2 Şubat 2011 Çarşamba

I AM LOVE

BİR AŞK BİR AİLEYİ NE KADAR DEĞİŞTİREBİLİR Kİ ?


Jil Sander ve Fendi kıyafetleri ile Milano sokaklarında salınan bir kadın. Tilda Swinton. Bir İtalyan kadını gibi, ancak Rusça konuşurken tüm o zarafet gidiyor bambaşka bir kadın oluyor. Evet, evet görünüşüyle mükemmel bir İtalyan olabilir, ancak Rusça konuşması çok daha iyi. Neyden mi bahsediyorum ? Swinton'un hem yapımcısı hem de başrol oyuncusu olduğu Golden Globes ve Bafta Awards'da ''En İyi Yabancı Film'' Academy Awards'da ise ''Costume Design'' dalında adaylık kapan  ''I am Love'' aka ''Io Sono L'amore''adlı filminden.
İtalyan filmlerinde karşımıza çıkan bilindik sahneler. Uzun bir masa etrafında toplanan aile ve muhteşem İtalyan yemekleri. Ve yine filmin en can alıcı olaylarının tohumlarının atıldığı yer de bu yemek masası. Ünlü bir tekstilci aile. Burjuva ailesi. Ve İtalya'dan inanılmaz manzaralar. Hayatımda izlediğim en can alıcı ve estetik sevişme sahnelerinin biri de bu filmde. Sanki natürel bir tablonun gerçek hayatta can bulmuş olması gibiydi. Filmde aynı zamanda başka tanıdık isimler de yer alıyor. mesela Waris Ahluwalia. style.com'dan party fotoğraflarını takip edenler yakından tanır sanırım.

Tilda Swinton'ın beni bir kez daha büyülediği film bence bir ''must-see''. Onun dışında belirtmem gerekir ki filmin Türkiye'de çok az sinema salonunda gösterilmiş olması bir hayli üzücü. İstanbul Avrupa yakasında film sadece 4 ayrı salonda vizyona girdi. ''Kutsal Damacana'', Şahin K'nın filmi ya da ''Eyvah Eyvah'' gibi üçüncü sınıf komedi filmleri dururken neden böyle bir film vizyonda çok az bulunur anlıyorum. Pardon anlayamıyorum. Üstüne üstelik filmin Atlas Sineması'nda bile gösterilmemesi ve aynı hafta iki ayrı salonda ''Eyvah Eyvah''ın gösterilmesi çok üzücü. Bence bundan sonra hiç ağlamasınlar neden bizim salonlarımız yerine konforlu sinema salonları tercih ediliyor diye !

2 yorum: