10 Temmuz 2010 Cumartesi

GIRL MEETS BOY // KIZ ERKEKLE BULUŞUR

İskoç yazar Ali Smith kısa romanı Girl Meets Boy ‘da Ovid’in Metamorphoses’da anlattığı Iphis’in hikâyesinin* (Book IX) yeniden anlatımıyla karşımızda. Mitin yeniden yazımında ise Smith popüler kültürün öğelerini kullanarak toplumda eşcinsellik, cinsel ayrımcılık ve homofobi konularına da değiniyor. Tüm bunlar olurken ise alt metinde hikâye tüketim toplumu, kapitalizm, politika ve devlet konularına da değiniyor.

Büyükanne ve büyükbabalarının torunlarına bıraktığı İskoçya’daki evde yaşayan iki kardeş Anthea ve Imogen’in anne ve babası yoktur; yine aynı şekilde büyük anne ve babası da çıktıkları bir deniz yolculuğunda kaybolmuşlardır ve kardeşler yerel bir su firmasının kreatif bölümünde çalışmaktadırlar. Yine suyun da çeşitli bağlamlarda sürekli karşımıza çıktığını görüyoruz. Mit içerisinde olay bir adada geçmektedir, hikâye içerisinde ise nehirden bahsedilip, kardeşlerin bir su firmasında çalışması tesadüf olmamalı. Hikâyenin ileriki bölümlerinde ‘’su’’ maddesi sayesinde devlete de çeşitli göndermeler yapılmaktadır. Suyun şeffaflığı, hassasiyeti ve önemli olması ile cinsel ayrımcılık arasında bir bağlantı da olmalı. Suyun akışkan olması, belirsiz bir şekle sahip olması, cinselliğin ve cinsiyetçiliğin toplum içerisinde belirsiz bir yerde olmasına da işaret edebilir.

Yazar popüler kültürü kullanırken de hikâyenin anlatımını başka bir boyuta taşıyor, ayrıca yine bu referanslarla insanların zihinlerindeki kalıplaşmış düşüncelere de değiniyor. MySpace ve Facebook gibi ünlü sosyal paylaşım sitelerinden tutun da James Bond filmlerine, Judi Dench’e, ünlü şarkıcı ve gruplara sürekli göndermeler yapılıyor. Imogen kardeşinin eşcinsel olduğunu öğrendikten / fark ettikten sonra, bunu zaten daha önceden anlamış olması gerektiğini düşünüyor. Nede olsa (sanki) eşcinsel insanların hepsi de aynı şeyi yaparmış gibi; ya da eşcinseller sadece Spice Girls ve George Michael dinleyip, Eurovision, Big Brother ve Buffy gibi televizyon programlarını izlermiş gibi. ( Kardeşi tüm bunları yaptığı için onun muhakkak eşcinsel olduğunu düşünüyor çünkü).

Kitap içerisinde aynı zamanda cinsel belirsizlik sorununa da değinilmektedir. Bir şekilde ‘’aslında kadın ve erkek diye iki cinsiyet yoktur sadece insan vardır’’düşüncesini de benimsememiz gerektiği bizlere anlatılmak isteniyor olabilir. Daha roman başlar başlamaz büyük baba söze ‘’ben kız olduğumda’’ diyerek başlıyor. İleriki sayfalarda ‘’Blind Date’’ yarışmasının sunucusu Cilla Black hakkında da ‘’kız mı, erkek mi? Hem kızlara bakıyor, onların yanına gidiyor hem de erkeklerin!'' diye tanımlanıyor. James Bond serisinin yıldızlarından Daniel Craig’in denizden bir tanrıça gibi çıkmasıyla seks sembolü haline gelen Ursula Andress arasında da hiçbir fark olmadığı söyleniyor. Sürekli kız karakterlere yakışıklı olma vurgusu yapılıp, erkeğin sahip olduğu karekter özellikleri !!! cesaret, güç vb. şeyler kıza yükleniyor, ya da tam tersi şekilde erkeğin ne kadar güzel olduğu ve bir kız kadar narin olduğu söyleniyor. Bunun dışında insanlar arasında sürekli kadın veya erkek mi diye karıştırıldığı (!) bilinen Tracy Chapman’ın da hikâye içine yerleştirilmesi tesadüf olamaz. Aynı zamanda Anthea’nın kız arkadaşı Robin’in ve Ovid’in yaratmış olduğu mitteki Iphis karakterinin isimlerini her iki cinsiyet için kullanılabildiğini de ekleyebiliriz sanırım. Iphis’in, Robin ile olan benzerliği, Iphis’in Ianthe’ye aşık olması ve buradaki kelime oyununu da diğer benzerlikler. Ianthe → Anthea. Smith’in kelime oyunları bununla da sınırlı kalmıyor. Iphis ve → ‘’Iphisol’’ markası, hatta onu Iphis 07 yapmak. Romanın 2007 yılında hazırlandığını göz önünde bulunduracak olursak Ovid’in Iphis anlatımının 2007 uyarlaması olduğuna da bir gönderme olabilir. Ayrıca Imogen’in Kelt kökenli olduğunu ve ‘’bakire’’ anlamına geldiği varsayımında bulunacak olursak (wikipedia) ‘’Pure’’ / saflık ile neden bu kadar alakalı olduğu hakkında da çıkarımlar yapabiliriz.

Kitabın sonu ise tam peri masalları ve mitler gibi. ‘’Günümüzde bile hala rüya olan bir şeyi gerçekleştirdik’’ diyor. Anthea ve Robin evleniyor . Üstelik düğünde sadece yalnız olacaklarını düşünürken Imogen ve Paul, anne ve babaları hatta kayıp olan büyükanne ve dede de düğüne katılıyor. Elbette ki böyle bir düğün sadece rüyalarda gerçekleşebilir, tıpkı kaybolan aile fertlerinin geri dönmüş olması gibi.

Büyükbabanın da dediği gibi umudumuzu kaybetmemeliyiz, tarihi değiştirebilecek umudun yok olmasını önlemeliyiz, tıpkı onların yaptığı gibi sesimizi duyurmalıyız, karşı gelmeliyiz böylece bir şeylerin değişmesi için ön ayak olabiliriz. Bir Mini Cooper, trafiği yoğunlaştırmaktan, havayı kirletmeden başka bir işe yaramayabilir, ancak duvarlar üzerine yazılan birkaç ufak önemli yazı, ya da dikkat çekecek zararsız birkaç gösteri (tıpkı büyükannenin yaptığı gibi) değişimin başlangıcı olabilir ve tabular yıkılabilir.

Kitap aynı zamanda Turkuvaz yayınevinden çıkan bir serinin içinde yer alıyo. Aynı şekilde İngilzice'de de bir seri halinde yayınlanan kitaplar : Canongate Myth Series Türkiye'de bu şekilde basılıyo. Hepsi de mitlerin yeniden yazımı. Günümüze uyarlanışı. Serinin geri kalanında Jeanette Winterson // Atlas'ın Yükü ve Margaret Atwood // Penelope de bulunmakta. Bir mitoloji aşığı olaraktan serinin diğer eserleri de sizler için yakında burada.

*Iphis & Ianthe: Erkek kılığına sokulan Iphis, Ianthe'ye daha küçükken aşık olur, zamanı geldiklerinde evlenirler, ancak Iphis, Ianthe'nin onun gerçekte erkek olmadığını anladığında mutsuz olacağını düşünür ve bu yüzden tanrılara yalvarıp onu erkek yapmasını ister. Isis bu istediğini yerine getirdikten sonra Iphis ve Ianthe, olması gerektiği gibi ! evlenirler.

3 yorum:

  1. İskoç filmi, müziği, viskisi, erkeği, likörü, kreması, dağı, taşı, tereyağı, kurabiyesi iyidir. Kitabı niye olmasın? İlgimi çeti, okuyalım bakalım :)

    YanıtlaSil
  2. ahah bu tanıma bayıldım :)

    okuduktan sonra bi yorum beklerim o halde :)

    YanıtlaSil