Tatmin edici açıklamalarla karşılaşana kadar sanırım bu soruyu sormaya devam edicem.
Jil Sander (Raf Simons) ve Fendi "I am Love"da baş roldeydi. Minimal zarafet diye buna derim. Yakın plan çekimler ve detaylar kimi zaman moda dergilerinin bel kemiği editoryaller kimi zaman da ilk 100 sayfayı kaplayan reklamlar gibiydi. Yukarıdaki karede eksik olan tek şey bold karakterlerle yazılmayan marka adı. Harika çanta ya da gözlük reklamı olmaz mıydı?Poetik filmin muhteşem dolabı da elbette yapım ve yönetimde olduğu gibi yetenekli Bay Tom Ford'daydı. "A Single Man"de oyuncuları kıskanmak için bir neden daha. Kırmızı halıda dahi bu sayede Tom Ford giymelerinden bahsetmiyorum bile?
Xavier Dolan filmlerindeki en güzel şey müzikler ve kıyafetler. Üstelik karakterlerin, dönem, müzik ve gardroplarıyla aralarındaki ilişki gerçek hayattakinden bile daha muntazam. "Les Amours Imaginaires"deki slow motion ilerleyen close-up shot'lar ve "Laurance Anyways"ten harika parti sahneleri.
Londra'nın cool blokları ve Fransız Riviera'sı. Kimi zaman TopShop/ TopMan coolluğunda kimi zaman Chanel ihtişamında. Yönetmen Alexandra McGuinness her defasında ilhamını modadan aldığını yeniliyor zaten.
"The Thief, The Cook, His Wife and Her Lover": 7 farklı gün. Muazzam bir menü. Helen Mirren'ın görkemli performansının yanında Jean-Paul Gaultier'in kostüm sorumlusu olduğunu da belirtmeli. Odaların rengine göre değişen kıyafetler ise filmdeki en büyük trick.
David Bowie ve Catherine Deneuve. Yetmedi mi? Susan Sarandon'ın "The Hunger"da sokakta salındığı sahne de unutulmayanlar arasında.
Kıyafetlerin güzelliğinden, zarafetinden sürüklenip gidiyosunuz genelde.
İlk aklıma gelenler bunlar oldu. Özellikle "Sex and The City"nin ikinci filmi, "Devil Wears Prada" da liste başı olabilecek diğer filmler. "8 Femmes"da sekiz kadın ve sekiz tarz. "Crime d'Amour"daki eşarp ve liste uzar gider.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder