18 Kasım 2011 Cuma

RÖPORTAJ: HOLDEN CAULFIELD

Hamish Bowles'i XFactor'de yarıştırıp Vogue için makale hazırlamasını isteyen Anna Wintour çılgın projelerine yeni bir tanesi daha eklemeyi başardı. Geçtiğimiz aylarda telefonumun ekranında ''this is conde nast calling:'' yazısını gördüğüm anda göz bebeklerimdeki yuvarlaklık V şeklini alıverdi birden bire. Telefon Wintour'un Emilie adlı asistanlarından bir tanesinden geliyordu. Sonuç mu ? Sonuç röportaj ! Hatta belki kız da artık Andrea olmuştur ? JD Salinger'in ve Amerikan Edebiyatı'nın - tüm zamanların- en tartışlmalı romanlarından birinin baş kahramanıyla röportaj ! Here we go fellas!

Toplum normlarını sürekli eleştirip duruyosun ? Bunu sürekli çizmek istediğin ''protest'' ve ''cool olma'' karakterini elde etmek istediğin için mi yapıyorsun ?
Hey bro- You know what ! Okul dedikleri şey just a phonie. Hocalar sürekli bir şeyler anlatıp duruyor, kimi ezberlediği bilgileri karşı tarafa geçirdiği için ne dediklerinden haberdar bile değil, hani ebeveynlerimiz bizlere der ya ''kulağından çıkanı duyuyor musun?'' diye, işte bir çoğu bence duymuyor ! I mean, yani evet korkmadan, ikinci kere düşünmeden herşeyi herkesi, kendimi üstün görerek eleştiriyorum. Ben ucube, ezik değilim. Ama sizler gibi KORKAK da değilim. Sadece 60lar ve 70lerde tavan yapacak hippie ve beat akımının öncüsüyüm aslında. Bizler ot çekeriz, hayat bayram olarak dolaşırız, ama devletle içten içe de problemlerimiz vardır aslında.


Senin için emo akımından etkilenmiş diyorlar ?
Suç mu az duygusal olmak ? Az biraz Emre Aydın videolarında olduğu gibi yaşamak ? Elin Istanbullusu, Dubrovniklisi hayal eder New York'ta yaşamayı, 5. Cadde'de gezip Ritz'te suit tutup ''Manhattan''ın,''Sex and the City''nin çekildiği yerlerde gezmeyi, sokaklarda kaybolup ''Im an English Man in New York'' diye yüreğinin ciğerlerini söke söke haykırmayı. Ama davulun sesi uzaktan hoş gelir derler. American Dream'de her şey distorted, ''family institution''ı bile. Evet duygusalım çünkü yalnızım ve beni kimse anlamıyor. Allah büyük ya bir Phoebe vardır benim için, onu uyurken seyretmek, atlı karıncada sevinmesini görmek, gerçek dünyadan kaçmakla eşittir benim için. Bir de Antolini vardı benim için, yani öyle bilirdim. Ama kahpe neler yaptı bana onda kaldığım gece. Eğer gözümü açıp uykumdan uyanmasaydım. Of.


Peki cinsellik hakkında neler düşünüyosun ? Ne de olsa yeni yetme bir ergensin ?
You know what ''institution of sex'' is just a phonie''. Sex birbirine karşı duygu besleyenler arasında olmalı, benden sonra gelen çocuklar için çok üzülüyorum, çünkü yeni jernerasyon için bunun bir değeri kalmadı, ama ''If a body meets a body'' şarkısı vardır, bildin mi ? İşte ben bunu sexual intimacy'ye dikkat çekmek için ''If a body catch a body'' yaptım, kurtarmak istiyorum yeni akım gençleri bu bataklıktan James, anlasana beni ! Sex delisi sanırdım kendimi, odama fahişe bile çağırdım, New York'u en dibine kadar yaşamak için, ama ne var biliyo musun, olmadı, yapamadım, hippielik bir yere kadar. Duygulu olmak en önemli erdemdir şu hayatta !

Tüm bu anti-mainstream duruşun seni yalnızlığa itmiyor mu peki ?
Hayatta her şeyin bir bedeli vardır yeğen ! Her istediğin olmaz, kendi ideallerim ve doğrularım için yaşayacaksam eğer varsın yalnız kalayım, kendimi soyutlayayım ve böylece tüm  çirkinliklerden korunayım. Bir ara hatta tıpkı ''Into the Willd''daki gibi yaşayayım dedim, New York'tan kaçıp Apalachian Dağları senin Arizona Çölleri benim mantığıyla yaşamak istedim. Ama yemedi biliyo musun ! Sen bunca yıl Upper East Side'da yaşa, ondan sonra yırtık pırtık kıyafetlerle Simple Living programını çekmeye başla !

Peki şu kırmızı koruma kalkanın şapkan hakkında demek istediklerin var mı ?
Tek bildiğim, onu da geçtiğimiz günlerde hazırladığın posttan gördüm- red is the new black ! İlla roman karakteriyiz diye her takıp takıştırdığımıza sembolik anlamlar çıkartmaya uğraşma. Bir yerden sonra çok fazla kurcalama, kafayı yersin.

New York socialite'ı hakkında ne düşünüyosun peki ?
You know what milletçe corrupted olmuşuz, geçen Phoebe'nin okuluna gitmişidim, duvarlara hep FUCK yazmışlar, hadi bazılarını elimle sildim, gocunmadan. Ama geri kalanını da duvara kazımışlar. Taksiciler desen başka alem, herifler hem para yok derler, ağlarlar, hem de güç bela birini yakaladınmı da bindiğine bineceğine bin pişman ederler, yok istediğin yere götürmezler, yok bilmezler. Geçenlerde Central Park'daki ördeklere gitmek istemiştim, bakma benim böyle bilmiş konuşmalarımla 50lik amcalara dönüverdiğime içimde hala bir çocuk yatar, ama şerefsizim taksi şöförü deli etti beni o gece.

Umarım bu röportaja da phonie demezsin ?
Aybettin gözüm, sayende az da olsa kendimi anlattım şurda.

Eklemek istediğin bir şey var mı ?
He az alternatif üretin sosyal ağlardaki gençler, herkesin hero'su olmak istemiyorum, atrtık ''Catcher in the Rye''dan farklı kitap okuyup ''Eternal Sunshine'' ve ''Fight Club'' dışındaki filmleri de izlemeye başlayın. Clementine ve ben profil fotoğraflarında boy göstermekten bıktık. Ama sanırım Tyler'ın baklavalıyla derdi yok, gösteriş budalası, oldum olası sevmem zaten onu bir de Jen'i şutladı ya. Neyse. New York'un yukarı doğu yakasında oturanların birbirlerine nasıl seslendiğini çok iyi bilirsin. Burdan tüm fanlarıma sesleniyorum ''you know you love me xoxo''.

images via, tumblr.com / weheartit

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder