Not: Aşağıdaki yazı, travel guide 'Lonely Planet' review'ü değil, ''çoluk çocuğun eline kamera verirsen ortaya böyle bir sonuç çıkar'' temalı film sonrasında kaleme alınmış bir yazıdır.
40küsur yaşına gelmiş Rus asıllı Julia Loktev'in 2. uzun metraj filmi olan ''The Loneliest Planet'' aslında Nat Geo belgeselleri tadında, dolayısyla başta belirttiğim meşhur gezi rehberi kitabı benzetmesi de boşa değil. Yalnız filmde yer alan Gael Garcia Bernal ve partneri Hani Furstenberg ile uyumu (bknz gerçek hayatta bir çift olsalar tatlılıktan ölürlerdi) ve enfes Gürcistan doğa görselleri (bknz Instagram'a ne mal çıkardı) dışında pek de marifet yok, özellikle de 120 dakika sürdüğü düşünülünce!
Zaten çok az olan senaryoda zikredilen 3-5 cümleden anlıyoruz ki Latin kökenli Alex (GGB) ve ateşten daha kırmızı saçlarıyla #topsexiestchicalive listesinde zirveye oynayan Nica (HF) post-modern seyyahlardandır. Birçok ülke gezen ikilinin -ki aynı zamanda gelecek Kasım ayında da evlenecekler- yeni durağı ise komşu Gücistan'dır. Yanlarına tur rehberi Dato'yu (Bidzina Gujabidze) da alan ikili, dağ, bayır, çayır, çimen gezmeye başlar. Film de olsa aşklarından kıskançlığınız red alert vermeye başlarken film birden climactic anına ulaşıp her şey tepetaklak olur. Kuş uçmaz, kervan geçmez eski Sovyet dağlarında bir anda karşılarına üç yerli çıkar. Senaryonun iki boşluğu ve filmde daha sonra gerçekleşen olayları besleyen, ama anlamsız kalan olay da burada kopar.
Bir anda tüfeğini ikiliye uzatan yaşlı adamın hareketine, belki bilerek belki de o anda heyecanla kızın arkasına saklanarak tepki veren Alex, bir anlık aptallığının farkına varıp sonradan kendini silahın önüne atar. Olaydan sonra ise Alex ve Nica'nın arası pek de yolunda gitmez aslında. Zaten kuş kadar olan replikler hepten ortadan kaybolur. Ve muhteşem doğa harikası, sanırım ki Gürcistan'ın Pamukkale'si olan yerler de filmle ilerlemeye devam eder.
Ve iki boşluk...Yaşlı adam Amerikalı gençlere silah dayamadan önce Gato'yla konuşur, ancak konuşmaları bize verilmez, sadece Amerikalı oldukları lafı geçer. Daha sonra bunun nedenini Nica, Gato'ya sorduğunda yine olay geçiştirilir. İkinci olay ise Nica'nın Alex'e verdiği aşırı tepki ve bir anda kopma noktasına gelen ilişkileri. Gerçi bunu reflex şeklinde oluşmuş olması gereken erkeklik görevi kriterinin yoksunluğu nedeniyle sınavdan kalmış olabileceği ihtimalinin aslında büyük başarısızlık olmuş olabileceğini de düşünebilirsiniz.
Filmin sonuna doğru gerçekleşen ikinci climactic anda ise yine bir başarısızlık hikayesi var. Bu sefer Nica'dadır sıra. Bir anlamda biri istemeden, biri isteyerek, ya da ikisi de istemeden ama bilinçsizce birbirlerine ihanet etmiştir. Muallakta kalan sonunu da şu anda düşününce aslında güzel bir film bile diyebilir miyim diye de ikilemde kalmadım değil hani!
Rehber Gato'nunki dışında hiçbir şekilde background'ları hakkında bilgi edinmediğimiz ikilinin bu hikayesi ise Tom Bissell'in kısa hikayesi üzerine kurulmuş. Bir de onu okumalı.
PS: Filmin gösteriminden hemen önce yönetmen Julia pek bir mahçup ve heyecanlıydı. 'Türk'leri aşağılayan bir cümle geçtiği için beni affedin, ama tüm komşular birbirinin arkasından zaten konuşmaz mı?'' demesi de bence çok tatlıydı.
evet ! cidden seker bir cift olurlarmis..
YanıtlaSil