimde.
*ps. filmler boxofficeturkiye.com.tr'deki kesinleşen tarihler sonucuyla oluşturuldu. Elbette senin başka büyük bomba filmleri de mevcut. Mesela dört gözle beklediğim ''Anna Karenina''.

DERGİ
Geçtiğimiz sonbahar yine bu postu hazırlarken 'kitap' kategorisine koymuştum onu.''Irreverent'' kapsamında ülkemize gelip imza bile dağıttı. Fiyatlandırma politikası ve Conde Nast'ın koyduğu fotoğrafçı ambargosuna bakacak olursak hiçbir şey glossy eyed  Parisienne nanny rock chic Carine Roitfeld'i durdurmadı. (8)CR Fashion Book kiosklarda yer alan tüm dergilerden farklı bir konumda olarak dergi-kitap karmasıyla görücüye çıkacak. Dergi V ve Visionaire'in de bağlı bulunduğı gruptan biannual şekilde yayımlanacak. Üstelik şimdiye kadar yayımlanan teaserlar da boş yok cinsten.

SERGİ
Bienal ve sanat meraklılarına IKSVden büyük sürpriz. Bu sene ilk defa Istanbul'da düzenlenecek (9)Istanbul Tasarım Bienali anladığım kadarıyla endüstriyel işlerin sanatla birleşmesi gibi bir şey olacak.  Etkinlikler ve mekanlar her zaman olduğu gibi Istanbul'un çeşitli bölgelerine yayılacak olsa bile Istanbul Modern yine her zamanki gibi demirbaş. Bu heycanlı olay içinse ekim ayını beklemek şart.

MODA
Geçtiğimiz aylarda IMGnin Doğuş Yayın Grubu ile Türkiye'ye geldiğini duymuştuk zaten. Modaya katkılarını gelecek sezondan itibaren hissetmeye başlayacak olsak bile değişim başladı yine de. (10)Istanbul Moda Haftası tarihleri 10-13 Ekime kaydırılırken hiçbir moda başkantiyle çakışmayacak olması şu zamana kadar yapılan en büyük yenilik. Mekan da Odakule'deki çadıran Karaköy Antrepo'ya kaydırıldı. This is the winds of the change.

MÜZİK
Eylülden hemen önce Ağustos ayının son günlerinde son baharı düşlerken, kahverengi yapraklar koyu kahveler ya da biralar ama playlistte muhakkak Alanis Morisette. Yaz başında yayınladığı single ardından 4 yıl beklediğimiz yeni albümün adı (11)''Havoc and Bright Lights''.
Geçtiğimiz ay Istanbul'da konserde yepyeni albümün haberini verip yeni şarkılarını çalmışlardı, şehri terk ettikten bir hafta falan sonra zaten yeni singlelarını official olarak yayınladılar şimdi sıra albümleri (12)''Beacon''u dinlemeye geldi. Indie, rock ve dans. Two Door Cinema Club yeniden iş başında. Bana mı öyle geliyor bilmiyorum ama bu sıralar sanki müzik ortamı çok durağan. Ama eylülde bu değişicekmiş gibi duruyor. En baba gruplar arka arkaya albümlerini yayınlamaya hazırlanıyor. Muse, Pet Shop Boys, The Killers, Green Day, Mumford and Sons, Pink ve No Doubt en göze çarpanlar listesinde tepede duranlar.

KONSER
(20)Red Hot Chilli Peppers ile başlayan konser turu (21)Beirut(21)Kings of Convenience ve (22)Röyksopp ile devam edecek. Kasımda ise (23)Jennifer Lopez Istanbul'da. Hiç burun kıvırmayın setlist check ve 00lerin başında söylediği harika şarkılar ön planda. Üstelik herkesin hep bir ağızdan söylediği tek şey "olm ben bu şarkıların hepsini ezbere biliyormuşum." Radyo Eksen ise sonbaharı muhteşem bir festival ile karşılıyor. (24)Eksen on Fair'in en bomba konuğu Bombay Bicycle Club. Yer: Küçükçiftlik. Tarih: 15 Eylül. Bu yazı yazılırken ve bu yazı yayındayken kim bilir daha kaç grup ile beraber anlaşma imzalanmıştır. God bless Babylon & Pozitif!

DİZİ
Hatırlatmakta fayda var. Şuradaki yazıda yeni sezonun yeni dizilerine ufak bir bakış atmıştım. (25)

14 Ağustos 2012 Salı

INTERVIEW || SARI-BLUE CHRISTINE LORENZO

*down for english

Christine Lorenzo'nun markası SariBlueiçin yaptıkları bizler için çok şaşırılacak ya da extreme şeyler olarak gözükmese de içinde bulunduğu kültür ortamında oldukça farklı ve otantik. Girmiş olduğu kültür etkileşimleri sonucunda nazar boncuğunu modern motifler ve gümüş gibi parçlarla da birleştirince ilk olarak Boston'a yeni bir renk getiriyor. Renk demişken markanın adı da gücünü ve anlamını onlardan alıyor. Fenerbahçe renkleri olması dışında 'sari' kendinden 'blue' da yaptıklarından geliyor. 


Her neyse Boston'da başlayan yolculuk çeşitli kişilerin radarına girdikten sonra markanın da büyümesine yardımcı oluyor. Önce en prestijli ve ünlü ödül törenlerinin gift baglerinde yaptıkları yer buluyor sonrasında da ünlülerin mücevher kutularından onun işleri çıkıyor. Ünlü demişken Ryan Gosling ve Megan Fox dersem gerisine laf düşmez sanırım.
***
Mahzur görün tembelliğimi, yazının geri kalanı İngilizce olarak devam edecektir. Röportaj ise SariBlue'nun çıkış noktası, nazar boncuğunun ve koleksiyonlarında kullandığı bir başka motif olan 'çingenelerin' nereden radarına girdiği üzerine devam ediyor. 

The following interview actually planed almost months ago. But due to the busy schedule of  Sari Blue's lovely Christine Lorenzo -and mine- it is only able to be published today. Indeed, without exageration she has a reallly busy plan. Our first conversation actually happened just after the Golden Globes, when we agreed for an interview it was the time for biggest event of the year, the Academy Awards, then it continued MTV Movie Awards and Country Music Awards. And during this short period we have seen Lorenzo's designs on Jeremy Irons, Amy Poehler, Megan Fox and most importantly one and only - our ultimate style guy- the most enviable Hollywood face Ryan Gosling!

Ocean and the Continental Europe may fall us apart but the excitment of Lorenzo and all of her upcoming projects may even be felt by the 'Curiosity' which just laned on Mars. I also had the pleasure of waiting the news of her new projects; me total stranger from Istanbul knew all the huge news with a zipped mouth.

Evil Eye Bead meets with the modern touch may actually summerize what she is doing. But to get know her better, just read the interview then check her website. Shop and buy some lovely gifts. Don't forget even Gosling and Fox have them in their jewellry boxes. Oopps almost forgetting. She has eco-friendly pieces, too.

1:  Tell me about your mood now, what are you doing, how the weather is like there? 

I am in a really great mood. Unfortunately, or fortunately depends on how you look at it, I am a terminal insomniac!! It is good sometimes because I have more time in the day than most people and clearly not good because you can become out of sync with the rest of the world!  So last night and the few nights before I did not sleep at all!!  Somehow I am still in a great mood! I normally am no matter how much sleep I get. I am a very upbeat person! And why not, I am very fortunate and start each day being thankful for my life and current status; I am super happy and super lucky in every way!  Today is a simply gorgeous day, sunny, breezy, about 26°C, basically a perfect day! I am sitting in my workshop at my house, chatting with a lovely guy from Istanbul who is a key person in iconic culture (that is you camin!) I have just finished working on a custom piece of jewelry for Amy Poehler and took some very cool photographs out in the sun of the pieces, I am really thrilled with these pieces, they are somewhat a new style for me and I used some new elements in the design (various metals, and chain intermingled with beads). I hope she likes it!

2: What's the charm and spell behind the concept of the ''evil-eye'' that made you design something using it? 

About seven years ago I started to work for a start-up software development company. The headquarters is here outside of Boston, but the engineering development team was in Ankara, our CEO is a Turkish Entrepreneur. The company when I joined was moving and growing really quickly and I ended up spending a lot of time in Ankara and then Istanbul. Something about Turkey and Turkish people really drew me in, the traditions and way of life felt very similar to my family and the style of life in which I was raised. My family is Italian, and we have a huge family! I have only one sister but 14 first cousins and maybe 150+ second cousins and then the list goes on. We all know each other, or know of each other and when I was young everyone was very close, tons of family dinners, events, festivals and everyday life that included a very big extended family. My Grandmother was one of 13 siblings and my Grandfather was one of 8. So there were always other kids, Aunties, cousins around and we all were very close. My Great-Grandmother, my Noni, lived in a house connected to my Grandmother, so if I wasn’t at my Gram’s I was cutting through the basement to Noni’s. We spent every weekend as a big family until the older generation started to pass.
So when I was all of a sudden faced with learning about Turkey and its rich culture, I really had a rush of nostalgia and familiarity with the culture although it was new to me. What I have come to realize is that although Turks and Italians are different in many ways, they have more similarities than difference. Both love their families above everything else, both cultures are super passionate and culturally rich, food, music, art, style are all elements of importance in both cultures. And looking even deeper and more specifically, the Evil Eye is also something that runs in both cultures. There are differences but the theory is the same and the firm belief in this part of culture or superstition is alive and well in both. So after a bit of personal turmoil and professional upheaval with the economic unrest, I decided to finally, after a really longtime of seeking something that was more an expression of who I was, decided to launch a jewelry line based on the Evil Eye, and specifically The traditional Nazar Boncuk that are found in Turkey. I was simply fascinated at the tradition of how the beads are made, and how beautiful they are, of course the meaning was also very important. I felt like I could really build a collection around this notion that was modern and fun conveying full respect for the history and tradition behind the beliefs as well as the art form.
Megan Fox wearing custom made SariBlue piece. 

3: The Glee kid Josh Sussman, Zooey Deschanel and Jeremy Irons and many others, these are quite big names and A Listers, how you feel when the idea of ''oh god, they own my designs and wear them'' pops in to your mind? (See even more AListers included to the list after we done this interview)

I know! It is totally crazy; it of course makes me nervous. I spend a lot of time thinking about each design, putting specific thought into the custom designs, hoping the receiver will adore it. When I think of Megan Fox or Jessica Alba wearing my design, I almost cannot believe it! But anytime any person, no matter who they are, admires my work and chooses it, I get very excited and inspired. I feel like it is an honour to create pieces that convey a bit of history and belief with some stylish splash. It is really a dream come true! I am still in disbelief, that this now is my life and that I can have chats about collections I create and discuss my own business. It is amazing, the celebrity connections and following is like ice cream on cake!!


4: You do also have a collection inspired by Istanbul? What makes you attached to our culture / our country this much?

Ha! (I think my very longwinded answer above goes through the why, for the most part, but) The culture and people are just so genuine. I do not always feel that way in cities or places in the U.S. but I do in Istanbul. The city itself is inspiring, the city has a personality it breathes and shakes with energy, like a living being. Not to mention that my friends and people I love and have become so close to are Turkish, I have a connection.

5: Any further plans about our country / in general that you want to mention? 

I have not returned to Turkey for almost 18 months!! I am craving a visit and hope to spend a good amount of time traveling within the country. I have other ideas about collections and things that I think would work really well for my shop, and hope things continue to move in a direction that I could expand a bit to incorporate more of my ideas and perhaps spend more time in Turkey.
I recently was asked to participate in another really exciting event. My collection will be at this year’s Country Music Association Awards. This is such an amazing thing! The collaborative that I am affiliated with will have our groups handmade crafts behind stage at this event and for the lead up to the show. It is a three day event, where all the performers, celebrities and presenters will have access to our items after they practice for the real event on the third day. I cannot tell you how big this is! CMA may not be a big deal in Turkey but it is huge in the U.S. so we are anticipating celebrities like Keith Urban and Taylor Swift! I mean amazing!!!
Prices vary between $10 to $100

6: Are you a superstitious person? 

Life is funny sometimes, in the way your path can go or develop. I am not a religious person, but I am a very spiritual person and I guess somewhat superstitious. I definitely believe in the power of the evil eye, the adornment and the idea like in Italian culture of people being able to cast ill will at you. I think that there is certainly karma, maybe not always to the same level we want but it is true that what comes around goes around. Fate, most definitely, there are things that no matter the attempt will also be unchanged in your path. The game of life doesn’t tell us necessarily what those things are, but looking back you see them clearly. I do have strong beliefs in doing good for your brothers and sisters in the world and being kind in everything you do really matters. Not because you will earn something in return but because it is so the right way to live.


7: How about the collection dedicated to gypsies ? You do really like and inspired by different cultures / myths I guess, right ?

I am totally inspired by culture, it is the foundation for humanity and gets intertwined in all we do. I love to learn about new cultures or read about some historical mystery. The notion of gypsy for me is very positive. The idea of a band or tribe of people glued together by nothing but each other is very real in my life and also runs through my Italian culture and of course most European cultures.
I was always a huge fan of mythical stories even as a child, but in a way that other children did not appreciate it. I look for the hook to present and the past culture it came from, how the stories came to pass, what was it that was happening in the world at that time that really lead to the roots of it. Still, these notions grab me like nothing else. I suppose with some of this I sound too romantic, maybe I am, when I allow myself to be…. :D

8: You do also have a pinterest / twitter / facebook accounts and a blog on your website ? That's great, you must believe in social media very much?

Yes, social media is so important in making the world your market. It creates a smaller feeling in the world marketplace. Virility is super important in market for small business owners like me. If you can grab the attention of experts or highly visible stakeholders in your niche with a tweet or a great blog article than you are accomplishing a lot with a little. Since I don’t have financial backing you need to look for no-cost or very inexpensive ways to support your goals.

10: Can we reach you, own your pieces from Istanbul, Turkey ?

I really love when people from Turkey purchase something from my collection, it is thrilling!

To learn more about me or the collection here are the links. Very soon, I will have my own ecommerce site which will be within the current blog and SariBlue site. You will be able read about the updates from the line as well as make purchases without leaving the site! - which went online on August 1st.
and Thank you to Christine for my very own SariBlue piece.

http://twitter.com/bigandsari
https://www.facebook.com/SariBlueJewelry
http://www.sariblue.com/ 
http://pinterest.com/sariblue/
http://klout.com/#/bigandsari 
http://www.etsy.com/shop/SariBlue 

7 Ağustos 2012 Salı

HOW TO BE A GENTLEMAN?

USA Network dizisi 'Suits' ikinci sezonundayken amacım şöyle yapım böyle yapım diye anlatmak değil. Centilmenliğin kuralını yazan Harvey Specter karakterinin bunu nasıl başardığını size anlatmak. Başlıktaki sorunun muhtemel cevabı ise şu şekildedir "wear jillet gibi suits gerisi çorap söküğü gibi gelir."


Yine de dizinin özetini geçmek gerekirse; 'The Good Wife'ın daha hafif versiyonu. Dramın yanında komedi dozu daha fazla. Harvey Specter (Gabriel Machet) yeni yetme avukat Mike Ross'a (Patrick J Adams) adam olmayı öğretirken gelsin davalar, gitsin duruşmalar. Sahi bu kadar avukat dizisinden sonra işsiz kalsak da çalacağımız kapı belli.

Tom Ford'un ''Centilmenlik Manifestosu''nu bilmeyen yoktur. Bu da ''Harvey Rules'' olsun. Üstelik bu sadece s01e01 derlemesidir. To be continued'u devam ettirecek kadar çalışkanmıyım bilmiyorum ama, beklemekte fayda olabilir. 

*Kimse yüzü asıklardan hoşlanmaz.
*Gecenin kötü geçmediğini varsayarsak.
*Kırathanede değiliz ne de olsa.
*Kıyafetler body language kadar önemlidir. Özen-ölçer de diyebiliriz.
*Street-style bloglarında takım elbiseli erkekler bisiklet üzerinde olsa da ne New York ne de Istanbul bir Milano değil. 
*"Penis erkek için neyse araba da odur." demişti vakti zamanında bir hocam. 
*Burada araya Ryan Gosling giriyor. "Sen GAP'ten daha iyilerine değersin." (bknz. Crazy Stupid Love)
*Tamam 'erkek adam' tripleri iğrenç ama bazı durumalarda leave it to the gentleman.
*Ofiste neyle karşılaşacağınız hiç belli olmaz. Hazırlıklı olmakta fayda var.
*İlk bölümün özeti. Daima traş ol. Jilet gibi giyin. Bisikleti sadece Central Park'ta kullan. Karşındaki kadına değer ver. Sonuç Tebrikler sınavı geçtiniz.

4 Ağustos 2012 Cumartesi

APOLLO MAG: NO 24 || EITHER YOU FUCK, EITHER YOU GET OLD ISSUE


Başlığın çünküsü coming soon...

photo credits:
Tony Ward by Terry Richardson for Sergio K