İkinci sezonun başlamasına günler kala, hem dizide neler olup bittiğini hatırlamanın, hem de en sevdiğim sahneleri sıralamanın zamanı gelmişti sanırım!
Dizide yer alan üç farklı hanedanın kim olduğunu anlamanın ve aralarındaki ilişkileri sindirebilmek için sanırım ilk bölümünün en az iki kere izlenmesi gereken ''Game of Thrones'' walking deadvari yürüyen mavi gözlü ölülerle açılıyor; zaten sezon boyunca dizinin üstünde durduğu şey de buydu. Yaklaşık 10 senedir kışın uğramadığı ülkenin karanlığa gömülüp uykularından uyanıp huzurlu yaşamı alt üst etmeleri için ölülerin yeniden geri dönmesine az kalmıştı.Özetsiz başlayan hemen hemen 1 saat sürüp saniye heyecanını kaybetmeyen dizi eski epic edebiyat anlayışının günümüze taşınması kadar heyecanlı. HBO yapımı olan 'Game Of Thrones' aynı zamanda bence tüm zamanların en büyük prodüksiyonlu dizisidir. Sanki olaylar kısaltılamadığından filmin yapılmasından vaz geçilmiş de diziye dönüşmüş gibi. Edgar Allan Poe meets Lord of The Ring havası olan dizinin en mistik ve ilgimi çeken kısımlarından biri de haberleşmenin kuzgunlar tarafından sağlanması. Baknız. ultimate myth-epic figure.
Dionisiac ritüelleri anımsatan bir düğünle evlenen ve dizinin en popüler ve karakteriyle background'u en fazla merak ettiğim Daenerys Targeryen (Emilia Clarke) ise dizide neredeyse sevdiğim tüm sahnelerin içinde bulunuyor. Uçuşan perdeler ve sıcak küvete girdiği sahneyle tanıdığımız Khaleesi dışarıdan bakınca inanılmaz naif ama karakterini irdeleyince korkusuz, sert ve bir erkekten bile daha fazla erkek. Drago'yu gördüğü ilk anda ürkse bile amaçları uğruna, istediğini alma adına evlenmemek için itiraz edip direnmeyen Targeryen, ilerki sahnelerde canlı canlı bir hayvan kalbi yiyerek ne kadar dayanıklı oldğunu gösterip dizinin final sahnesinde hikayenin mit ve epik düzeyini tavana taşıdı.
Senaryonun akıllıca kurgulandığını düşündüğüm dizinin en fazla sevdiğim bir diğer yanı da bu elbette. Örenğin 7 Kingdoms hakkında direkt olarak fazlaca bir şey sunulmasa da ne olup olmadıkları konusunda Bran Stark'a (en küçük erkekten bir büyüğü) ders verilirken öğreniyoruz. Entrikası ve seksi (tarihsel drama olup da ensest-gay-lesbian-straight ilişki olmazsa zaten o dizi gerçek hayatı tam yansıtmıyor demektir) bol dizide yine Petyr Baelish ve lezbiyen seks sahnesinin sadece görselliği değil de arkada geçen diyaloglar da kuvvetliydi. Tywin Lannister'ın hayvanı keserken (ki dizide çokça dökülen kanın sahiplerinden bazıları da hayvanlardı)oğlu Jaime Lannister.'a nutuk çekmesi de yine önemli/ önemsiz ikili olaylardan biriydi. Ya da Arya Stark'ın kılıç sallarken hocasının verdiği bazı öğütleri buna örnek gösterebilirim.
Finali hatırlayacak olursak, buzlar ülkesi'nden gelen Eddard Stark ve ölüm kadar korkunç Khal Drogo öldü. Güçlü olduğu var sayılan Jaime Lannister esir alındı, ateş kraliçesi Daenerys hükümdarlığını ve ölümsüzlüğünü ilan etti ve yarım adam Tyrion Lannister saraya gönderildi. Rob ise ufak zaferlerle işe başladı. Anlayacağınız denge oyunları altüst oldu. Bu arada Bakınız: aynı zamanda, dizi buzlar ülkesinde başlıyor ve ateşler içinde bitiyor. (A Song Of Fire and Ice)
Birinci sezondan olan bu konuşma Eddard Stark ölmeden hemen önce gerçekleşmişti. Sadece geleceğin sembolü değil tüm dizinin de ana fikri aslında.
Yukarıdaki fotoğrafa girmese de 'piç' olan Jon Snow bakalım duvarı korumaya devam edicek mi? Sansa, Joeffrey ile bir yastıkta kocayıp Aria evin yolunu bulacak mı? Tüm bunların cevabını babam çilekli pasta yapmaya başladığı zaman öğrebilicez bence.