19 Aralık 2012 Çarşamba

THE ATTITUDE LIST

Geçen ay "net tavır sahibi" olmaktan bahsetmiştim. Her zamanki gibi plananlanan yazılar taslaklarda kaldı. Blog yazmak zor. Neyse ki bu ay da "listeleme" zamanı. En azından taslaklarda kalan bir yazı, listelerle gücünü birleştirerek yeniden hayat buldu.

Peki nedir bu Attitude List. 2012'de tavrı/ tarzı olan her şey. #allahuekberwohoo dedirtiren şeyler de diyebilirim.


10 İlham veren Siteler
Onlara bakmadan zaman ve gün geçmiyor. Slamxype, Designboom ve Nowness. Genel yayın yönetmenlerinin sahip oldukları tavra hayranım.

9 Jefferson Hack
2012 yılında birçok editörle tanışma şansı edindim. Tanışma derken kimiyle gerçekten tanıştım, kiminin sadece 10 metre uzağında bulundum.Istancool geçtiğimiz sene yoluna IstFestival olarak devam etti. Konukları arasında pek şahane Jefferson Hack de vardı. Dazed& Confused'u nasıl kurduğunu okuduktan sonra hayranlığım on kat daha arttı. Üstelik Another ve Another Man de ondan sorulur. Saçlar ayrı tarz zaten. Kate Moss'a çocuk bahşetme rivayetine girmiyorum bile. İki çift laf edip endistürünün belini kırmayı da isterdim ama o sahnede Pınar Yolaçan'la söyleşirken ben onun fikirlerini hayal etmeye devam ettim.
8 Power Boobs Activate
Listeyi hazırlayana kadar hiçbir zaman izlediğim ya da okuduğum şeylerde beni etkileyen karakterler kadın mıdır erkek midir diye düşünmedim aslında. Aslında hala kafa patlatmıyorum bu konu üstüne, ama şöyle bir gerçek var ki en baba kadın karakterlerden feci etkileniyorum. Mesela "The Good Wife"tan Kalinda Sharma. Üçüncü sezonun kapanış sahnesi bile yeter. Ya da "the Avengers"taki Black Widow Scarlett. Ki mesela Scarlett'ten pek hoşlanmam. Orjinalini izlemedim ama Anne Hathaway ve Cat Woman tiplemesi de oldukça baştan çıkarıcıydı. Son olarak Rooney Mara'nın portrelediği "Ejderha Dövmeli Kız". Tüm zamanların en net tavır sahibi karakteri olarak da herkesi ezer geçer.

7 Carine Roitfeld
Madem editörlerle başladık listeye Carine ile devam edelim. -Yine- IstFestival'de tanıştığım? glossy eyed'ın yanına gidip Vogue Paris 90. yıl özel sayımı imzalattım. "Bonjour!" dedim. Çok sevdiğimi belirttim. Göründüğü kadar yaşlı değil, beklenildiği kadar kibirli değil. "Emmanuelle ile aranız açılmasın, birgün ben de sizinle çalışmak isterim" diyemedim ama sonuçta dünyanın en ilham verici insanı, dünyanın en bir numara editörlerinden birinin kaleminden damlayan mürekkep şu anda bende.

6 Kate Moss
Aslında sadece Kate Moss da değil. Londra Olimpiyatları'yla ilgilenmiyorsanız bile açılış/kapanış seremonilerini izlemişsinizdir. David Gandy, Naomi Campbell, ama daha da önemlisi Stella Tennant ama en önemlisi Kate Moss. Alexander McQueen'in altın elbisesi içinde salınırken ve poz verirkenki hallenmeleri. "She knows how to fuck."

5 Vogue Paris
Tavrı olan yegane mainstream dergi. Her zaman söylüyorum sanırım genel yayın yönetmeni olmann en güzel yanı herkesin sizin fikirlerinizi merakla beklemesi. Dahası yön verme gücünüz. Dahası ortaya çıkarttığınız işin tamamıyla sizin bakış açınız olması. Grammy'lerde çıkıp bütün endüstri önünde şarkınızı söylemek gibi. (Burada elbette egolara da ayar vermek gerekiyor. her neyse konu bu değil.) Roitfeld her ne kadar da editöryal başarı anlamda harika bir dergi yaratsa da Emmanelle Alt'ın bakış açısını kimseyle değişmem. Aralık/ Ocak 2012'deki müzik sayısında kendi duruşuyla bütünleşen şarkıları derginin tarzı ve tavrıyla birleştirdi. Yine bunu web siteleriyle harmanladı. Mayıs'taki Cannes ve Fransız Sinema Endüstrisinin kutlanıldığı sayıda en tavır sahibi Fransızları dergiye çağırırken Ağustos sayısında Paris'i kutladı. Onun dinlediği müzik, izlediği film, okuduğu kitaplar ve Paris. Dergi işte bu yüzden bu kadar ilham verici.

4 Oldies But Goldies
Patti Smith "Banga"yı yayınladı. Grace Coddington moda dergilerinde yer alan en ilham verici editöryalleri yaptı ve Christmas Wish List'in zirvesinde olan "Grace: A Memoir"i yazdı. Vivienne Westwood bir kez daha çılgın ve sinematografik olduğunu yapmış olduğu kıyafetler ve Juergen Teller'la hazırlamış olduğu kampanyada herkese gösterirken Isabelle Huppert başta "Amour" olmak üzere yıl boyunca bana izlettiği her filmle kendisine aşık olmamı sağladı. Ve Huppert ekolünden bir isim daha Charlotte Rampling. Nedense onun oynadığı filmler hep favorilerim.
3 Marina Abramovic
"the Artist is Present"ı izlemek Marina ile olan aramızdaki bağı Jefferson Hack ile aramızda olan 20 metrelik uzaklıktan bile daha yakın kılıyor. Sanatçının retrospektifi niteliğinde olan filmi sanki yapıma hazırlayan ekiple beraber çekiyormuşsunuz gibi birebir izliyorsunuz. Sonra da "Tanrım Marina'nın yanındayım!" diyor, dikilen tüyler eşliğinde ağlıyorsunuz.

2 Charlotte Gainsbourg
Bir cumartesi akşamı. Sıcak/serin yaz. Yer Küçükçüftlik. Zayıf v soluk tenli bir Fransız. Beyazlar içinde. Periler gibi. Siyah Balenciaga'lar. Utangaç, mızmız, sessiz. Bir o kadar da sert duruşu var ama. Oh "Heaven can wait". Çünkü canlı canlı Charlotte Gainsbourg'u izledim/ dinledim/ gördüm.

1 Jane Birkin
Mevsimlerden kış. Okul tatil. Hava yağmurlu. İngiliz ikon. Fransız peri. Jane Birkin Babylon'da. Dünyanın en meşhur ailesinin iki üyesini gördüm. Daha ne olsun? Kimse Birkin'den daha karizmatik bir insanın var olduğuna beni inandıramaz. Cool zarafet.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder