8 Şubat 2011 Salı

RÖPORTAJ || BİR KÜRKSEVERİN NOTLARI !

Bir KürkSeverin Notları biliyorsunuz :) Bilmiyorsanız da şimdi öğrendiniz. Nmoda her şey onda ! Sezonun trendleri, en hit parçalar, it-girler ve onların oluşturdukları moda akımları. Üstelik o çalışkan, bizlere nostalji de yaşatıp geçmiş senelere de götürüyor. Aslında bir şekilde modanın tekerrürden olduğunu gösterip aynı zamanda da bu işe yeni heves edenler için de geçmişin aynasını tutuyor. Aynı zamanda bir de dergi kapaklarına takık. Ancak unutmamak gerekir ki onun en sevdiği şey kürkler ! Dolayısıyla kürk hakkında editöryaller ve postlar blogda geniş yer kaplıyor.  Hem kürksever, hem modasever hem de dergisever bir bloggerla karşılaşınca röportaj yapmamak olmaz dedim. Blogger arkadaşımız oldukça sabırlı olduğundan ve ''amman yanlış olmasın'' mantığına sahip olduğunundan olsa gerek sorulara uzun uzun cevaplar verdi. Bu yüzden bu keyifli röportajın ilk yarısı şimdi burada. Geri kalanı için ise stay tuned !

  • Bir kürksever olarak sanırım sana sormam gereken ilk şey her zaman için gerçek kürkten yana mısın yoksa imitasyon da olur mu ?

Her zaman için gerçek kürkten yanayım ama imitasyon da olur:) Şaka bir yana, son dönemlerde çok güzel imitasyon kürklere rastlar olduk. Güzel bir kombin içinde bir imitasyon kürk yelek çok şık durabilir, ama bazı imitasyon kürkler, "shaggy" imajını abartıyor, afedersiniz paspas gibi görünüyorlar. 

Öte yandan, ben genel olarak kıyafetlerde doğal ürünler kullanmaktan yanayım. Pamuk, keten, kaşmir, ipek gibi harika doğal malzemeler varken polyester, naylon, akrilik vs gibi sentetik ürünler tercih edilmemeli bence. İmitasyon kürkler de bu kategoride ve sonuçta bunların hepsi, petrol yani fosil yakıtlardan elde ediliyorlar. Çevreyi koruma bir yana, bu sentetik ürünlerle fazla temas edince insanın vücudunda acaip statik elektrik birikiyor, o da stres yapıyor:)

Son olarak, eğer imitasyon kürklerin nihai hedefi, gerçeğinden ayırt edilemeyecek kadar kaliteli olmaksa, ortaya şöyle bir açmaz çıkıyor: O zaman gerçekle imitasyonu nasıl ayırt edeceğiz? Misal, Victoria Beckham geçen kış bir kürk boleroyla görüntülendiğinde bazı magazin dergileri ve web sitelerinde VB'nin sözcülerine dayanılarak, "Rahat olun kızlar, Posh'un son giydiği kürk gerçek değil imitasyonmuş!" tarzı haberler yapıldı. Ama işin erbabına (mesela, acizane bana:) soracak olursanız VB'nin bolerosu basbayağı kızıl tilki kürkünden yapılmaydı. Ha imitasyon, ha gerçek, ne farkeder! (Bknz. sağ taraf)

  • Bir ara da şöyle meşhur bir tartışma olmuştu ''People are more violently opposed to fur than leather, because it’s safer to harass rich women than motorcycle gangs''  bu konuda ne düşünüyosun ?

Kesinlikle katılıyorum. Hatta daha da ötesine geçelim bence günümüzde kürk karşıtlığını bir yaşam biçimi haline getirenler, kolaycılığa kaçıyorlar. Kendilerine bir heyla düşman icat edip o düşmana (kürk giyenlere, kürk satanlara ve ürünlerinde kürke yer veren markalara) saldırıyorlar ve böylece hayatlarının daha "yüce" bir amaca hizmet ettiğini düşünüyorlar. Ama bu büyük bir yanılsama. Eskiden insanlar "Tek yol devrim" veya "Kahrolsun faşizm/komünizm...." diye bağırırlar, duvarlara yazılar yazarlar, ve bu uğurda hayatlarını ortaya koyarlardı. Şimdi artık ideolojiler tükendi, siyaset kirlendi ve insanlar boşluğa düştü. Kürk karşıtı olmak, kendisine kimlik arayan insanlar için en kolay yol oldu. 

Ama hayat çok daha karmaşık, keşke her şey kürk karşıtı olarak çözümlenebilse. Birkaç ay önce İngiltere'de "Küresel ısınmaya karşı insanlar gündelik hayatlarında ne yapılabilir?" sorusunu araştıran bir bilim adamı, "Her gün duş almayın. Klima kullanmayın." gibi önerilerde bulununca insanlar çok şaşırdı. Sokakta kürk giyen bir kadına ters bakmak, kürküne kırmızı boya atmak kolay, ama aynı tepkiyi sabah duşunu almış, klimalı arabasına kurulmuş bir kadına göstermek mümkün görünmüyor.

Tetrapak diye kutu sütlerde kullanılan ambalajları üreten bir firma var. Bu firma ilk çıktığında bir sürü insan, cam şişede süt daha sağlıklı, kutu süt çevreye daha zararlı diye karşı çıkmış. Ama Tetrapak bir araştırma yaptırıyor. Bir kere boş süt şişelerinin toplanması, fabrikaya geri götürülmesi gerek, bu da bir kamyonun mazot yakması anlamına geliyor. Sonra fabrikada şişelerin yıkanması için su ısıtılacak, deterjan harcanacak, sonra atık suların çevreye verdiği zarar var. Bunların hepsini dikkate alınca, kutu sütün çevreye zararının şişe sütten bile düşük olduğu gibi bir sonuç çıkıyor. Ama tabii, cam daha "doğal" görünüyor, bu bir imaj meselesi. 

Kanada'da, Montreal'da yaşayan bir arkadaşım, o kadar soğuk bir yer olmasına rağmen, bizim Türkiye'de bir ay için verdiğimiz kalorifer parasıyla bütün bir kışı geçiriyor. Nasıl becerdiğini sordum, bana kışın geceleri ev içinde tişört ve şortla dolaşmak yerine daha kalın giyindiğini, geceleri yatarken de kaloriferi kapattığını söyledi. 8 yıl önce çakal kürkünden bir battaniye yaptırmış. 3000 dolara mal olmuş bu kürk battaniye, ama hala kullanıyormuş. Normal bir evin ısınma masraflarına göre son 10 yılda yaptığı tasarrufun 20 bin doları aştığını söylüyor. İşin maddi boyutu bir yana, fosil yakıtları kullanarak küresel ısınmaya ve hava kirliliğine yol açan ama kış vakti tişört-şortla oturan birinin onlarca, hatta yüzlerce hayvanın ölümüne yol açtığı ileri sürülebilir. Yine "imaj" konusuna geliyoruz.

Bence kürk giyip giymemek tamamen bireysel bir tercih, tıpkı et ve et ürünleri tüketmek veya vejeteryen olmak, klimalı bir otomobile binmek veya her gün işe bisikletle gidip gelmek, çeşmeden akan suyu içmek veya binlerce kilometre öteden taşınan şişe suyunu satın almak, kürtaj yaptırmak veya kazayla hamile kalınca bebeği doğurmak gibi. Ama burada ilginç bir nokta var. Başkalarının hayatlarına müdahale etmek, modernite öncesi geleneksel toplum yapılarının tipik özelliğidir. "Mahalle"ye tek başına yaşayan bir "bayan" taşınınca, onun namusu tüm mahalleliden sorulur mesela. Oysa modern yaşam mahalleyi de aileyi de dağıtmış, herkesi bireye indirgemiştir. Kapısında 24 saat güvenlik görevlisinin beklediği modern sitelerde kim kime dum duma, insanlar birbirlerine teğet geçerek sürdürüp giderler hayatlarını. Ama işte bu dibine kadar bireyciliğin 
ortasında insanların kürk giyenlere tepki göstermeleri ilginç, hatta garip bir durum bence.



  • İnanılmaz güzel/ çekici bir kadın karakteri yaratmak için ne olması lazım ? Kürkün bunun içinde yeri var mıdır - ya da ne kadardır? Ya da şöyle soracak olursam ''femme fatale'' olmak güzel ve çekici olmanın en doğru! yolu mudur ?

Bu çok derin bir mevzu. Bir "kürk sever" olarak bu soruya "Tabii ki! Kürk kadını güzelleştirir!" diye cevap vermem beklenir ama bence inanılmaz güzellik ve çekicilik bir kadına sonradan eklenebilecek özellikler değil. İnanılmaz güzel ve çekici kadın olunmaz, doğulur:) Mesela Monica Bellucci. Blogumda, Monica Bellucci'nin Alain Delon'la 1980lerde İtalyan kürkevi Annabella için yaptığı reklam kampanyasını ele alan bir yazı yazdım.
http://kurksever.blogspot.com/2009/12/yllarn-eskitemedigi-guzel-monica.html

Monica Bellucci bu yazıdaki fotoğraflarda inanılmaz güzel ve çekici bir kadın olarak yer alıyor ve giydiği paha biçilmez kürkler onun güzelliğine güzellik katıyor, ama mesela onun Malena filminde, sokakta elbiselerinin paralandığı, saçlarının eşek traşı kesilerek herkes içinde aşağılandığı bir sahne vardır. Monica o en çirkin olması gereken sahnede bile inanılmaz güzel ve çekicidir bence. Yani diyeceğim, başına "inanılmaz" sıfatı eklenince ortaya tehlikeli bir kombinasyon çıkıyor! 

Peki ya "Femme fatale"? Ben "femme fatale" deyince, çevresindeki erkekleri karşı konulamaz şekilde kendine çeken, sonra da onları türlü kaprislerle, oyunlarla perişan eden tehlikeli, öldürücü bir kadını anlıyorum. Böyle kadınlardan çook çekinirim!

Öte yandan, "femme fatale" veya "inanılmaz" güzel/çekici kadını, Monica Bellucci, Marilyn Monroe veya Angelina Jolie gibi milyonda bir görülen bir anomali, bir sapma olarak görmek yerine, bir arketip olarak anlamak istiyorum. Yani, her kadının içinde bir "femme fatale" özü vardır ve her kadın güzel/çekici olabilir. Ama her zaman değil, özel günlerde, özel anlarda. Her anı femme fatale olan bir kadın çok tehlikeli bir kadındır!

İşte kürk, kadınların içindeki bu özü ortaya çıkarmada önemli rol oynayabilir. Nasıl mı? Her şeyden önce kürk giyen bir kadın değerli bir kıyafet taşıdığını bilir ve ona göre kendine dikkat eder. Sonra kürk, doğal bir malzeme olduğu için, bir kalıba dökülemez, sınırlanamaz. Bir fabrikada üretilen imitasyon kürklerin hepsi birbirinin aynısıdır, ama gerçek bir kürkün desenleri, dokusu, kesimi kendine özgüdür, bir diğerinden farklıdır. Bilemiyorum, belki de kürkün üç boyutlu olmasıdır fark yaratan şey. Yani, bir kumaş, iki boyutlu bir yüzeydir, dolayısıyla kumaştan dikilmiş bir elbise de aynı "düz"lüğe mahkumdur, ama o elbisenin üstüne alınacak bir kürk etol, kıyafete bir derinlik katıyor olabilir...

Benzer şekilde mesela klasik "femme fatale" görüntülerinin çoğunda kadınlar aynı zamanda sigara içerler. Neden? Kadının sigarayı elinde tutuşu, çevresinde sigarasını yakacak (kendine hizmet edecek!) bir erkek araması, sigaradan bir nefes çekmesi, sonra dumanını umarsızca üflemesi, hepsi "femme fatale" karakterini vurgulaması için birer fırsat olabilir. 

Bu soruya cevap verebilmek için fotoğraf arşivimi epey bir taradım. Anladım ki, ben "femme fatale" kadınları değil, daha çok şık, feminen ve elegan giyimli kadınları beğeniyorum, dolayısıyla benim beğendiğim bu kadınlar o tarzlarına uygun kürkler giyiyorlar. Ama, seninle "femme fatale" olduğunu düşündüğüm birkaç kürklü kadın fotoğrafını paylaşmak istiyorum. Birinci fotoğraf, YSL'nin 2000 sonbahar-kış defilesinden. Manken Nievez Alvarez. YSL 2001 sonbahar-kış defilesinde. Kendinden, güzelliğinden o kadar emin ki! Kıyafetinde deri, kumaş ve kürkün farklı dokuları dikkat çekiyor. Siyah deri eldivenli bir eli belinde, diğer eli yakasındaki gümüş tilki kürkü atkının üstünde, ama onun için hiçbir önemi veya değeri yok, bir anda bir köşeye fırlatıp atabilir kürkü... Paylaşmak istediğim ikinci fotoğraf, Hollandalı model Frederique Van der Wal'in bir editoryalinden. Bu kadın tam bir "bitch" bence. Mutlu etmesi zor, İngilizcede "high maintenance girl" dedikleri türden bir kadın. Bu kadına aşık olanın vay haline! Sanırım bir femme fatalde beni etkileyen en önemli nokta, kendi güvenen, karşısındakini hipnotize eden bakışları. Üçüncü resimde soldaki model Ashley Richardson'un bakışları gibi! Sade ama etkileyici. O kadar ki, düşünün, sağdaki model sanırım Uma Thurman, ama onu bile gölgede bırakabiliyor! 
  • Pek alışık olmadığımız şey de erkeklerin kürk giymesi ! Gittikçe feminenleşen erkek modasında da kürk paltolar aksesuarlar görecekmiyiz. Veya bir kadının üstünde durduğu gibi bir erkekde dedurabilir mi, bir erkek bunu taşıyabilir mi?







Bu benim için çok önemli bir konu. Erkekler de kürk giyebilmeli, hatta ben kürk giymeyi çok seviyorum! Evet, pek alışık olmadığımız bir şey, ama bu tamamen kültürel bir konstrüksiyon. Kürkün tamamen feminen sayılması son 30-40 yılın olayı. Yoksa, mesela Topkapı Sarayı'nda Osmanlı padişahlarına ait öyle kaftanlar, elbiseler sergileniyor ki, pembe renkler, çiçekli desenler... Bugün safi feminen sayılırlar! İşte, çok tartışılan Muhteşem Yüzyıl dizisinde, "Sülüman"ın giydiği o kadife, brokarlı, yakası kürklü kaftan bugün benim blogumda bir yazıya konu ettiğim Roberto Cavalli kabana ne çok benziyor! 
http://kurksever.blogspot.com/2010/11/roberto-cavalliden-kenarlar-kurklu.html
Ama Osmanlı padişahları o kıyafetleri giymiş ve gayet de maço bir kimlikle giymişler! Tabii burada kullanılan kürkün cinsi ve kürkün tasarımı da çok önemli. Mesela kurt, çakal (coyote), rakun, tanuki gibi yaban hayvanlarının kürkleri, dramatik renk ve desenleriyle son derece maskülen. İşte, daha birkaç gün önce, Dolce Gabbana FW 2011 erkek defilesindeki çakal/kurt kürkü kaban . Ya da, Just Cavalli 2004'ten kurt kürkü kaban. Son olarak, 1970lerden bir fotoğraf paylaşmak istiyorum. Kızıl tilki kürkü palto, iri düğmeleri ve erkek yakasıyla son derece maskülen ve de şık. Bence bu kürklerin hepsini erkekler giyebilir, en azından ben giyebilirim, hatta giyiyorum!


Röportaj elbette bu kadar değil : 90ların süpermodelleri ile günümüz süpermodelleri hakkındaki düşünceleri !
2010 Yılına damgasını vuran dergi kapakları ve blogger mı dergicilik mi meselesi de röportajın ikinci kısmında sizi bekleyen önemli ayrıntılardan ...coming soon ...


blog için tık: http://kurksever.blogspot.com/

3 yorum:

  1. Heyyo! İlk röportajım yayınlandı, çok mutluyum! Benim sözünü ettiğim fotoğraflar dışında yazıya eklediğin görseller müthişş! Çok teşekkürler:)

    YanıtlaSil
  2. Ben bu röportaja bayildim çok sey ogrendim, her zamanki gibi ... Coskun Hursel farki :)

    YanıtlaSil
  3. aslında daha bir sürü görsel de hazırlamıştım, ama senden de gelince çok kalabalık olmasın dedim :))

    beğenildiğine sevindim, mutluyum, teşekkürler :)

    YanıtlaSil