Geçtiğimiz hafta Bir Kürksever'le kürkler hakkında konuşmuştuk. ''Femme Fatale'' kadın tanımı, imitasyon kürkler ve erkeklerin kürk giymesi hakkında yorumlarda bulunmuştu kendisi. Şimdi de röportajın ikinci yarısı ! Blogunda çokça dergilere de yer verdiği için kendisi burada da sadece 2010 yılının en iyi kapaklarını seçmedi aynı zamanda dergiler hakkında yorumlarda da bulundu, bir de eskimeyen çekişmeye parmak bastı. Röportaj içinde aynı zamanda 90ların Top Model kavramına da değindik ! Keyifli okumalar !
Bu arada röportajın ilk yarısını okumayanlar için. Tık.
Elise Crombez (Vogue Türkiye / Ekim 2010)
- Dergiler hakkında ne düşündüğünü asıl merak ediyorum ben. Bir dergi arşivin var ve blogunda hemen hemen her ay dergi kapaklarını incelediğin yazıların oluyo. Mesela Moda dergileri olmasa endistüri'nin hali ne olurdu ? Ya da dergilerde yer alan editöryaller ?
Moda dergilerini yakından inceledikçe moda endüstrisiyle ne kadar içli dışlı olduklarını daha iyi anladım. Hoş, Meryl Streep'in Anna Wintour'a gönderme yaptığı The Devil Wears Prada filmi ve Anna'nın bizzat boy gösterdiği The September Issue belgeseli bu içli dışlı ilişkiyi açıkça ortaya koyuyor zaten. Bu yönüyle moda dergileri, klasik gazeteciliğin tarafsızlık ilkelerini neredeyse tamamen ayaklar altına alıyorlar, özellikle de Vogue, Elle, Harper's Bazaar, Marie Claire gibi "mainstream" dergiler... Ama, benim son zamanlarda keşfettiğim ve giderek önemlerini daha iyi kavradığım bir dizi daha küçük ve daha "bağımsız" moda dergileri var, Numero, Love, I-D gibi. Moda editoryalleri zamanımızın "under-appreciated" sanat formlarından biri bence. Mona Lisa Rönesans için ne ise, moda editoryalleri de günümüzde o.
Natasha Poly solda Vogue İspanya'nın temmuz kapağında. Bay Kürksever'in tamınına göre ise kapak tam anlamıyla ''femme fatale'' bir kadını temsil ediyor. Sağda ise Numero, no 116 Eylül 2010 ve ekliyor. ''Aslında Natasha Poly'nin çok beğendiğim birkaç kapağı daha vardı, ama bütün listeyi onunla doldurmak istemedim! Bu kapağı bilgisayar ekranında dijital fotoğraf olarak görmek yetmez. Siyah-beyaz tonların derinliğini tam olarak takdir etmek için dergiyi ele alıp dünya gözüyle görmek lazım. ''
- Yakın zamanda bir kez daha Istanbul Fahion Week düzenlendi ! Ve yeniden o meşhur tartışma ortaya atıldı ''Bloggerlık vs Dergicilik''. Bir blogger olarak ne düşünüyosun bu konuda ?
Ben bu tartışmanın bittiğine inanıyorum. Bloglar gelip geçici bir moda değil. İnternet ve bilişim teknolojileriyle hayatımızın modayla ilgili tüm yönleri değişti. Moda dergileri 20. yüzyılın bir ürünüydü, tıpkı televizyon, department store ve moda endüstrisi gibi. Artık internetten alışveriş yapıyor, gazete ve dergileri internetten okuyor, beğendiğimiz dizi ve filmleri youtube, hulu, netflix veya torrentten izliyoruz. Eskiden Harrods, Bloomingdales, Macy's gibi mağazalar vardı; şimdi net-a-porter, asos, ebay, polyvore var. Moda dergileri de dönüşecek, dönüşüyor da. Bundan çok değil, 5 yıl sonra Vogue diye bir dergi hala yaşayacaksa, editörünün bir zamanlar moda blogu olan biri olacağını düşünüyorum.
Gisele Bundchen, Harpers Bazaar İngiltere, Eylül. O kadar çarpıcı bir kapak ki, görür görmez vuruldum ve hemen gidip dergiyi satın aldım!
Drew Barrymore, Harpers Bazaar İngiltere, Ekim. Moda dediğin kadını öyle bir güzelleştirmeli ki, görenlerin ayakları yerden kesilmeli. İşte Drew Barrymore bu kapakta benim ayaklarımı yerden kesiyor!
- Henüz 20 yaşında olsam bile '90larda ve '00lerin başında moda anlayışımın fashion tv'ye sınırlı olmasına rağmen bir çok modeli çok iyi bilmem ve o devirlerde süpermodel tanımının olmasına rağmen sence de son senelerde bu anlayış ortadan yavaş yavaş kalkmaya başlamadı mı ?
Evet, bu ilginç bir nokta, ama buna paralel bir başka süreç de, artık "celebrity"lerin birer moda ikonu olarak çok daha önde olmaları. Bundan 15 yıl önce Naomi, Cindy veya Linda bir elbise giydiğinde haber oluyordu, bugün Rihanna, Sienna Miller, Alexa Chung, J-Lo, Cheryl Cole veya Victoria Beckham üstleniyor. Eskiden bir yılda iki sezon olurdu, sonbahar-kış ve ilkbahar-yaz. Şimdi resort, pre-fall vs kolleksiyonları çıkarılıyor, kapsül kolleksiyonlar yılın herhangi bir döneminde piyasaya sürülebiliyor, dahası HM, Zara, Asos gibi markalar efektif olarak bir yıl içinde 8-10 kolleksiyon çıkarıyorlar. Eylül ayında Zara'da satılan polar yelekleri Aralık ayında bulamıyorsunuz. Bir meslek olarak modelliğe gelince, inanılmaz bir rekabetin olduğu, fotoğrafçıların, markaların, editörlerin, sektördeki herkesin her daim "taze et" arayışında olduğu bir meslek. 25 yaşına gelen modelin artık yaşlandığı veya yüzünün eskidiği düşünülebiliyor. Ya da Sigrid Agren gibi 17 yaşında bir kız çıkıp bir moda haftasında podyumları kasıp kavurabiliyor. Burada yıllar boyu zirvede kalmak çok ama çok zor. Tyra Banks mesela, bundan birkaç yıl önce Victoria's Secret defilelerinde mağrur bir edayla podyumda yürüyordu. Sonra büyük umutlarla "emekli" oldu, kendi televizyon programını yapmaya başladı. Podyum sonrası hayata yumuşak bir geçiş yapma hayali kuruyordu. Ama bugün adını duyan yok... Mankenlerin ışıltılı dünyasında eğlence, partiler, uyuşturucu hep vardı, ama sanırım şimdiki kızlar akıllandılar. Bu meslekte çok sınırlı bir vakitlerinin olduğunun farkındalar ve kendilerine çok iyi bakıyorlar. "Hayat uzun, 30'undan sonra nasıl olsa istediğimiz kadar eğleniriz, şimdi parsayı toplama zamanı" diye düşünüyor olmalılar.
Emily Didonato, Numero, no 115, Ağustos 2010. Bu kapak resmi üstüne, Burberry'nin pilot montlarını ele aldığım blog yazımda uzun uzun durmuştum. Benim üzerimde kesinlikle hipnotize edici bir etkisi var!
- yaklaşık 20 yıldır ortalığı kasıp kavuran Naomi, Kate Moss önümüzdeki on yıl boyunca da Vogue kapaklarını süsleyip moda ikonu olmaya devam edecekler mi sence ? Ya da onların yerine kimler gelebilir ? Bir senedir models.com'un zirvesinde olan Lara Stone sence yeni ikonlardan biri mi ? Yoksa bu devir tamamıyle kapandı mı ?
Bence edecekler. Amerika'da II. Dünya Savaşı'ndan sonra doğan nesil "baby boomer" diye adlandırılır. Bu baby boomer nesli kendi şöhretlerini gençlik dönemlerinden aldı, orta-yaş ve yaşlılık dönemlerinde de taşıdı. Sonraki jenerasyonda da aynı şeyi gözlüyoruz bence. Sadece Naomi, Kate Moss değil, onlardan önceki kuşaktan Elle MacPherson, Stephanie Seymour vs bile hala gündemdeler. Hatta son dönemlerde, Jerry Hall gibi 1960ların sonu, 70lerin başında podyumlarda yürümüş sonra Mick Jagger'la evlenmiş bir isim bile tekrar popülerlik kazandı. Ya da mesela son yıllarda Helen Mirren'in o yaşta hala nasıl bu kadar güzel kalabildiği insanları hayrete düşürüyor. Lara Stone'u güzel bulmuyorum ve bir ikon olarak görmüyorum. Fotoğraflarından da hep aynı ruhsuz, anlamsız android pozunu veriyor. Bence bir modelin karakterini tanımanın en kestirme yolu backstage fotoğraflarına bakmak. O yüzlerce kameranın, binlerce insanın önüne çıkmadan önceki gerilimli anlarda nasıl? Ne kadar rahat? Böyle bakınca, mesela Elize Crombez'e hayranlık duymaya başlıyorum
Isabeli Fontana, Vogue Brezilya, Kasım. Isabeli Fontana'yı ben hep Victoria's Secret şovlarında hep gülen yüzüyle hatırlıyorum, ama burada olağanüstü bir poz vermiş.Natalia Vodianova, Vogue Rusya, Eylül sayısı. Soğuk poz olacaksa böyle olsun, Lara Stone'unkiler gibi değil.
- Yeni bir devir açılıyo. Yeni bir 10 yıl. Hoş 2012de herşeyin sonu geleceği tartışılsa da nasıl kadınlar görmek istersin ?
Özgür, kendine güvenen, başı dik kadınlar görmek isterim. Modanın temel bir paradoksu var, bir taraftan konvansiyonlara, örf-adetlere, geleneklere uymak zorunda. En uç örneğini üniforma, yani tek tip kıyafette görüyoruz. Evet, bir askerin kıyafeti üniformadır, ama ayakta UGGlar, üstünde HM, Zara veya Mango'dan birbirinin kopyası kıyafetler de bir üniformadır. Öte yandan moda yaratıcı, sıradışı olmalı, herkesin kendi tarzı, stili olmalı. Bu iki ucu bağdaştırmak çok zor, çünkü tanım gereği bunlar iki "uç" yani iki zıt kutup... 2012'de bu iki zıt kutup arasında cesaretle salınan, ayağı yere sağlam basan kadınlar görmek isterim.
- Son olarak geçtiğimiz seneye damgasını vuran model / modaevini - modacısını / moda editörünü / dergisini seçmeni istersem ? (dergi için büyük ihtimal vogue dersin :) hangi edisyon olduğunu söylersin o halde). Ve geçtiğimiz senenin en iyi dergi kapakları ? (Röportaj boyunca karşınıza çıkan kapaklar kürkseverin 2010dan bizler için seçtiği en sevdiği dergi kapaklarıydı).
Bu şekilde her kategori için tek bir ismi öne çıkaramam. Geçen yıl boyunca beğendiğim modelleri blogumu takip edenler bilecektir, Caroline Trentini, Jessica Stam, Sigrid Agren, Elise Crombez, Lily Donaldson, Daria Werbowy, Eniko Mihalik, Natasha Poly diye sıralayabilirim. Gerçi blogumda çok söz etme fırsatı bulamadım, ama Agyness Deyn, Hana Soukupova, Natalia Vodianova, Eugenia Volodina, Abbey Lee Kershaw gibi isimleri de beğeniyorum.
Yılın moda evi/modacısı... Bence bir geçiş dönemi yaşıyoruz. Modanın zirvesinde hala 70lerde, 80lerde çıkış yapmış Lagerfeld, Valentino, Ralph Lauren gibi isimler var. Her yıl diğerinin ardından yeni kolleksiyonlar çıkarıyorlar, ama yıllar geçtikçe orjinal olmaları giderek zorlaşıyor. Belki bu yıl 40.yılı diye Roberto Cavalli'yi öne çıkarabilirim, nitekim kolleksiyonunda çok güzel parçalar var, ama mesela 2004 veya 2006 kolleksiyonlarına göre ne üstünlüğü var bu yılki kolleksiyonun? Bilemiyorum. Kırmızı halıya çıkan couture elbiselerin tasarımcıları arasında tüller, danteller ve drapelerle süslü Elie Saab, Oscar de la Renta, Valentino'yu sevdim.
Blog için: http://kurksever.blogspot.com/
Lara Stone, Vogue Paris, Ekim. 90. yıl özel sayısı, özel bir kapak!
Yılın moda evi/modacısı... Bence bir geçiş dönemi yaşıyoruz. Modanın zirvesinde hala 70lerde, 80lerde çıkış yapmış Lagerfeld, Valentino, Ralph Lauren gibi isimler var. Her yıl diğerinin ardından yeni kolleksiyonlar çıkarıyorlar, ama yıllar geçtikçe orjinal olmaları giderek zorlaşıyor. Belki bu yıl 40.yılı diye Roberto Cavalli'yi öne çıkarabilirim, nitekim kolleksiyonunda çok güzel parçalar var, ama mesela 2004 veya 2006 kolleksiyonlarına göre ne üstünlüğü var bu yılki kolleksiyonun? Bilemiyorum. Kırmızı halıya çıkan couture elbiselerin tasarımcıları arasında tüller, danteller ve drapelerle süslü Elie Saab, Oscar de la Renta, Valentino'yu sevdim.
Blog için: http://kurksever.blogspot.com/
FIN
tam bir CH röp.ü olmuş. soranın da cevaplayanın da herbiryerine sağlık.
YanıtlaSilnot: blog okumaya okumaya nasıl yorum yazıldığını unutmuşum.
not2: ciddi bir yorum yazacağım ama CH üstüne bir kitaplık yorum yazar diye korkuyorum :p